Grand Ani Hotelde partililerle bir araya gelen Günaydın, 26 tane birbirine benzemez maddeyi bir paketin içine koyarak yaratılan kargaşadan medet umanların vatandaşı neyi oyladığını bilemez duruma getirdiklerini belirterek, “Bir paketin içerisine birisi yürütme maddesi olmak üzere 25 tane maddeyi koyup ta bunların tümüne evet yada tümüne hayır demenin demokrat bir yaklaşımla açıklanamaz olduğu açıktır. Bu maddelerden kimisi beğenilip benimsenecek kimisi de beğenilmeyip reddedilebilecek maddeler olabilir. Millet iradesine inan bir iktidarın yurttaşlarımıza bu maddelerin tümü için “evet” yada “hayır” oyu kullanma seçeneğini tanıması gerekirdi. Bırakın böyle bir yaklaşımda bulunmayı Türkiye’nin başbakanının sözleriyle ‘millet için bir hap hazırladık bu hapı millete yutturacağız’ ifadesiyle başlayan süreç hiçbir şekilde ülkemize, halkımıza, insanımıza saygılı bir süreç olarak tanımlanamaz.” diye konuştu.

Milletin önüne atılmış olan bu anayasa topunun aslında hepimize ülkemizin giderek artmakta olan ve AKP iktidarıyla çözülemez bir noktaya doğru sürüklenmekte olan sorunları bize unutturma çabasının da bir önemli parçası niteliğinde olduğunu ifade eden Günaydın, şöyle konuştu:

“Herkes biliyorki AKP iktidarı bu anayasa paketi değişikliğini çıkartırken üç tane temel amaç gütmüştür. Birincisi parti kapatmalarının zorlaştırılması, ikinci anayasa mahkemesinin yapısının üçüncüsü de HSYK’nın yapısının değiştirilmesidir. Bu üç temel amaç dışındakiler tabiri caizse AKP’nin garnitürü niteliğindedir. Yargıyı tümüyle kontrolüne alıp yargı üzerinden Türkiye’nin kurumlarını kendi yapısına, kendi isteklerine göre yeniden biçimlendirme telaşı içerisindedir. Acaba bu anayasa değişikliği 12 Eylül anayasası ile hesaplaşma girişimimidir? Bugün Kenan Evren Marmaris’te resim yapıyor. Anayasa değişikliğinin ve referandumun sonucu ne olursa olsun Kenan Evren resim yapmaya devam edecek. 30 yıl evvel olmuş bir darbenin hesabını sorma girişimi değildir. Bu hukuken mümkün değildir. Nitekim devlet bakanı Cemil Çiçek’te bunun hukuken mümkün olamayacağını söylüyor. Peki neden özellikle 12 Eylül öne çıkartılmaya çalışılıyor? Çünkü yurttaşımızın üzerinden silindir gibi geçen bu 12 Eylül sürecinde mağdur olan vatandaşımızı kendi safıma acaba çekebilir miyim gayretini gösteriyor. Eğer demokratsan, eğer darbelere karşıysan biz teklif verdik TBMM’de özel olarak 12 Eylül darbecilerini yargılayalım diye önce bunlara destek ver. Bunlara destek vermedin. Hiç olmazsa 2007 yılında sana e-muhtıra verdikleri için mağdur duruma düştüğünü söylediğin generalleri yargıla. Dolmabahçe’de onlarla sırdaş olmak yerine, üstün hizmet madalyası vermek yerine, yurt dışından zırhlı araç getirmek yerine onları yargıla eğer samimiysen.”

AKP’nin demokrasi konusunda samimi olmadığına en açık örneğin paketin içeriğine bakılarak anlaşılabileceğine dikkati çeken Günaydın, “3 yıl evvel Recep Tayyip Erdoğan yatar kalkar YÖK’ten şikayet ederdi. YÖK 12 Eylül mahsulüdür, anti demokratik derdi. YÖK’ün yasasında bir değişiklik oldu mu? Hiçbir değişiklik olmadı. Yani 12 Eylül rejiminin ürünü olan YÖK aynı ismiyle devam ediyor. Peki neden 2 yıldır bu ülkenin başbakanı YÖK’ten hiç şikayet etmiyor? Neden bu anayasa değişikliği paketi içerisinde YÖK’ü değiştiren ve demokratikleştiren bir süreç yok? Çünkü YÖK artık eldedir ve ele geçirilmiş bir kurumdan şikayet etmez Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye’de cep telefonu bulunan herkesi izleyen, kayıt eden ve gerektiği zaman kullanan, Hanefi Avcı’nın kitabında bulunduğu gibi devlet adına getirilen dinleme cihazlarının dışında demirbaş listesinde bulunmayan dinleme cihazlarını barındıran ve bunlardan siyaset üreten bir iktidarın kişisel verileri güvence altına alacağım sözü kim tarafından inanılabilir bir söz olabilir. Samimi olmayan bir sürece elbette inanmamakta haklıyız.” şeklinde konuştu.

“Cumhuriyet Halk Partisini bölücü olarak göstermeye çalışanlar, bölücülerle beraber davrandığını ima edenler tarihsel bir iftiranın sahipleridirler.” diyen Günaydın, şunları söyledi:

“Genel başkanımız geçen hafta içerisinde bir genel af sözü yaptı. Ama bu genel affı şu sözcüklerle söyledi; ‘PKK’nın tümüyle silah bırakması ve tasfiye olmasının ardından bir toplumsal uzlaşma arayışı içerisinde barışı yeniden tesis etmek için bu koşullarla silaha bulaşmamış olan insanlara, cinayete bulaşmamış insanlara yönelik bir af.’ Cumhuriyet Halk Partisi bunu yıllardır dilendirmektedir. Geçen yıldan bu yana bir açılım lafı tutturarak Amerika Birleşik Devletleri projesinin arkasında Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getiren iktidar. 20 Eylül’e kadar operasyonları durduracağız diye dağdakilerle anlaşma yapan iktidar. Anlaşmayı kimin yaptığı, masaya kimin oturduğu bile bellidir. Bu gün genel başkanımızın bu sözü üzerinden yeni bir polemik geliştirmek çabası içerisindedir. Hanefi Avcı’nın kitabında olduğu gibi Türkiye’yi tüm kurumlarıyla ve kurullarıyla ele geçirmek isteyen ve kendi gizli ajanlarını bu memlekete dayatmak isteyen iktidar bir önemli adımı bu anayasa değişikliği referandumu ile atmak çabası içerisindedir. Cumhuriyeti kuran partinin sorumluluğu ile bu ülkede kardeşliği geliştirerek, bu ülkenin üniter yapısının en temel savunucusu olarak alın teriyle geçinen bütün yurttaşlarımızın sözcüsü olmaya devam edeceğiz.”

Toplantıya eski Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, CHP’li Arpaçay Belediye Başkanı Enver Akkaya, CHP’li Kars Belediye Meclis üyeleri ve çok sayıda partili katıldı.

Toplantı daha sonra basına kapalı olarak devam etti.