
Hüznün Penceresidir Sarıkamış
Kafkas Haber Ajansı (KHA) Kurucusu Gazeteci Bedir Altunok’un, “Hüznün Penceresidir Sarıkamış” yazısı:
101. yılı geride bıraktık.
101 binler andı.
Nesilden nesile aktardık.
Dersler okuttuk, dersler dinledik, dersler aldık.
Ninem anlatırdı; çocuktum, pek aklım kesmezdi.
Savaş nedir bilmezdim.
Ekmeğimi ikiye bölüp paylaşmayı öğrenmiştim.
El ele oyunlar oynardık mahallemizde.
Koşardık, hep koşardık.
Ninemin anlattığı Sarıkamış’ı masal gibi dinlerdik.
“Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde…”
Koşmaya devam ettik; koştuk, koştuk… Hep koştuk.
Ve Sarıkamış geldi aklıma…
Ninemin masallarından çıkıverdim bir anda.
“Bir varmış, bin varmış, Allah-u Ekber Dağlarında 90 bin şehit varmış.”
Hem de yanı başımızda, Narman’ın, dağlarına sırtını dayadığı yermiş.
Çok da uzak değilmiş…
Hani hep koşuyorduk ya…
Bu defa koşamadık, yürümeye başladık.
Tıpkı Allah-u Ekber şehitleri gibi…
Yürüdük, yürüdük, yürüdük…
Ve öğrendik ki;
Yürekleri dağların eteklerinde,
Hayalleri ufukların ötesinde kalmış…
Güneşte toplanmışçasına bakışları,
Dünyayı sarsan haykırışları yaşarmış Sarıkamış’ta.
Gözyaşlarını silmek için elleri kalkmamış havaya
Bu vatan için tek vücut olmuş donan yaşları.
Ne ısınmak için sığınak aramış,
Ne yıkanmak için suyu bulmuşlar.
Gözyaşları donan bir Sarıkamış,
Yürüyüşleri donduran Sarıkamış olmuş.
101. yıl anma etkinliklerinde daha da hissettik iliklere işleyen ayazı
7’den 70’e yürüdü herkes.
Durmak, duraksamak, mola vermek akıllarından bile geçmedi.
Dosdoğru yolda yürüdüler,
Korkularıyla değil, doğrularıyla yürüdüler.
Çünkü doğrularıyla yürümüştü şehit ecdatları…
Ne düşmandan korktular, puştluktan, ne de soğuktan…
Birdiler, binler oldular, dondular bir oldular.
Tıpkı bıraktıkları bu cennet vatan gibi…
Bir doğduk, binler olduk…
Donarak bıraktıkları bu kutsal vatanın,
Ecdat yadigarı toprak üstünde,
Tek parça, tek vatan olduk.
Daha dün andık,
Adımlarımız ayak izlerinde,
Bakışlarımız beyaz bir gökyüzünde birleşti.
Kat kat üzerimizi saran giysilerde fayda etmedi,
Güneşin soğuk yüzünü gördük.
Üşüyen ellerimizi cebimize koyamadık,
Silah tutan şehitlerimizden utandık,
Eldiven olmak istedik ellerine, olamadık…
Kabanımızı, botlarımızı, atkılarımızı vermek istedik,
“Alır mısınız?” diye soramadık.
Bıraktıkları vatan toprağının sıcaklığını,
Sarıkamış’ın buz tutan yollarında bulduk.
Ne kadar üşüdüysek o kadar ısındık,
Ne kadar yürüdüysek o kadar dik durduk,
Her karış toprağında bir kardelen,
Bağrında yüreklere işleyen nidaları vardı.
“Allah-u Ekber” diyen.
Yaşadık, yaşadık, yaşadık
Ninemin anlattığı dönemlerde koşarken,
Yürüyüşleri de aştık,
Artık yaşamaya başladık.
Yaşayarak yaşlanmaya…
Şimdi bize sormaya başladılar Sarıkamış’ı…
Hüznün Penceresidir Sarıkamış
GAZETECİ BEDİR ALTUNOK
04 Ocak 2016
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.