1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. CHP'de neler oluyor ?
CHPde neler oluyor ?

CHP'de neler oluyor ?

Türkiye’nin en seviyeli haber portalı www.gercekgundem.com Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni hemşerimiz Barış Yakardaş, CHP’nin bugününü kaleme aldı.

A+A-

Kars’ın Önder Sav’ın yönetiminde olduğunun altı çizilen yazıda, CHP Kars İl Başkanı Çetin Bilgir, haftanın iki günü Kars’a gidiyor.  CHP’nin bugün yaşadığı sorunların temelinde, Önder Sav’ın örgütleri yönetmesi yatıyor, denildi.

 

İşte Barış Yakardaş’ın “Kılıçdaroğlu CHP’nin 3. adamı mı?” başlıklı bugünkü olay yazısı :

 

Birkaç gün önce ziyaretime gelen CHP’nin eski bir yöneticisi, hayli ilginç bilgiler verdi. CHP’li kaynağımın anlattığına göre, Genel Sekreter Önder Sav’ın yakın çevresi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu “partinin 3. adamı” olarak görüyor. O çevreye göre, CHP’yi şu an Genel Sekreter Önder Sav yönetiyor. Sav’ın yardımcılığını ise Hakkı Suha Okay üstleniyor. Kılıçdaroğlu da Hakkı Suha Okay’dan sonraki “Genel Başkan Yardımcısı” konumunda bulunuyor. Yine aynı çevre, “Partinin hafızası - “büyük hukuk adamı Önder Sav olmazsa, CHP dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalır” propagandası yapıyor. Propaganda, “Sav, CHP’nin çimentosudur’’ sözleriyle sürüyor.

 

YA KURULTAY REZALETİ...

 

CHP’yi yakından takip eden bir gazeteci olmasam, söylenenlere inanırdım. Ancak; 24 Ekim tarihli Yargıtay yazısından sonra, yukarıdaki sözlerin “tamamen bir saçmalık” olduğu kanıtlandı. Sav’ın, bırakın ‘’büyük hukuk adamı’’ olmasını, kurultay yapacak derecede dahi hukuk bilgisine sahip olmadığı ortaya çıktı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, CHP’nin hukukçularının, Siyasi Partiler Yasası’nın 10. ve 54 maddelerinden bi haber olduğunu gösterdi. Böylece, CHP’yi yöneten kadronun, hırslarının akıllarının önüne geçtiği de görülmüş oldu. Koltuklarında biraz daha oturabilmek adına, CHP’yi nasıl bir felakete sürüklediklerini ise tüm Türkiye gördü. Yargıtay kararı, Önder Sav’ın artık istifa etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

 

BU HATAYI ÖĞRENCİLER DAHİ YAPMAZ

 

Çünkü; dünyanın hiçbir ülkesinde, “hukukçu” kimliği olan bir Genel Sekreter’in yaptırdığı kurultay, yasalara aykırı olmaz, olamaz… Kurultayla kabul edilen tüzüğün, yine kurultayla kaldırılabileceğini Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencileri bile bilir… Belli ki; bunu Kemal Anadol, Önder Sav ve Hakkı Suha Okay bilmiyormuş… Bu yüzden, organize ettikleri kurultay, hukuki açıdan tartışmalı hale geldi. Yargıtay, kurultayın 2. gününü “yok hükmünde” saydı. “Güçlü Genel Sekreterlik” makamında biraz daha oturabilmek için, hukuk ve yasalar ayaklar altına alındı. YARGITAY'DAN GELEN SORUŞTURMA EVRAKI KILIÇDAROĞLU'NDAN SEKİZ GÜN BOYUNCA SAKLANDI. Sav, bunu yaparak DİSİPLİN SUÇU İŞLEDİ.

 

Gerçek Gündem.com evrakların saklandığını ortaya çıkarınca, Yargıtay, Genel Sekreter Önder Sav'a yollanan yazıların bir örneğini Kılıçdaroğlu'nun makamına da iletmeye başladı. Buna rağmen, Kılıçdaroğlu'nun yollanan son evraktan dahi "üç saat sonra" haberi oldu.

 

Acı olan tarafı ise, CHP’yi kapatma tehlikesiyle karşı karşıya bırakan bu duruma hiç kimsenin itiraz dahi edememesi… Çünkü; Sav’a yönelik bir eleştiri, “Parti Komiserleri” tarafından hemen engelleniyor. “Bir daha vekil olamazsın, belediye başkanı olamazsın” korkusu yayılarak, parti içinde tam bir terör estiriliyor. Kadın Kolları üyeleri hukuksuz bir şekilde görevden alınırken, “Büyük Hukuku Adamı Önder Sav’ın talimatları” adeta bir “Ayet” muamelesi görüyor.

 

SAV İSTİFAYI DÜŞÜNÜYOR MU?

 

Aslında, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, Önder Sav’ın ‘Kurultay Skandalı’nın ardından tüm sorumluluğu üstlenerek istifa etmesi gerekiyor. Çünkü; CHP’nin hanesine, “oy kullanamayan bir genel başkan”dan sonra, “kurultay yapmayı beceremeyen parti” de ekleniyor. Tüm bunların sorumlusu olan Sav ise, bırakın istifa etmeyi, “yeni tüzük”ün kabul edilmesiyle birlikte, “GÜÇLÜ GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI” bekliyor. Sav’ın yandaşları ise TV ekranlarında küstahça konuşmalar yapıyor. CHP Genel Başkanlığı makamının iradesini bile hiçe sayan Sav yandaşları, “Önder Bey, Genel Başkan Yardımcısı olacak. Örgütler Sayın Sav’a bağlanacak” diyor.

 

Bu sözler küstahlık değil de nedir?

Bu sözler, CHP Genel Başkanlığı makamını hiçe saymak değil midir?

Bu sözler, Kılıçdaroğlu’nun iradesine ipotek koymak anlamını taşımaz mı?

CHP’liler ve Kılıçdaroğlu, bu tabloyu nasıl hazmediyor?

 

BU ÖZGÜVENİN KAYNAĞI NE?

 

Ortada henüz CHP’nin Yargıtay’dan gelen yazı sonrası nasıl bir yol haritası izleyeceği bile yokken, Önder Sav’ın GÜÇLÜ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI olacağına nasıl bu denli emin olunabiliyor? Kılıçdaroğlu Sav’ı belki de sade bir “Parti Meclisi” üyesi olarak konumlandıracak? Belki “Bugüne kadarki çalışmalarınız için teşekkür ederiz” diyecek… Belki de “Genel Sekreter” olarak kalmasını isteyecek… Bunu, şu an için, Kılıçdaroğlu’nun dışında hiç kimse bilmiyor…

 

Ancak; Sav ve yandaşları kendilerinden o denli eminler ki; daha Parti Meclisi üyelerini dinleme zahmetine dahi katlanmadan konuşuyor, görev taksimi yapıyorlar. Sav’ın yandaşları TV ekranlarında, “Sayın Sav, ÖRGÜTLERDEN SORUMLU GENEL BAŞKAN YARDIMCISI OLACAK” diyebiliyor.

 

CHP’yi yüzde 28’den yüzde 22’ye gerileten sebep işte budur. Sav ve arkadaşları, kurultaydan beri, Kılıçdaroğlu üzerinde bir “hegemonya” kurmuş ve yeni genel başkanı “yönetilen adam” pozisyonuna sokmuştur. Önder Sav’ın Ege’de Son Söz sitesinden meslektaşımız Ümit Yaldız’a verdiği röportaj ise Kılıçdaroğlu’nun ipini çekmiştir. Kılıçdaroğlu, o meşhur röportajın ardından hızla irtifa kaybetmeye başlamıştır. Sav o röportajda, “Partinin tek hakimi benim” havası yayıyordu. Sav’ın üst perdeden yaptığı konuşmalar, Kılıçdaroğlu’nun prestijini azalttı. O süreçte, Gürsel Tekin’i MYK’ya aldırtmamaya çalışan Sav ve arkadaşları, Kılıçdaroğlu’na en büyük kötülüğü yaptı. Kılıçdaroğlu, kamuoyunun gözünde “güvenilmez, arkadaşına sahip çıkmayan, kendi fikri olmayan” bir konuma itildi. CHP o süreçten sonra hızla düşüşe geçti.

 

HALK NEYE BAKAR?

 

Şunu her zaman söylüyorum: Halkımız, politikacının ne dediğine bakmaz çoğu zaman. Politikacının ve ekibinin “Türkiye’yi yönetip yönetemeyeceği”ne bakar. Tayyip Erdoğan, işte bu yüzden yüzde 40’ın üstünde oy alıyor. Politikaları halka çile çektirmesine rağmen, yarattığı güven duygusuyla kitleleri peşinden sürüklüyor. Kılıçdaroğlu ise “vesayet altında” bir görüntü çiziyor. Kitleler, bu yüzden Kılıçdaroğlu’na güvenmekte zorlanıyor. Halk, Kılıçdaroğlu’na şans vermeye hazır ama, önce “CHP LİDERİ” olmasını istiyor.

 

Kılıçdaroğlu bu yüzden, ‘’Kurultay yapılsın mı, yapılmasın mı?” tartışmasını iki günlüğüne bir kenara bırakıp şu sorunun cevabını vermelidir: “Kılıçdaroğlu CHP’nin lideri olmak istiyor mu, istemiyor mu?”

 

Çarşamba gecesi TRT Türk’te katıldığım “Türkiye’nin Gece Yarısı” adlı programda bu düşüncemi dile getirdim. Bence temel soru budur. Kılıçdaroğlu eğer CHP’nin lideri olmak istiyorsa, tercihini ona göre yapmalıdır. “Önder Sav’ın yönettiği adam’’ görüntüsünden hızla çıkmalı, “güven veren” bir imaj yaratmalıdır. Aksi taktirde, yüzde 30’ların üstünde başlayan yükselme grafiği, 20’lerin dahi altına inecektir. Sav ve yandaşları yukarıdakine benzer sözler ettikçe, CHP’nin oyları hızla eriyecektir. CHP’nin bugünkü sorunu ”politikaları” değil, yönetilememedir. CHP bugün, Sav ve arkadaşlarının koltuk hırsına mahkum olmuştur. Koltuklarında oturabilmek için, Yargıtay’la dahi çatışacak bir hale gelen Sav yandaşları, telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açtıklarının farkında bile değiller…

 

KILIÇDAROĞLU NEDEN SUSUYOR?

 

Peki tüm bunları sadece biz mi görüyoruz? Kılıçdaroğlu yaşananların farkında değil mi?

Bu sorunun cevabını verebilen tek bir CHP’li dahi görmedim. Kılıçdaroğlu’nun neden Sav’a bu denli “bağımlı yaşadığı”nı bilen hiç kimse yok. “Kılıçdaroğlu, kendisini her geçen gün yeyip bitiren Sav’a karşı neden tavır alamıyor, neden “Artık yeter” deyip elini masaya vuramıyor?” sorusu her geçen gün daha yüksek bir sesle soruluyor.

 

YENİ BİR ŞANS

 

Aslında, Yargıtay’ın 24 Ekim’de CHP’ye yolladığı yazı, Kılıçdaroğlu için ‘altın tepside sunulmuş bir fırsat…” Edindiğim izlenime göre, Kılıçdaroğlu, “hukuki riskleri” de göze alarak kurultaya gitmeyecek. Bunu artık görüyoruz. Kılıçdaroğlu, bu kararı aldıysa, o halde MYK’daki Önder Sav vesayetini kırmalı… Rahat ve uyumlu bir şekilde çalışacağı Genel Başkan Yardımcıları’nı bizzat kendisi belirlemeli. “Yeni Tüzük” genel başkana birçok yetki veriyor. Yok eğer, Kılıçdaroğlu, Sav yandaşlarının dediği gibi, örgütleri mevcut genel sekretere bağlayacaksa, değişen hiçbir şeyin olmayacağını şimdiden söylemek gerekir. Çünkü; CHP’nin bugün yaşadığı sorunların temelinde, Önder Sav’ın örgütleri yönetmesi yatıyor.

 

Örneğin, Sav’ın yönetiği örgütlere şöyle bir bakalım: Konya, Kars, Kırıkkale il başkanları, bu kentlerde dahi oturmuyor. Kars İl Başkanı Çetin Bilgir, haftanın iki günü Kars’a gidiyor. Keza, Kırıkkale İl Başkanı da aynı durumda.

 

Şimdi söyler misiniz, bu tablodan başarı çıkması mümkün mü?

Seçmen, o ilde oturmayan siyasetçinin peşinden neden gitsin?

 

İşte Önder Sav’ın yönettiği örgütlerin küçük bir fotoğrafı…

 

Kılıçdaroğlu bu tablodan memnunsa, kendisine söyleyebileceğimiz tek şey, “Allah yolunu açık etsin”dir.

 

Kılıçdaroğlu bu tabloyu kabul etmeye devam ederse, CHP’nin “3. adamlığı”nı da kaybedecektir.

 

***

 

GÜRSEL TEKİN'E ELEŞTİRİ: Bazı okurlarım zaman zaman yazıyor: "Gürsel Tekin'i de eleştirin" diye... CHP'ye yönelik eleştirilerin tümü, Gürsel Tekin'i de kapsıyor. Tekin, CHP yönetimi dışındaki bir isim değil ki!

 

"Bu tabloyu nasıl hazmediyorsunuz?" sorusunun muhataplarından biri de Gürsel Tekin'dir.

 

Kaynak : www.gercekgundem.com

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.