1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Ebubekir Keleş : “Kudüs, Bizim için bir dava, dinmeyen bir sancıdır”
Ebubekir Keleş : “Kudüs, Bizim için bir dava, dinmeyen bir sancıdır”

Ebubekir Keleş : “Kudüs, Bizim için bir dava, dinmeyen bir sancıdır”

Diyanet-Sen Kars Şube Başkanı Ebubekir Keleş, İsrail güvenlik güçlerinin Mescid-i Aksa ve çevresinde Filistinlilere yönelik devam eden şiddet ve saldırılarına sert tepki gösterdi.

A+A-

Keleş, yaptığı açıklamada, “Müslümanlar nezdinde, her türlü meşakkatin göze alınarak, yolculuk yapılmaya değer görüldüğü üç mabetten biri olarak tasvir edilen (Buhari, enbiye8) ve çevresinin mübarek kılındığını bizzat Kur’an’ın beyan ettiği (İsra,17/1) Mescid-i Aksa’yı bağrında taşıyan şehirdir. Mukaddes oluşu, Kur’an ile tescil ve tebdil edilen (Maide,5/21), Allah’ın “iyi ve güzel bir yer”(yunus,10/93) olarak tanıttığı Kudüs, Müslümanlar için bir emanet ve kutsal bir mirastır. İlk kıblemiz ve Efendimiz(s.a.v)’in Miraç’a yükseldiği şehir, Hz İbrahim ile Hz İsmail'in imtihan edildiği, Hz Süleyman ve Hz Davud'un imar ettiği peygamberler şehri... Kudüs, Müslüman coğrafyaların her birinde yaşanan çok çeşitli imtihan ve işgallerin özetidir. Kudüs ne haldeyse diğer Müslüman beldeleri de o haldedir; biz ne haldeysek Kudüs de o haldedir. Kudüs hak ile batılın savaşında, hak cephesinin temsilidir. Bizim için bir dava, dinmeyen bir sancıdır” dedi.
Başkan Keleş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Hz. İbrahim’den Hz. Musa’ya, Hz. Süleyman’dan Kanuni Sultan Süleyman’a, Hz. Ömer’den Selahaddin Eyyubi’ye, İkinci Abdülhamid’e kadar hayatlarıyla, hatıralarıyla ve buralarda bıraktıkları miraslarıyla o görünmez kahramanlarla hemhal olan bir şehir…  Öyle ki Müslümanların elinden haçlıların eline geçtiğinde 70 bin Müslüman şehit edilmiş ve 88 yıl kadar onların elinde kalmış olan bu şehrin derdine düşen Selahaddin bir hastalık geçirmiş ve iyileşince şöyle seslenmiş yanında bulunan dostuna ve bugün yolunu davasını takip eden dostlarına: “Hastalığın pençesinde kıvranırken kendi kendime söz verdim. Kalan ömrümü Kudüs’ün fethine ve istilacıların kovulmasına adayacağım. Kudüs kurtulana dek asla gülmeyeceğim, kahkaha atmayacağım. Varımı yoğumu bu uğurda harcayacağım. Sen de buna şahit ol dostum.” Bu öncü Müslümanların hayatına baktığımızda anlayacağız ki, bugün Kudüs'ü kurtarmak demek, küresel batıl düzenini parçalamak demektir. Müslümanların bir olması demektir. Mazlumun elinden tutup kaldırmak, zalimleri yere sermek demektir. Kudüs davası, onu omuzlayan insanları da devletleri de öyle bir sevdayla öylesine bir donanım ve gayrete zorlar ki bu herkes için dünyayı da ahireti de mamur eder. Kudüs bu anlamda Müslümanın öz davası olarak bütün insanlığı ilgilendirir. O halde Kudüs'ü Selahaddin gibi gündemimiz yapmak zorundayız, Nurettin Zengi gibi gayretimize yakıt yapmak zorundayız, O şehir uğruna şehit olanlar gibi sevmek zorundayız. Kudüs yürekli anneler yetiştirmek ve neslimizi onlara emanet etmek zorundayız. 
Üstad Nuri Pakdil'in de dediği gibi
"Ayarlanmadan Kudüs’e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur"

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.