1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Sancılı topraklarda...
Sancılı topraklarda...

Sancılı topraklarda...

Referans Gazetesi Yazarı Osman Öndeş,bugünkü köşe yazısında Candan Badem'in "Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti" kitabına yer verdi. Önemli değerlendirmelerde bulunan Osman Öndeş bakın neler yazdı :

A+A-

Çok merak etsem de, seyahat etmek isteğim zaman zaman yükselip dursa da ben Kars'a, Ardahan'a gitmedim. Birkaç aydan beri Kaptan Altay Altuğ'un anılarını yazıyorum.

 

Diyordu ki; "Annemin adı Nedime Ardahan. Dedem Çürüksulu Şevket Paşa Ardahan'da Anadolu Müfettişi ve ordu kumandanı imiş. O devirde Ardahan, Çıldır sancağına bağlı bir kaza idi.

 

(1877-78) 93 Harbi'nde Ruslar Ardahan'ı işgal edince Rus Çarı İkinci Nikola annemin dedesinin konağını işgal etmiş. Bu konak Ardahan'da bilinen tek heybetli bina bu konakmış. Sadece bir kısmında oturmalarına müsaade etmişler. Bir ara ‘Siz buradan ayrılmayın. Bizim kuvvetlerimiz buradan çekilecek. Burası Ardahan vilayeti olacak' demişler.

 

Yılbaşı gecesi konakta Ruslar şarap içmişler. Eğlencenin dozu arttıkça artmış. Şarabı kafasına diken kristal kadehleri yere atıp kırmışlar. Haminnem bu tablodan son derece rahatsız olmuş ve Paşa'ya Ardahan'dan ayrılmak istediğini söylemiş. Bunun üzerine padişaha durum arz edilmiş..."

 

Anılar böyle devam etmekte. Bu satırlardan başlayarak Ardahan'ı keşfetmek üzere olası tüm belgesel kaynakları araştırmaya başladım. Birden karşıma Hızır İlyas gibi Dr. Candan Badem çıktı.

 

Candan Bey, 1970 Ardahan, Hanak, Vardosan (Yamaçyolu) Köyü doğumlu ve Berk Köyü nüfusuna kayıtlı. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun olmuş. Doktorasını Sabancı Üniversitesi tarih doktora programında tamamlamış. 2007'de Kırım Savaşı üzerine yazdığı doktora tezine dayanan kitabı Brill Yayınevi'nce The Ottoman Crimean War (1853-1856) başlığıyla yayımlanmış. Çok iyi düzeyde İngilizce ve Rusça biliyor ve ben tanıştığım, yazıştığım sırada Tiflis'teydi.

 

Ardahan hakkındaki bir asır öncelerine giden bilgilere de ulaşmak açısından önerisi üzerine Birzamanlar Yayıncılık tarafından neşredilmiş olan ‘Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti' başlıklı eserini dört göz açarak okuyorum.

 

93 Harbi olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda Rusya, Kafkas cerphesinde Batum, Kars, Bayezid sancaklarını işgal etti ve 3 Mart 1878 tarihli Ayastefanos Anlaşması ile kendi topraklarına kattı. 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Anlaşması ile Bayezid Sancağı Osmanlı Devleti'ne geri verildi ise de Batum, Çıldır ve Kars sancakları yine Rusya'da kaldı. O zamanki Çıldır sancağı bugünkü Ardahan ili ile birlikte bugünkü Erzurum'un Şenkaya, Oltu ve Olur ilçelerini, Narman ilçe merkezini ve Artvin'in Şavşat ve Ardanuç ilçelerini kapsıyordu.

 

Rusya'da 1917 Ekim Devrimi ile iktidara gelen Bolşevik hükümeti 3 Mart 1918 tarihli Brest- Litovsk Antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum'dan çekildi.

 

Kaptan Altay Altuğ'un cetlerinin öyküsü 93 Harbi'nin ardından Ardahan'dan İstanbul'da Saraçhanebaşı'nda 20 odalı bir konağı satan alan dedesinin yeni yaşamı ile devam etmekte. Padişah yerinden yurdundan olan Çürüksulu Şakir Paşa'ya ferman ile Yurtluk Ocaklık maaşı bağlatmış. Ayda 24 altın ödeniyormuş.

 

Bir süre sonra ailenin öyküsü Balıkesir'in Balya kazasına yerleşmesiyle devam ediyor.

 

Ardahan derken karşıma bir de "Neden durup dururken Balya kazası" merakı çıktı. Onun da cevabını madeni işleten Alman ve Fransız şirketinin çok renkli öyküsü verdi.

 

Balya'yı daha derinliğine araştıramadım. Ardahan'ı tüm gizemiyle keşfetmeye çalışıyorum. ‘Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti' başlıklı eseri şimdilerle bir noktasını kaçırmayayım diye dört gözle okuyorum.

 

Önce Dr. Candan Badem "Kuşkusuz bu kitaptaki her türlü olası hata ve eksiklerden yalnızca ben sorumluyum" dese de, bu alanda yazılmış ve nice saygın imza sahibi araştırmacı ve tarihçi yazarın eserlerindeki hatalara kalbinden vuruş yapmaktadır. Bu eser, Doğu Anadolu topraklarındaki tarih sürecindeki gerçeklerin ne denli eksik, kusurlu incelendiğini de göstermektedir. Yine de yazarı böylesine ayrıntılı, derinlik içeren araştırmaları bağlamında birkaç konuda eleştiren yorumlarla karşılaştım ki, gösterilen hassasiyet açısından mutluluk saydım.

 

Ancak bu eser, o topraklarda yaşayan, o topraklara göç eden veya göç ettirilen milyonlarca insanın sefaletini, zavallı oluşlarını, perişanlıklarını da ortaya koymaktadır. Şubat 1897 Rusya genel nüfus sayımı ile bu arada Rusya işgalindeki Kars Vilayeti ve çevre yerlerde de gene nüfus sayımı yapılmıştır. Ardahan Sancağı'nda okur yazar oranı yüzde 6.2 ve toplam nüfus 65.763'tür. Bu nüfusun 62.333'ü yerli+askerden oluşmaktadır. Yerli sayısı 4.142'dir.

 

Bu nüfusun mezheplere göre dağılımına bakıldığında; Ortodoks, Sektant, Katolik, Protestan, Müslüman, Yahudi oldukları görülmektedir.

 

Milliyet ve zümre/sınıf dağılımına bakıldığında ortaya çıkan milliyet ve zümreler; Velikorus, Malorus, Belorus, Polonez, diğer Slav, Litvan-Leton, Romen, Alman, Rum, Ermeni, İranlı, Kürt, Osetin, Yahudi, Kartvel-Gürcü, Kafkas Lezgi, Fin-Eston, Tatar Azeri, Karapapak, Türkmen, Türk, Asuri oldukları görülmektedir.

 

Bitmek tükenmek bilmeyen göçler

 

Bu kavimlerin her biri birbirine düşmandır. Onların düşmanlıkları geri bırakılmış olmalarından ileri gelen otlak, verimli verimsiz toprak kavgalarıdır. Cehalet aynı zamanda bazı kavimlerde yaşamı haydutluk üzerine kurmayı alışkanlık haline getirdiği gibi, kız kaçırmayı hatta başkasının karısını bile kaçırmayı sıradanlaştırmıştır.

 

Ölümle, yaşam arasında kalanlar için tek çare kaçıştır! Rusya'da bırakılan Osmanlı topraklarında yaşayan ahali 8 Şubat 1879 tarihli İstanbul Anlaşması'nın 7. maddesi gereğince üç yıl içersinde malını mülkünü satıp Osmanlı Devleti'ne göç edebilecektir. Tüm göç edecek olanların ellerindeki tapu belgeleri alınacak, kalmak isteyenler ise Rus tabiyetine geçeceklerdir. Ancak kalmak isteyen Müslümanlara içlerinde Müslüman olup da Çarlık Rusya ordusuna katılıp Osmanlı ordusunu hançerleyenler dahil kaldıkları topraklarda iki seçenek bırakılmaktadır: Ya verimli otlakları ve toprakları terk edecekler, ya da üçer beşer katledileceklerdir.

 

Bu göç yollarında çok ağıtlar ve destanlar söylenmiştir. Acıları anlatan destanlardan biri Âşık Ceyhunî'nindir ve şöyle ağıt düzer:

 

Elveda günüdür çimenli dağlar,

Göllerde yeşilbaş sonalar kaldı.

Ak suvaklı sedri mermer otağlar,

Her taşı gevherden binalar kaldı.

Takdir-i ezeldir beyhude yanma,

Sefil Ceyhunî'yi derdi yok sanma,

Sılayı terk etmek gam değil amma

Emektar atalar, analar kaldı.

 

Bu topraklar insanın tüylerini diken diken eden sancılarla yüklüdür. Otlaklarda boğuşanlara karşın o yılların Avrupası'na bakınız.. Sonra da bugün birbirini boğazlayanlara bakınız ve dönünüz Avrupa'ya, Amerika'ya ve Türkiye'nin Batısı'na bakınız.

 

Dr. Candan Badem'in ‘Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti' başlıklı eserini muhakkak okuyunuz. Orada müthiş gerçeklerle ve pek çok istatistiki verilerle de karşılaşacaksınız. Kıyaslamasını siz yapınız ve neden benim dört gözle okuduğumu o zaman fark edeceksiniz.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.