1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Mahmut Esat Güven : “Hava kurşun gibi ağır”
Mahmut Esat Güven :  “Hava kurşun gibi ağır”

Mahmut Esat Güven : “Hava kurşun gibi ağır”

23. dönem Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven, ülkemiz insanın hayatını alt üst eden korona virüs ve depremlerin olumsuz etkilerini, Nazım Hikmet’in ‘Kerem gibi’ şiirinde geçen ifadeler ile dile getirdi.

A+A-

Nazım Hikmet’in 30 Mayıs 1930’da yazdığı ‘Kerem gibi’ adlı şiirinde, sanki Türkiye'nin bugününü anlattığına dikkat çeken Güven: Hava kurşun gibi ağır.

Bağır, bağır, bağırıyorum! Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum…/

O diyor ki bana: Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana…/

Deeeert çok, hem dert yok, Yüreklerin kulakları sağır…/

Hava kurşun gibi ağır… Ben diyorum ki ona:/ Kül olayım Kerem gibi yana yana.

Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…/

Hava toprak gibi gebe, Hava kurşun gibi ağır./

Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum…..” dizelerini hatırlattı.

NASIL AĞIR OLMASIN Kİ?

Kaleme aldığı yazısında, duyarlı insanlarımız için dertlerin çok olduğuna vurgu yapan Mahmut Esat Güven “Duyarsız insanlarımız içinse dert olmadığı gibi, bunların dertler karşısında yürekleri sağırdır. Oysa hiçbir şey güllük gülistanlık değil... Hava kurşun gibi ağırdır.

Nasıl ağır olmasın ki? Korona belası her gün biraz daha azgınlaşarak devam ediyor. Her gün bir sevdiğinin ölüm haberini almak insana acı veriyor. Sabah uyandığınızda ilk telaşınız, bu gün hangi arkadaşınızın, hangi akraba veya tanıdığınızın virüse yakalandığını, kimlerin bu yüzden yaşamlarının sona erdiğini öğrenmek isteği oluyor. Artık bu korku ve kuşkular günlük hayatımızın acı bir parçası oldu. Bütün bu acılar, kuşkular hayata duyarlı insanlarımız içindir.

Birde bana ne kim ölmüşse ölmüş, zaten herkes ölecek. Ben hayatımı yaşarım diyenler var.

Bir yanda işsizlik ve hayat pahalılığı, diğer yanda krizi ranta dönüştürenler var. İnsanlar artık çocuklarının geleceğinin değil, günlük geçimlerinin peşine düşmüşler.

Emperyalist ülkeler ekonomisi küçüldükçe daha da kuduruyorlar. Her gün ekranlardan, sosyal medyadan dökülen kanları, yapılan zulümleri çaresizlik içinde seyretmek, duyarlı insanlarda psikolojik çöküntüler yaratıyor. Bazıları da bu katliamları trene bakar gibi izlemekle yetiniyor.

Fransa, Hollanda, İsveç gibi sözde demokrasinin beşiği ülkelerde Peygamberimize, dinimize hakaret edilir içimiz kan ağlar. Bazılarına göre ise Hz İsa'nın her gün karikatürleri yayınlanıyor, birde Müslümanların Peygamberinin resmi yayınlanmış, ne olmuş yani?

İzmir'de deprem oldu, yüze yakın vatandaşımız Hakkın rahmetine kavuştu. Yüzlerce yaralımız var. Birçok vatandaşımız kış aylarına girdiğimiz bu günlerde evsiz yurtsuz kaldı. Enkaz altından kurtarılan veya ölen vatandaşımızın kendine göre acıklı bir hikayesi oluşmuş. Devlet ve millet vatandaşına elinden geldiğince sahip çıkıyor.

Hırsız müteahhitler deprem oldu bize yeni iş çıktı diye seviniyor. Bazıları deprem yardımlarını çalıp satıyor. Bazı babası zengin o.. çocukları 250 milyon liralık yalılarda "cadı bayramı" kutluyor.

Gerçekten hava kurşun gibi ağır... Bu havanın dağılması, öncelikle milletçe morallerimizin düzelmesi lazım. Buna çok ihtiyacımız var.

Bugün saat 16;00 civarlarında, 65 saat sonra Elif bebek enkaz altından sağ olarak kurtuldu ve bizleri selamladı. Sağ olasın Elif bebek milletçe bu ağır havada yüzümüzü güldürdün. Allah'ta (cc) bir ömür boyu senin yüzünü güldürsün.” dedi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.