1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Devletle Milleti Barıştırdık
Devletle Milleti Barıştırdık

Devletle Milleti Barıştırdık

Ak Parti Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç TBMM’de 2B’yi Anlattı: “Devletle Milleti Barıştırdık” dedi.

A+A-

Kılıç’ın meclisteki konuşması şöyle: Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle içerisinde bulunmuş olduğumuz ramazan ayının ülkemize, bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisinizi saygılarımla selamlıyorum.

Tabii, saygıdeğer milletvekilleri, bu 2/B Yasası’yla alakalı, aslında Seyfettin Bey ve MHP Grubu 2/B Yasası’ndaki yaşanan olumsuzluklarla alakalı bir araştırma önergesi açılmasını talep etmişler, ben de aleyhinde söz aldım. Aslında, ne kadarda söyleyebilecekleri şeylerin az olduğunu gösterir bir konuşmayı zaten Seyfettin Bey’in kendisi yaptı. Aslında, 2/B’yle alınan, 2/B’deki olumsuzluklarla alakalı alınan araştırma önergesinde, 2/B’yle alakalı hemen hemen hiçbir kelime edilmeden, genellikle tarım politikaları üzerine bugüne kadar alışmış olduğumuz sohbetleri yaptı ve on dakikayı böyle tamamladı.

Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, ben de aslında “2/B” olarak toplumda yerleşmiş olan bu kanun maddesinin bütün safhalarından bulunmuş bir arkadaşınız olarak bu araştırma önergesini okurken, Meclis araştırması talebini okurken “Allah Allah, biz de ya, bu topluma neler yapmışız, orman köylüsüne, çiftçisine, şehirlerde 2/B arazisi üzerinde taşınmazları bulunan insanlara ne büyük eziyetler vermişiz?” diye bunları, açıkçası düşünmeden edemedim fakat Allah’tan, ben bire bir işin içerisinde olduğum için, bütün safahatı takip ettiğim için, arkadaşlar, aslında yaptığımız nedir: Bunun, aslında toplumun hafızasıyla dalga geçmek, alay etmek gibi bir yaklaşımla hazırlandığını düşünüyorum. Toplum aslında hiçbir şeyi unutmaz; toplumun unuttuğunu düşünenler aslında yanılgı içerisindedirler çünkü toplumların hafızaları, aynı zamanda birtakım eziyetlerle, ezilmişliklerle, sıkıntılarla şekillenir aynı tarım arazilerinde, bu 2/B Yasası’na konu olan arazilerde olduğu gibi çünkü bunun evveliyatı, 1960’lı yıllardan beri hatırlanmaya başlayan, bu kanundaki sıkıntıya sebep olan arazilerin geçmişi aslında çok daha eski. Ancak 1972 Anayasası’na konuluyor ve burada tarih “1961 ve öncesi” olarak alınıyor, hükûmetlere, bu Anayasa bir vazife, bir görev veriyor. Diyor ki: “Ey hükûmet yetkilileri, temsilcileri; geliniz, ülkemizde yaklaşık 800 bin insanın sorunu olan, devletle, hükûmetle sorunu olan bu alanı ortadan kaldırın, çözüm üretin.” 72 Anayasası’nda 82 Anayasası’na kadar hükûmet edenlerin hiçbirisi bu işin içerisine girmiyor, hiçbir risk almıyor. Daha sonra 82 Anayasası’nda tekrar bu konuyla alakalı, hükûmete görev veriliyor, tekrar “Bunu çözün.” deniyor ama kimse, toplumsal bu sıkıntıya karşı hiçbir riski almıyor ve bugüne kadar geliyor.

AK PARTİ geliyor, ne yapıyor? “Evet, vatandaşın devletle sıkıntısı olmamalı, vatandaşın devletle problemi olmamalı, bunun altında ne kadar sıkıntı ve risk varsa hepsini alacağız ve devletle halkını barıştıracağız.” diyor. Yola çıkış gayemizin tamamı budur. Peki, buradan birtakım gelirler elde edilirse bunu ne yapacağız? Yine, orada orman köylüsünün yaşamını kolaylaştırmak, hayat standartlarını yükseltmek için kullanacağız, ülkemizdeki afet riski altındaki bölgelerin dönüşümünde kullanacağız, yeni orman alanlarının açılmasında kullanacağız ve almış olduğu geliri de buna kullanmak üzere topluma bir taahhüt de bulunuyoruz.

Geldiğimiz noktaya bakalım, ne kadar isabetli olmuştur bu kanun? Arkadaşlar, ayın 10’u itibarıyla, 7’nci ayın 10’u 2013 itibarıyla, efendim, Emlak Genel Müdürlüğünden aldığımız veriler şöyle diyor: Bugüne kadar toplam bu konuyla alakalı 800 bin hak sahibinden yaklaşık 650 bin tanesi müracaat etmişler ve bunlara tebligatları gönderilmeye başlamış. Yani, hak sahipliğine sahip olanların yüzde 81’den fazlası, satın almak için talepte bulunmuşlar, rayiç bedellerini kabul etmişler. Yani, devletle olan sorunlarının çözümü noktasında mutlular ve bir beklenti içerisine girmişler.

Şimdi, bütün bunlar böyleyken, biz, tabii, daha sonra toplumsal talepleri de tekrar göz önünde bulundurarak, AK PARTİ grubu olarak arkadaşlar, kendimiz komisyonlarda Maliye Bakanlığından, Millî Emlaktan gelen arkadaşlara -Komisyonda bulunan muhalefet partilerinin milletvekilleri de gayet iyi hatırlayacaklardır- şöyle istirhamlarda bulunuyorduk: Arkadaşlar, devletçi refleksle bu fiyatları, bu rayiçleri belirlemekten vazgeçin. Burada bizim AK PARTİ Grubu olarak yola çıkarken çözmeye çalıştığımız halkın problemleridir, orman köylüsünün problemleridir, üreticinin problemleridir. Bu yüzden, biraz aşağıda olsa bile bundan kimse gocunmaz bu ülkede. Köylü, üretici, kendine ait olduğunu düşündüğü bu arazileri en düşük rayiç bedellerle nasıl alabiliyorsa -merhametli bakın açıkçası- rayiç bedeller böyle belirlendi arkadaşlar ve bu rayiç bedellerde daha sonra -koskoca 800 bin hak sahipliğinden bahsediyoruz bakın- bazı bölgelerde lokal sıkıntıların olduğunu gördük. Bunlar, muhalefet partisi milletvekillerine de geldi, bizlere de geldi.

Gene, grup olarak arkadaşlar, sizin birçok kanun yapma noktasındaki tekniğimize itiraz etmenize rağmen, ülkedeki sıkıntı devam ederken, gene bütün riski ve sıkıntıyı ve şu çalışma zulmünü de göze alarak arkadaşlar, kanunda bir değişikliğe gittik ve “Rayiç bedeli yüzde 70 olarak bazı bölgelerde evet yüksek, vatandaş bunu ödeyemiyor. Gelin, bunu, 400 metrekarenin altındaki alanlarda yüzde 50’ye düşürelim, peşin ödeyenlere bir yüzde 10 daha indirim yapalım. Dört yıl, beş yılda taksitli olarak hak sahipliklerini kazanmalarına yardımcı olalım.” dedik. Yine bunu da biz indirdik. Bakın, yüzde 70 olan bu rayiç bedellerini, bu söylediğim kriterler içerisinde arkadaşlar ve tarım arazilerinde de bunu sadece 2/B’ye konu olan arazilerde değil, aynı zamanda hazineye ait tarım arazilerinde de indirdik ve vatandaşın yüz yıldır, hatta torunların, çocukların kendi arazisi olarak bildikleri, gördükleri babadan kalan bu arazileri gerçekten onların hak sahipliğine devretmek üzere yüzde 50’ye indirdik.

Daha sonra, bu kanunla alakalı, işleyişle alakalı dediler ki arkadaşlar, bütün muhalefet milletvekilleri bu konuda Meclisin gündemine her gün hemen hemen bir söylem getirdiler “Arkadaşlar, bunlarda adaletsizlikler vardır, efendim bu rayiç bedeller isabetli olarak belirlenmiyor.” dediler. Hatta, muhalefet milletvekillerinden hani her zaman, orman talanına, orman yağmasına karşı sohbetler edersiniz ya haklı olarak, hepimizin etmesi lazım, muhalefet milletvekillerinden, bu arazileri birçok insanın da haksız yere ormanları açarak belki de… AK PARTİ’den önce bakın ama bunlar, bizim dönemimizde değil, daha önceki dönemlerde açmış oldukları arazileri, muhalefet milletvekillerinin genel yaklaşımı içerisinde “Verin, bedava olsun, gitsin…”

Arkadaşlar, orman talanının, orman yağmasının önüne geçmenin felsefesi, refleksi böyle olabilir mi? Peki, bu ülkede bu 800 bin hak sahibinin dışındaki diğer 75 milyon insanın bir hak sahipliği yok mudur ülkenin genel serveti üzerinde? Bunları bu şekilde böyle istediğiniz gibi ona buna peşkeş çekebilecek şekilde sıfır, hiç para almadan bilabedel vermek mümkün müdür? Ülkenin geri kalan insanlarına bir haksızlık değil midir bu? Bunların da haklarını korumak bu Parlamentonun, bu Meclisin, sadece AK PARTİ’nin değil, bütün milletvekillerinin görevi değil midir? Kars’taki, orman işgal etmemiş bir vatandaşın buradaki sorumsuzluğu nedir? Bunun haklarını başkalarına bedava vermek de doğru mudur? “Hayır.” dedik. Verilebilecek şekilde olsun, halkın ödeyebileceği şekilde olsun ama merhametli olsun, orman köylüsünden yana olsun ve kanun bu şekilde tezahür etmiş, değişiklikleri de bunun üzerinde, bu şekilde işlenmiş ve şu andaki müracaatlardan da kanunun büyük oranda amacına ulaştığı, toplumda devletiyle problemli, sorunları olan, mülkiyet problemleri olan yaklaşık 1 milyon vatandaşın sorunlarının çözüm noktasında ciddi bir mesafe aldığımızı gösteriyor.

Peki, sizin yapmak istediğiniz nedir aslında, bunun psikolojisine bakmak lazım, muhalefetin genelinin Arkadaşlar. Arkadaşlar, cesaretle yaptığımız bir şeyi toplum gözünde küçültmeye yönelik bir gayret olarak değerlendiriyoruz. Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki toplum bu konuda AK PARTİ’ye ciddi destek vermekte, yapılanları büyük cesaret olarak algılamakta ve bunun karşılığını da vermeye başlamakta. Sizler de bunları görüyorsunuz, kendi seçim bölgelerinizde dolaşıyorsunuz. Bunları algıladığınız için, bunları gördüğünüz için siz, bu çıkarmış olduğumuz, bu yiğitçe, tabiri caizse, yüz yıllık problemleri çözmeye çalıştığımız bu yasanın toplum nezdinde küçültülmesine özel bir gayret sarf ediyorsunuz ama bunun değerlendirmesini halk yapacak diye düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum