insan sağlığına hizmet eden birçok alanla dolaylı yada doğrudan ilgili olduğunu söyledi.

Öztürkler, Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde atın savaşlarda en önemli güç unsuru olmasından dolayı orduya hizmet kapsamından gelişmeye başlayan veteriner hekimliğin, 1842 yılından itibaren modern ve bilimsel eğitim temeline oturtulduğunu belirtti. O tarihten bu tarafa zorlu ve uzun bir eğitimden sonra veteriner hekim olunabildiğine dikkat çeken Öztürkler, “Veteriner hekimlik mesleği, başta hayvancılık olmak üzere ülke ekonomisine ve insan sağlığına hizmet eden birçok alanla dolaylı yada doğrudan ilgilidir. Özellikle hayvancılığın gelişmesi, sağlıklı hayvansal ürünün artırılması, hayvan ıslahı gibi çok önemli alanlarda hizmet veren veteriner hekimlik mesleği, gelişmiş ülkelerde en önemli ve en saygın meslekler arasında yer almasına rağmen ülkemizde hak ettiği yeri alamamıştır.” diye konuştu.

1985 yılından itibaren Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün kaldırıldığını da hatırlatan Öztürkler, “Tarım ve Köy işleri Bakanlığı bünyesinde başka bir ad altında bir genel müdürlük marifetiyle yürütülmeye başlanmıştır. Bu durum ise başta hayvancılık olmak üzere veterinerlikle ilgili alanlara olumsuz olarak yansımıştır. Oysa tüm gelişmiş ülkelerle bakıldığından Veteriner İşlerine özgü ayrı bir bölüm, genel müdürlük veya birim olduğunu görmekteyiz.” şeklinde konuştu.

“TEK TIP TEK SAĞLIK”

Veteriner hekimlik meleğinin son yıllarda “Tek Tıp Tek Sağlık” görüşü içerisinde çok önemli bir görev almaya başladığını kaydeden, Öztürkler, “Çiftlikten sofraya gıda güvenliğinde veteriner hekimlik mesleği vazgeçilmez bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır.” dedi.

Öztürkler, şöyle konuştu: “Daha cumhuriyetimiz kurulmadan evvel büyük Önder Atatürk’ün girişimleriyle toplanan İzmir İktisat Kongresinde alınan kararların daha çok tarım ve hayvancılığı geliştirmek yönünde olduğunu görmekteyiz. O fakir ve zorlu yıllarda büyük önderi tarlada bir traktörü kullanırken, Atatürk Orman Çiftliğinde bir ineğin burnunu okşayarak yetkililerden bilgi alırken, meşhur Çankaya sofrasında bir çiftçiyi ağırlayarak sorunlarını dinlerken veya tarım ve hayvancılıkla ilgili bir birliği kurarken görmekteyiz. Bizlere her fırsatta tarım ve hayvancılığın önemini hatırlatan büyük Atatürk’ün , o dönem %90’ı çiftçi,%80’i okuma yazma bilmeyen 13 milyon nüfuslu bir ülkede tarımla ilgili çok önemli devrimler yaptığını yakın tarihimizden okumaktayız. Atatürk döneminde uygulanan tarım politikalarının ve ekonomik bağımsızlığa giden yolun temelinde tarım ve hayvancılıkta üretimin yattığını görmekteyiz. Büyük önderin “Gerçek fütuhat, yalnız kılıçla yapılan değil, sapanla yapılandır” özdeyişi bu açıdan çok çarpıcıdır. Henüz ağır sanayi hamlesini tamamlayamayan ülkemizde , büyük şehirlerdeki işsizler ordusunu azaltmanın yolu,başka bir çözümünüz yoksa şimdilik tarım ve hayvancılığı geliştirmekten geçmektedir.Atatürk’ün ölüm yıldönümü ve Atatürk haftası vesilesiyle büyük önderi bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum.”

YENİ POLİTİKALAR ÜRETİLMELİ

Öztürkler, kurbanlık hayvanların ithal edilmeye başlandığı günümüzde hayvancılıkta üretimin önemi kendiliğinden ortaya çıkmasının yeni politikalar üretmeye zorladığına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Ayrıca 1980’den beri uygulanan hayvancılık politikalarının artık tutmadığını ortaya koymaktadır. Ülkemiz 1995 yılına kadar hayvansal ürünlerde net ihracatçı konumdan net ithalatçı konuma gelmiştir. Gelinen bu noktada ne yazık ki, et fiyatlarının uçmasıyla bizler bile geçici hayvan ithalatını savunur noktaya gelmiş bulunmaktayız. Son bir yılda kırmızı et üretimi %16 azalmış durumda, nüfus artışı %1,5 civarında olduğuna göre demektir ki hayvan sayısı büyük ölçüde azalmıştır. İthalat meselesi iki tarafı keskin bir bıçak haline gelmiştir. İthalat yapılmasın derseniz bıçağı tüketiciye, yapın derseniz üreticiye çevirmiş oluyorsunuz. Bu çıkmazdan çıkmanın yolu sürekli ve kalıcı ithalat olamaz. Bunun tek çözümü sağlıklı hayvansal üretimi artırmaktır.”

UMUYORUZ İTHALAT RÜZGARI KISA ZAMANDA YERİNİ İHRACAT RÜZGARINA BIRAKIR

Veteriner Fakültesi öğrencilerine de seslenen Öztürkler, “Birer veteriner hekim adayları olarak sizlere ülkemizi yüceltmek ve kalkındırmak için ileride çok iş düşmektedir. Hayvancılığımızı geliştirmek için sizlerin etik, bilimsel ve pratik yönden günün gereklerine göre kendinizi yetiştirip ülkemize en iyi şekilde hizmet edeceğinize şüphemiz yoktur. Veteriner hekimlik mesleği birçok sorunlarına rağmen şimdilik işsizlik oranı en az olan meslekler arasında yer almaktadır. Siz seçkin öğrencilerimizi ileride meslektaşlarımız arasında görmek istiyoruz. Veteriner hekimler sadece hayvan sağlığı ile ilgili değil insan sağlığı ile ilgili birçok sektörde görev alabilmektedirler. İleride sağlıklı hayvansal ürünlerimizi ihraç edebilmek, sağlıklı nesiller yetiştirebilmeyi umut ediyoruz.”

SÜT KOŞUSU GELENEĞİ

Ayrıca, günün önemine binaen düzenlenen Kurban Bayramı ve Halk Sağlığı Panelinin ardından Kars Bölgesi Veteriner Hekimleri Odasının 1988 yılından beri geleneksel olarak düzenlediği Süt Koşusu gerçekleştirildi. Süt koşusunda dereceye giren kız ve erkek öğrencilere ödülleri verildi. Törende birincilere birer altın verilirken sonuncuya ise seneye daha güçlü olup daha iyi koşması için ödül olarak 10 kilogram süt verildi. Bu ödül salonda tebessümlere neden oldu. Bunun üzerine etkinliğe katılanlara da süt ikram edildi.