
Beni bir sokaklar tanır
Dolunay Derneği Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak kaleme aldı...
Rüzgârlı bir günde, rüzgârın eli elinde, saçların uçuşurken bir kaç damla yağmur da konunca kirpiğine, yüzüne hissedilen sonsuzluk değil de nedir ki başka?
Bir melodiyse yaşam elbette es’ ler olacaktır arada. Hani bir nebze de olsa nefes alabilmek yada dinlenebilmek için bir şekilde. Bu es lere takılıp kalmak bir yola devam ederken durakta nedensiz bir şekilde takılıp kalmak değil de nedir başka?
Üzülürüz bir dostun derdine. Üzüleceğiz elbet; adı üstünde dost o kolay bulunmaz, kolaya alınmaz ki. Parkta mola vermişken topallayan bir güvercine de içimiz acıyorsa ya da daha önce hiç karşılaşmadığımız aç bir dilencinin dolu gözleri, hüzünlü bakışları yakıyorsa içimizi, sahip olduğumuz insanlık adına Yaratana şükretmemiz gerektiğini belli belirsiz geçiriyorsak düşüncemizden buruk bir mutluluk duymuyor muyuz kendimizce ve sessizce?
Ülkemin hiç gitmediğim diyarlarında, hiç tanımadığım, görmediğim canı yanan insanlarıma için için gözyaşı döküyorsam. Bir bebek ağlıyorken bir yerlerde açlıktan, yokluktan veya doktorsuzluktan, içimdeki binlerce çocuk aynı anda avaz avaz ağlıyormuşçasına çaresiz hissediyorsam kendimi. Ve göz göze geldiğim her canlının gözbebeğinde hayatın ta özünü görüyorsam. Hiç bir sevdama pişmanlık duymuyor ama en çok en sonuncu sevdamı seviyorsam hayatta. Kimseye inanmayacak kadar büyümüş olduğumu biliyor ama aynı anda her masalı ilk defa dinliyormuşçasına heyecanlı ve meraklı dinliyorsam yeniden.
Beni bu şehrin sokakları tanır en iyi... Onlar kEbul eder beni sadece olduğum gibi, sormaz hiç bir zaman neden böylesin diye... Bazen dondurucu bir soğukla bana üşümeyi öğretir, bazen de sırılsıklam ıslatarak temizliği anlatır mazgallarına akıp giden suyu göstererek... Bazen bunaldığımda bana yol gösterir, loş bir ışık tutar önüme, bazen de al başını git der uzaklara nasıl olsa orda da yanında olurum der kendinden emin bir şekilde... Nereye gitsem bırakmaz beni bazen misafir eder sabaha kadar, dinler beni ne zaman konuşursam, çok sıkıldığında bile vurmaz yüzüme, anlıyım diye serin bir rüzgar estirir, baktı o da olmuyor ardından bir yağmur yağdırır mecburen kalkar giderim usulca, ama hep gönlümü alır bana eve kadar eşlik ederek,..
Beni bir şu sokaklar tanır, her defasında bin bir yüzle karşılaştırır, yanlışı doğruyu gösterir. Bazen köşede oturmuş bir lokma ekmeğe muhtaç birini çıkartır karşıma der ki "bak böyle olmakta var bu hayatta" teselli eder beni kendince, bazen de kavga eden insanları gösterir sanki "ne gerek var" dercesine... Beni alır her gün bir yerlere taşır bilmediğim ama çok şey öğreneceğim, efkârlandığımda bir kayanın başına ya da bir türbenin yanı başında bir banka götürür kendince unutturur bana dertlerimi... Bazen bir mezarlığın yanından geçirir, "aman hee ölüm de var unutma" der, sonra da bir çocuk gösterir gülümseyen, her şeye rağmen hayat güzel diye...
Beni bir sokaklar anlar, kimi zaman dondurucu bir soğukla karşılar, kimi zaman delicesine yağan yağmurla, kimi zaman da güneşle sanki her koşula, her duruma hazırlıklı olmayı öğretmeye çalışır, ve sonra yıllar geçse de kaybetse de güzelliğini, bir şekilde ağırlar herkesi kendince sanki ne olursa olsun ayakta durmak gerek dercesine... Beni bir sokaklar tanır, bazen alır götürür eşlik eder evime kadar, bazen de bir toprak parçasının altına kadar ama hep bağrına basar ölü ya da diri fark etmez geri çevirmez asla beni...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.