
MHP Grup Başkan Vekili Vural Kars’ta
Milliyetçi Hareket Partisi ( MHP ) Grup Başkan Vekili Oktay Vural ve MHP Genel başkan yardımcısı Atilla Kaya, MHP Kars Milletvekillerine destek için Kars’a gelerek partililerle buluştu.
MHP İl Başkanlığı’nca organize edilen program kapsamında Kars’a gelen Vural ve Kaya’yı, MHP Kars İl Başkanı Yaver Özcan, Milletvekili Adayları Erkan Koçali, Tuncay Aydın, Murat Sağlam, Ülkü Ocakları Başkanı Tolga Adıgüzel, ilçe teşkilatları ve partililer karşıladı.
Seçim bürosunda partililerle buluşup basın toplantısı düzenleyen ( MHP ) Grup Başkan Vekili Oktay Vural ve MHP Genel başkan yardımcısı Atilla Kaya birer konuşma gerçekleştirerek, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum hakkında değerlendirmelerde bulundular.
“Kars vilayeti, Cumhuriyetin en zor günlerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Türk milletine sahip çıkmış bir ilimizdir.” diyen Atilla Kaya, “Şimdi de bir kader seçimleri olarak gördüğümüz 1 Kasım seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığının, birliğinin teminatı olan, bunun için her türlü bedeli ödemekten hiçbir zaman geri durmayan Milliyetçi Hareket Partisi’ni Karslıların hiçbir zaman yalnız bırakmayacağını, Karslı hemşerilerimizin Kars’ta da Milliyetçi Hareket Partisi Adaylarına sonuna kadar sahip çıkacağına, en azından 1 temsilcilerini Ankara’ya göndereceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi Gurup Başkan Vekili Oktay Vural, ise “Kars’tan gelecek vekillerimizi grubumuzda bekliyoruz, gönül 3 adayın da yanımızda olmasından yanadır.” ifadelerini kullanarak konuşmasında şu cümlelere yer verdi “Anadolu’nun Batı’ya açılan en uç noktası Serhat şehri Kars’a ziyaretimiz öncesi İzmir’deydik ve oradaki hemşerilerimizin kucak dolusu selam ve sevgilerini getirdik sizlere. Gördüğünüz üzere Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler Edirne’den Kars’a kardeşlik, birlik köprüsü kurma yolunda çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Şuan tarihi bir dönemeçteyiz ve tarihi bir seçime hazırlanıyoruz. 7 Haziran seçimlerini hazmedemeyen, 400 vekil vermediniz diye milleti cezalandırın oluşturduğu bir ortamda bugün yeniden tarihi bir karar anı yaşayacağız. Ben inanıyorum ki 7 Haziran seçimlerinde milletimizin verdiği mesajı almayanlar, kendilerine yanlıştan dönme adına fırsat tanıyanları hiçe sayanlara karşı 1 Kasım’da Türkiye çifte dikiş yapacaktır. İktidarı ellerinden alan milletimiz, daha fazlasını almak üzere Milliyetçi Hareket Partisi’ni güçlendireceğine inanıyorum. Kars, cumhuriyetimizi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ‘Hoş gelişler ola’ Marşı ile karşılamış ve cumhuriyetimizin 92’nci yıl dönümü kutlayacağımız bir günün arifesinde ne hazindir ki cumhuriyetimizi kuran irade tartışılmakta, aziz milletimizin adı ve kimliği ayrıştırılmak istenmektedir. 92 yıl önce cumhuriyetimizin kuruluşuna götüren milli mücadeleyi hazmedemeyenler, o gün bize dayattıkları çözümleri bugün yine Türkiye’nin önüne sürmektedirler. Dolayısıyla bu coğrafyayı vatan yapan, devletimizi kuran, milletimizi millet yapan değerlere sahip çıkarak geleceğe ümitle bakacak bir Türkiye özlemimiz var. Cumhuriyetimizin 92’nci yıl dönümünde bütün vatandaşlarımızın bize emanet edilen değerlerin kadrini bilmeye, bu değerleri idrak etmeye davet ediyorum. Bu coğrafya kolay vatan olmadı, hangi kimlikte olursak olalım hepimiz birlikte aziz Türk milletine vücut verdiğimizi unutmayalım. Bu güne kadar hep beraber kardeşçe yaşadık ve milletçe buraları vatan edindik. Dolayısıyla bizi vatanımızdan etmek isteyenlere, kardeşliğimize göz dikenlere karşı ülkemizi 36 etnik kökene bölüp, Karsımızın huzurunu bozmaya çalışanlara karşı gelin hep beraber huzurlu bir gelecek sağlamak adına bizlere güç verin. Şu anda Türkiye’de bulunan her bir vatandaşımın cumhuriyetimizin kuruluşunun yıldönümü olan bu günlerde bizlere emanet edilen değerlere ihanet edenlerle mi, yoksa bu değerlere sahip çıkacak olanlarla mı devam edeceğiz diye düşünmesi lazım. Dünyanın hiçbir yerinde 100’üncü yılına yaklaşan bir devletin ismi tartışılmaz, milletin kimliği ayrıştırılmaz, kültürü ayrıştırılmaz. Geleceğimize terör örgütleri yön veremez ama ne hazindir ki maalesef bugün hiçbirimiz kendimizi huzurlu ve güvende hissetmiyoruz. Ne olacak cumhuriyetimiz, ne olacak devletimiz, ne olacak ailemiz, nereye gidiyoruz? 400 milletvekili vermedi diye aziz milletimizi cezalandıranlar, bizlere böyle bir ortam sağlayanlar, maalesef parlamenter demokrasiyi sağlayamayanlar, ver başkanlığı al demokrasiyi denklemi içerisinde Türkiye’yi bu sıkıntılı ortama sokanlar 1 Kasım’da bedel ödemelilerdir. Hangi partiye oy verirsek verelim, birisi başkanlık peşinde, birisi özerklik derdinde. Bu milletin huzurunu, güvenini ve geleceğini bu iki zihniyete teslim etmeyeceğiz.”
TÜRKİYE ADETA AÇIK HAVA CEZAEVİNE DÖNMÜŞTÜR
“Bugün burada bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Cumhuriyetimiz, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller için kurduğumuz cumhuriyetimizde maalesef bugün bir korku tüneli oluşturulmakta. Türkiye’de medyaya, vatandaşlara, mülkiyete baskılar ve tehditler devam ediyor. Milletin iradesiyle devleti yönetme talebinde bulunanlar bugün millete tehdit, korku ve baskı uygulayacak duruma gelmişlerdir. Kimsenin geleceği güvende değildir ve hepimiz birlikte bu acımasız gücün makul şüphelisi haline gelebiliriz. Hepimiz yarın makul şüphe adı altında bunların idaresinde zulme uğrayabiliriz. Bugün hiç kimsenin bir hukuk güvencesi yoktur. Hukukun güvencesinin olmadığı bir yerde zorbalığın güvencesi vardır. Bugün milletimizi idare edenler, Anadolumuzun her köşesinde hangi partiye oy vermiş olursa olsun insanlarımızı nefes alamayacak duruma getirmiştir. Türkiye adeta bir açık hava cezaevine dönmüştür. Farklı düşüncede olmak suç, bu ülkedeki tehdit hepimizin özgürlüğüne yöneliktir. Bugün siyasi olarak vatandaşlarımızın düşünce ve ifade hürriyetini kullanması, eleştirmesini, farklı görüşte olmasını hazmedemeyenler, yine aynı şekilde vatandaşlarımızın ekonomisini de borca bağlı olarak dönüştürmek, sosyal yardımlara dönüştürmek suretiyle milletimizi ekonomik olarak da hapis etmiş durumdadırlar. İnsanlar borcunu ödeyemeyecek durumda, kıpırdayamayacak durumda kalmışlardır. İnsanlarımız maalesef ki işsizlikle tehdit edilir konum içerisinde yer almaktadırlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oyunu veren kardeşlerim sizler oyunuzu verdiniz, iradenizi Adalet ve Kalkınma Partisi’ne teslim ettiniz ama maalesef o partinin kılavuzları iradesini havuz medyasına ve ihale havuzlarına teslim etmiştir. Bugün o yöneticiler ihale havuzlarında bulunanlardır, havuz medyasını yönetenlerdir. Milletle irtibatını kesmiş Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yaptıkları artık bir zulüm haline dönmektedir. Bugün görülmektedir ki devlet artık insanların malına, mülküne, hürriyetine el koyacak duruma gelmiştir. Devlet çökme operasyonları yapmaktadır.”
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİ BELİRLEMEKTEDİR
“Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun HAK-İŞ Genel Kurulu’ndaki; ‘Burada emeğin, haklının yanında olan bu genel kurulda ifade ediyoruz ki, bizler zalimin yanında olacağız’ ifadesiyle Cenab-ı Hakkın ibretlik olarak söylettiği cümlelerle de zalimin yanında olduklarını itiraf etmişlerdir. Ahmet Davutoğlu, zalimin yanında olabilirsin, elindeki güçle insanları tehdit edebilirsin eline geçirdiğin güçle insanların haber hürriyetini kısıtlayabilirsin ama bizler zulmü asla sevemeyiz ve asla alkışlamayız. Onun için Milliyetçi Hareket Partisi olarak buradan sana diyoruz ki, ‘Bu zalimlikten, zalimlerden hesap soracak olan biziz ve hep zalimliğin karşısında duracağız, mazlumun yanında olmaya da devam edeceğiz’ Maalesef ülkemizde uygulanan politika bir taraftan vatandaşlarımızı etnik, kimlik ve mezheplere göre fay hattı misali ayrıştırmakta ve bu fay hatlarıyla birbirine düşürülmek istenmektedir. İşte bu zihniyet, Kars’ta huzuru bozduğu gibi Türkiye’de de huzuru bozan bir zihniyettir. Türkiye’nin geleceğine artık terör örgütleri karar vermektedir. Türkiye maalesef Habur’da başlayıp, Dolmabahçe’de mutabakatla sonuçlanan AKP-PKK ve HDP ekseninde terör örgütlerinin yol haritasına teslim edilmiştir. Maalesef Türkiye’nin dış politikası İŞİD terör örgütüne telsim edilmiştir. Dolmabahçe’de mutabakat imzalayanlar, İŞİD’e karşı da Suriye’de Süleymanşah Türbesi’ni İŞİD’e teslim edip kaçmışlar, ve Davutoğlu utanmadan bir de şükür namazı kılabilmiştir. Musul’da İŞİD geliyorken, başkonsolosumuz ve 49 vatandaşımızı İŞİD’e teslim etmek suretiyle teslimiyet bayrağı çekmişlerdir. Maalesef PKK ve İŞİD terör örgütlerinin cesaret kaynağı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kılavuzları olmuştur. Bu aziz cennet vatanımızda PKK Kürt kökenli kardeşlerimizin temsilcisi haline düşürülmüş ve Karsımızın yanı başında içine kadar terör örgütlerinin silah stokladıkları durumlara maruz kalmıştır.”
SİYASET MERTÇE YAPILMALI
“Sayın Başbakan Davutoğlu diyor ki; ‘Bende İŞİD’e destek verecek yüz var mı’ Valla sayın yüz var mı yok mu bilmiyorum ama sizler iradenizi terör örgütlerine teslim etmişsiniz. Maskeli siyaset uygulayarak hangi yüzle karşımızda olduğunuzu anlayabilmiş değiliz. Bugüne kadar yıllarca Türkiye’de darbe edebiyatı yapıp, darbeciler beni engellediler diyenler daha sonra kumpas demek suretiyle içinden sıyrıldıkları zaman hangi maskeyi takıyordunuz. Yıllardır beraber olduklarınızı 17-25 Aralık sürecinde bize darbe yapmak istediler diyerek darbeci olarak suçladığınızda acaba hangi maskeyi takıyordunuz. Acaba Habur’da hangi maskeyi takmıştınız. Sokaklarda hangi maskeyle dolaşıyordunuz, Dolmabahçe de hangi maskeyle mutabakat düzenlediniz. Adalet ve Kalkınma Partisi sürekli olarak maskeli siyaset yapmıştır ve bu yaşadıklarımızın hepsi bunların maskelerini yüzünden düşürmüş ve gerçek yüzleriyle milletimizi karşı karşıya bırakmışlardır. Dün birlikte olduklarını bugün suçlayacak noktaya geldiler. Önce birlikte olup sonra PKK Anlaşmaya ihanet etti diye suçladılar, operasyon yapmayın talimatı veren valileri suçladılar, emniyeti ve askeri suçladılar ve kimsenin talimat almasına gerek yoktu dediler. En son yaşanan terör olaylarından sonra bizden öncekiler gibi yol kesmelere izin vermeyeceğiz diyerek bu seferde kendisinden öncekileri suçlamaya başladılar. Bunların hepsi maskeli siyasetçi ve biz buna münafık siyaset diyoruz. Siyaset mertçe yapılmalı, vatandaşa doğrular söylenmeli, yalanla siyaset olmaz. Yalancının ampulü 7 Haziran’a kadar yandı ve inşallah 1 Kasım’da da fişi dışarıda olan bu ampulün fişini çekeceğiz. Milletimiz 7 Haziran’da bu zihniyete dersini verdi, tekdir etti, yıllarca nasihat eyledi, iktidarı verdi ama milletin verdiği uyarıları dikkate almayanlar, milleti suçlayarak millet yanlış yaptı dedi. Milleti zorla bir seçime sürüklemek suretiyle bu seçimde milleti sindirerek, istikrarsızlıkla korkutarak milletin oyunu alıp tek başına iktidar peşine düşmüştür. Bugün geldiğimiz bu noktada Türkiye’de vatandaşımızın verdiği irade doğrultusunda ders almayanların, Milliyetçi Hareket Partisi’nin koalisyon çabasına hayır deyip de, utanmadan, sıkılmadan dışarıda MHP’nin hayır dediğini söyleyen ey Davutoğlu, sen hangi maskeyle dolaşıyorsun. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ile yaptığın toplantıda sana koalisyon protokolünü gösterirken eğer bizim 4 ilkemize evet deseydiniz benim çantamda koalisyon vardı derken hayır demeseydin bugün Türkiye hükümetsiz kalmazdı. Ama sayın Başbakan MHP’nin koalisyon çabasına hayır diyen sensin. Bu olsa olsa yüzsüzlük olur. Sayın Davutoğlu millete yalan söylüyorsun, milleti aldatıp kandırıyorsun. Genel başkanımız terör örgütünü güçlendiren çözüm sürecine son verelim dedi, hayır dediler. Rüşvet ve yolsuzluğa son verelim hesap verilsin dedi, hayır dediler. Cumhurbaşkanı benimle rekabet etmesin, hepimizin cumhurbaşkanı olsun ve anayasa ve hukuk devleti çerçevesinde görevimizi yapalım, saraya karşı değil millete karşı sorumlu olsun dedi, hayır dediler. Gel dedik milli ve ritüel devletimizi koruyacağımıza ilişkin mutabakat şeklinde koalisyon kuralım dedik, kendisi hayır dedi. İçeride hayır diyen dışarıda MHP’yi suçlayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Eğer Adalet ve Kalkınma partisi bu gelişmeler sürecinde sürekli aldanıyor ve aldatıyorsa, dürüst olmayanların peşinden kimse gitmemelidir ki bunlara vekalet görevi bir daha verilmemelidir. Sürekli olarak aldanan ve aldatan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne milletimiz bir daha güvenmemelidir.”
1 KASIM KÖTEK VAKTİDİR
“Bu süreçte ne yazık ki Cumhurbaşkanı ve Başbakan el ele seçim propagandası yapıyorlar ve maalesef bu süreçte Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı makamı boştur, başbakan ise görevini yapamaz haldedir. Ayrıca ne görevi yaptığını kendisi dahi bilmemektedir. Cumhurbaşkanı’nın elinde tokmak, Davutoğlu’nun da elinde davulu var ama tokmak başkasının elindedir. Böyle ülke yönetimi olmaz, çift başlı hükümet yönetimi olmaz ve bu devlet yönetiminde bir boşluk demektir. Devletimizi yönetememenin maliyetini hep birlikte çekiyoruz. Türkiye’nin en sıkıntılı döneminde bir cumhurbaşkanı milletimizin birliğini, bütünlüğünü sağlayacak adımları atamıyorsa, eğer bir başbakan Türkiye’de terör örgütleriyle mücadele konusunda bir irade gösteremiyorsa o zaman aziz vatandaşlarımıza düşen görev 7 Haziran’dan önce nasihat eyledik, bundan uslanmadılar. Nush ile uslanmayalı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir mantığıyla 1 Kasım’da kötek vaktinin geldiği düşüncesindeyim. Medya AKP’nin borazanı haline gelmiş ve bunu yayın politikalarından görmek mümkün. Siz kimin vergileriyle maaş alıyorsunuz, siz bir parti devletinin yayın organı mısınız diye sormak lazım. Bu memlekette bir tek havuz medyası, ihale havuzları mı hep güçlü olacak acaba. Mu memleketin hakkını, hukukunu gasp edenlere karşı hukuk ne zaman işleyecek acaba. Bu tehditler, Basklılar bizi yıldıramaz, Türkiye inşallah 1 Kasım’dan sonra bir hükümet kuracak ve artık seçimi değil milleti ve geçimi düşünecek bir mütabakat hükümeti oluşturacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz Türkiye’yi istikrarsızlığa mahkum ettirmeyeceğiz, biz Türkiye’yi teröre eslim etmeyeceğiz. İnsanları işsizlikle tehdit ediyorlar. Kars gizli işsizliğin en fazla olduğu illerin başındadır. Bölge tarım bölgesi olduğu için rakamlara yansıtılmayan bu işsizlik oranlarına rağmen taşı sıksa suyunu çıkaracak yiğitleri olan buralarda bile taş bırakmadılar. Güzelim Kars’ta olan tesisleri özelleştirmek suretiyle maalesef devletin elini kolunu buradan çektiler. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde işsizlik ve borçlar artmış durumdadır. Bu güzel şehrimiz ne yazık ki en fazla göç veren illerin başında yer almaktadır. İnşallah Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında Kars bir ithalat merkezi olmak yerine bir ihracat merkezi konumunda da olacaktır. Devletin eli buraya uzanmalı ve tüm bunların gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Başbakan Nişantaşı’ndan seslenirken; ‘Kandil’e nefret köprüleri kuruyorlar, biz gönül köprüleri kuruyoruz’ diyor. Ben de İzmir Milletvekili Oktay Vural olarak diyorum ki, ben İzmir’den Kars’a, Türkiye’nin her yerinde birlik ve beraberlik köprüsü kurduk, sizlerin Kandil ile kurduğunuz gönül köprülerinizi de yıkacağız ve Türkiye’yi teröre teslim etmeyeceğiz.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.