1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. 165. yıldönümünde Kars Zaferi
165. yıldönümünde Kars Zaferi

165. yıldönümünde Kars Zaferi

Gazetemizden Volkan Karabağ’a özel röportaj veren Araştırmacı-yazar Sezai Yazıcı, “165. Yıl dönümünde Kars Zaferi” hakkında açıklamalarda bulundu.

A+A-

Değerli okurlar,

Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Kars, geçmişi şan, şeref ve kahramanlıklarla dolu bir serhat şehridir. Kars halkının 19. Yüzyıl boyunca yaşamış bütün kuşakları 1806-1812, 1828-1829, 1853-1856 ve 1877-1878 tarihlerinde Ruslarla yaptığımız dört savaştan en az ikisine ya katılmış ya da derinden etkilenmiştir.

Hiç şüphesiz bu savaşlardan 1853-1856 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşı’nın Kafkas Cephesinde yapılan muharebeler ve sonunda elde edilen Kars Zaferi ise bambaşka bir yere sahiptir.  Genç-yaşlı, kadın-erkek demeden tüm Kars Halkı’nın büyük bir fedakârlıkla ölümü göze alıp 29 Eylül 1855’te kazandığı bu savaş ve sonunda elde ettiği “Gazilik Unvanı” göğsümüzü kabartmaktadır.

Bugün Kars Zaferi’nin 165 yıldönümü. Yüzlerce şehidimizin kanları pahasına kazanılan bu zafere dair sorularımızı konu üzerine çalışmalar yapan ve Kent Konseyi Genel Sekreterliği yaptığı dönemde (2002-2008) Gazi Kars unvanın kullanılması için TBMM Başkanlığı nezdinde girişimlerde bulunmuş araştırmacı-yazar Sezai Yazıcı’ya sorduk.

İki bölüm halinde yayımlayacağımız röportajın bugünkü bölümünde 29 Eylül 1855 öncesi gelişmeler yer alıyor

Perşembe günü Kars Zaferi ve Gazilik Madalyasına dönük sorularımızın yanıtlarını bulacaksınız.

“Sinop Zaferi Ruslar için onur taşımıyor, Türkler ise hemen hemen işitilmemiş bir cesaretle dövüştüler...”

Volkan Karabağ: Kars Zaferi’ne geçmeden önce Kırım Savaşı’nın nasıl başladığına ilişkin kısaca bilgi verir misiniz?

Sezai Yazıcı: Kudüs’teki kutsal yerleri bahane eden Rusya, 22 Haziran 1853’te General Gorçakof komutasındaki orduyla Eflâk-Buğdan’ı işgal etti. 4 Ekim’de Osmanlı İmparatorluğu diplomatik çabalara karşın çekilmediği için Rusya’ya karşı savaş ilan etti.  Rumeli Ordusu Komutanı Ömer Paşa Gorçakof’tan 15 gün içerisinde Eflâk-Buğdan’ı boşaltmasını istedi. Gorçakof bu ültimatomu reddetti. 21 Ekim’de Osmanlı topçusu Tuna’daki Rus gemilerine ateş açtı. Savaşı fiilen başlatan ve onu bir “Avrupa Savaşı” ya da “Proto Dünya Savaşı”na dönüştüren ise Batum’daki Türk kuvvetlerine erzak ve mühimmat götürmek üzere Karadeniz’e çıkıp fırtınaya yakalandıktan sonra Sinop önlerine demirleyen Osmanlı donanmasının yok edilmesi oldu. 30 Kasım 1853’te Rus Amiral Nahimof, 6 savaş gemisi ve 612 topla, 7 firkateyn, 3 korvet ve 2 vapurdan oluşan Osman Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasını havaya uçurup Sinop’u ateş altına aldı. Baskından sonra Friedrich Engels: “Sinop zaferi Ruslar için onur taşımıyor, Türkler ise hemen hemen işitilmemiş bir cesaretle dövüştüler, çarpışmalar boyunca tek gemi bile bayrağını indirmedi.” diyerek Osmanlı askerlerinin gösterdiği kahramanlığı ve Türklerin yaşadığı mağduriyeti Avrupalılara duyurdu.

“Başgedikler Bozgunu” Kafkas Cephesinde önemli bir kırılmaya yol açtı

Volkan Karabağ: Kırım Savaşı Kars’a nasıl sıçradı?

Sezai Yazıcı: Ruslar resmen savaş ilan etmemiş olsa da Eflâk-Buğdan’ı işgal edince Babıali bir büyük savaşın kaçınılmazlığını anlamış, Doğu Anadolu’daki Kars, Ardahan, Batum, Trabzon ve Erzurum kalelerini güçlendirmeye ve buralara yığınak yapmaya başlamıştı. Bu kapsamda kısa bir süre içerisinde Kars’ta 30 bin, Ardahan’da 6 bin, Erzurum’da 25 bin, Bayezid’de 10 bin ve Batum’da 16 bin olmak üzere bölgede en az 87 bin asker toplandı. Bu güce duyulan güvenle ilk aşamada önemli kazançlar elde edildi.

Batum Ordusu Komutanı Müşir Selim Paşa 23-24 Ekim 1853’te Türk-Rus hududu yakınında bulunan Şevketil kalesini ele geçirmiş tam bu sırada Kars Ordu Komutanı Müşir Abdi (Abdülkerim) Paşa 20 bin kişilik bir öncü kuvvetle kurmay başkanı Ahmet Paşa komutasında Gümrü’ye ilerleyip 3 Kasım’da Bayındır kalesini ele geçirmişti. Ama müşir bu zaferin ardından Şuregel yakınlarında durmanın tehlikeli olacağına karar verip Kars’a doğru çekilmeye başladı. Kars’a gelmeden önce de Başgedikler mevkiinde bir nokta tutup kendisi Kars’a döndü. Ordunun emir komutasını da kurmay başkanı Ahmet Paşa’ya bıraktı. Müşir Abdi Paşa bu hareketinden dolayı görevinden alındı.  Ahmet Paşa da amaçladığı harekâtta başarılı olamadı. Kars Ordusu pek çok şehit, yaralı ve esir verdi. Topçu kuvvetlerinin yarısını ve ikmâl maddelerinin tümünü kaybetti.  Sonuçta iyi bir başlangıç yapan Kars Ordusu 1 Aralık’ta beklenmedik talihsiz bir “Başgedikler bozgunu” yaşadı. Ve artık Kars, Kırım Savaşı’nın önemli bir parçası haline gelmişti.

Kırım Savaşı’nda Anadolu Ordusu’nun merkezi Kars’taydı. Ordugâh Hacıveli köyü yakınlarında konuşlanmıştı. O tarihlerde yani henüz “İngiliz Komiser” Williams ve beraberindeki Kars’a gelmeden orduda Leh, Macar, Fransız ve İngiliz gibi İslâm’ı kabul etmiş ya da öyle gözükerek Müslüman adları almış 23 yabancı kurmay subay vardı. Ama bunların içerisinde daha sonra Kars savunmasında kilit role sahip olacak başıbozukların komutanı ihtilalci Macar göçmen General György Kmety (İsmail Paşa) ve Britanya asıllı Richard Guyon (Hurşid Paşa) dışındakiler komuta kademesinde görev almayıp daha çok karargâh subayı olarak görev yapıyorlardı.

Başgedikler bozgununun ardından bir dizi gelişme yaşandı. Ordunun bir savunma hareketinden çok taarruzda daha başarılı olacağı değerlendiriliyordu. Hurşit Paşa (Britanya asıllı Macar General Richard Guyon) ve diğer kurmay subaylar bu saldırı için Zarif Paşa’yı ikna etti. İki ordu 5 Ağustos 1854’te Kürekdere’de karşı karşıya geldi. Hurşit Paşa’nın planı iyi hazırlanmıştı ancak ordu içinde öngörülen eşgüdüm sağlanamadı. Kuvvetler birbirinden kopuk olarak üçe bölündü, bir grup muharebeye girmeden diğeri taarruza başladı. Dolayısıyla amaçlanan gerçekleşemedi. Savaş 7 saat sürdü. Osmanlı Ordusu yine büyük kayıplar vererek Kars’a geri çekilmek zorunda kaldı. Bu gelişmeler Kars’ta ve Kırım Savaşı’nın Kafkasya cephesinde önemli bir kırılmaya yol açtı. Ardından ordu uzun bir bekleyiş dönemine girildi.

General Williams önceleri Kars Ordusu’nun ıslahına dönük birkaç olumlu çalışma yaptıysa da giderek küstahlaştı ve adeta bir sömürge valisine dönüştü...

 

165.-yildonumunde-kars-zaferi-(1).jpgKürekdere 24 Temmuz 1854

Volkan Karabağ: İngiliz General Williams ne zaman Kars’a geldi?

Sezai Yazıcı: Williams Kürekdere Muharebesi’nden sonra Kars’a geldi. Bilindiği gibi İngiltere Müttefik devletler safında yer alarak Kırım Savaşı’nda Osmanlıların yanında Ruslara karşı savaştı. William Fenwick Williams 2 Ağustos 1854 günü yarbay rütbesiyle İngiliz Hükümeti tarafından Anadolu Orduları Karargahına "İngiliz Komiseri" olarak görevlendirildi. 15 Ağustos’ta İstanbul’a gelen Williams burada üç gün kaldıktan sonra İngiliz Başkomutan Lord Raglan’dan talimat almak için Varna’ya gitti. 14 Eylül’de Erzurum’a geldi. Orada da iki gün kaldıktan sonra Kars’a ulaştı. Yarbay olarak gelen Williams 31 Aralık 1854’te yani üç ay içinde üç rütbe birden alarak tümgeneral (Ferik) rütbesine yükseldi.

Williams, Kars’a geldikten sonra yaptığı incelemelerin ardından “Osmanlı kuvvetleriyle Ruslara karşı bir saldırı yapılamayacağı” kanaatine vardı. Bu nedenle sınırlı müdahalelerde bulunmak ve Rus saldırısına karşı Kars istihkâmını daha güçlü hale getirmek üzere plan ve uygulamalar yapma kararı aldı. Bu strateji daha sonra kimi askeri çevrelerce “tamamen yararsız” bir çaba olarak görüldü ve bir kaleye kapanarak salt şehri değil orduyu da yenilgiye uğratmanın yolunu açtığı için “hata olarak değerlendirilip” eleştirilecekti.  Bu eleştirileri yöneltenler Williams’ın dikkatini Kars yerine stratejik açıdan çok daha büyük öneme sahip   Erzurum yaylasını savunmaya toplamasının daha yerinde olacağını ifade ediyorlardı.   

Williams bu göreve getirildikten sonra İngiltere’nin baskısıyla Müşir Ahmet Pasa, Ferik Ali Paşa, Mustafa Zarif Paşa, Şükrü Paşa, Hüseyin Paşa, Veli Paşa ve Kerim Paşa gibi pek çok Osmanlı komutan görevinden alınarak İngiliz Komiserinin önü açıldı. Williams Paşa önceleri Kars Ordusu’nun ıslahına dönük birkaç olumlu çalışma yaptıysa da giderek küstahlaştı ve adeta bir sömürge valisi gibi hareket etmeye başladı.

Volkan Karabağ: Williams Paşa ile birlikte ya da daha sonra Kars’a başka hangi yabancı görevliler geldi?

Sezai Yazıcı: General Williams’ın yanı sıra Kars’a mühendis Albay Henry Atwell Lake, Kraliyet topçu subayı Binbaşı Cristopher Teesdale, Tıbbi müfettiş, (2. Sınıf Cerrah[1] unvanını da kullandı.) Dr. Humphry Sandwith, Kraliyet mühendisi Kaptan Henry Langhorne Thompson, Victoria Cross ödüllü Süvari Binbaşı William Olpherts ve Henry Churchill (Williams’ın Osmanlıca sekreteri) de gelmişti.

Sheffield Dışişleri Komitesi Marx’ın 'hayranlık uyandıran Kars yazıları üzerine yaptığı büyük kamu hizmetinden ötürü şükranlarını bildirdi

Volkan Karabağ: Ya Avrupa’dan ve Amerika’dan Kars’a gelen gazeteciler...

Sezai Yazıcı: Evet, 1854 ilkbaharından başlayarak Kars’ın düşüşüne kadar olan dönemde kente pek çok asker, gazeteci ve diplomat da geldi. Gelen gazetecilerin Kars ve savaşa dair geçtiği haber ve yaptıkları yorumlar başta Morning Chronicle, Harper's New Monthly, The Gentleman’s Magazine, Blackwood's Edinburg Magazine, The Illustrated London News, The Edinburg Review gibi pek çok gazete ve dergilerde yayımlandı.

Ayrıca Karl Marx ve Friedrich Engels Kırım Savaşı’nda Çarlık Rusyası’nı monarşinin kalesi olarak görüyorlardı. Bu nedenle Türk yanlısı bir tutum sergilediler. Osmanlı askerinin ve Karslıların, cesaret ve direncini dikkat toplayacak bir üslupla dile getirdiler. Kars ve Kırım Savaşı üzerine New York Daily Tribune, The Free Press, People Press’te yayımlanan yazıları büyük bir ilgi uyandırdı. Londra ve Manchester’dan yazmalarına karşın askeri konularda şaşırtıcı öngörülerde bulundular.

Karl Marx, Kars'ın kuşatılması, savunulması ve sonunda teslim edilmesini kronolojik sıra ile analiz ederek; Kars'ın düşüşünü Lord Palmerston hükümetinin planladığını ve bu planı sonuna kadar uyguladığını ortaya koyar ve kanıtlar. Marx’ın bu düşünceleri geniş bir kamuoyu desteği de bulmuştur.

Edward Aveling: " (...) Bu Kars yazıları o zaman büyük bir heyecan yaratmıştı. Sheffield Dışişleri Komitesi 'hayranlık uyandıran bu açıklamaların yaptığı büyük kamu hizmeti'nden ötürü derhal şükranlarını bildirmeye karar vermişti." diyerek bize Marx’ın Kars yazılarından dolayı hiç bilmediğimiz bir ödül aldığı bilgisini verirler.

Hiç kuşkusuz tüm bu yazı ve haberler Kars’ın o yıllarda dünya ölçeğinde tanınırlığına bir büyük katkı yapmıştır.

Ruslar, Erzurum’la Kars arasındaki tüm yolları tuttular, Ardahan ve Kağızman’ı işgal ettiler. Köprüköy’deki Veli Paşa kuvvetlerinin Erzurum’a doğru çekilmesini sağladılar. Tahıl depolarının hepsini ele geçirip Kars’ın teslim olmasını beklediler.

[1] Papers Relative to Military Affairs in Asiatic Turkey and Defence and Capitulation of Kars, Presented of Both Houses of Parliament by Command of Her Majesty, London, Harrison and Sons, 1856.

Volkan Karabağ: Rusların Kars Ordusu’nu kımıldayamaz durumuna sokan kuşatma harekâtı nasıl gelişti?

Sezai Yazıcı: Başgedikler muharebelerinden sonra dokuz ay kadar sürecek görece bir “sessizlik dönemi” başladı. General Muravyev, uzun bekleyişin ardından hazırlıklarını tamamlayıp 30 bin piyade 10 bin süvari ve 94 toptan oluşan bir kuvvetle 16 Haziran 1855’te Kars üzerine yürüdü. Ordu bütün gücüyle Kars’ı savunmaya karar vermişti. Ruslar, Türklere ait ileri karakolları geri attı ve kaleye 15-20 km mesafeye kadar yaklaştı. Dört bir yandan Kars’ı kuşatarak açlıktan teslim olmasını bekliyorlardı.

Ağustos ayında Serdar-ı Ekrem Ömer Lütfü Paşa Kars’taki kale komutanı Müşir Mehmet Vasıf Paşa’ya bir mektup yazarak yardıma hazır olduğunu 20 gün sonra bu yardımı mutlaka yapacaklarını ancak bu süre içerisinde Rusların gerçekleştireceği saldırılara dayanmasını istedi.

Bu haber Kars’a ulaştığında kalenin durumu son derece kritik bir hal almıştı. Hayvanlar açlıktan birer birer ölüyordu. Gelen mektup üzerine Kars’taki komutanlar bir toplantı yaptı. Görüşme ve tartışmaların ardından yardım gelinceye kadar Kars’ın açlıktan kımıldayamaz duruma düşeceğine inanılıyordu. Bu nedenle henüz 15 günlük hayvan yemi varken ve garnizondaki subay ve erlerin moralleri yüksekken istihkamları tahrip etmek, ağır yaralı ve hastaları doktorlarla birlikte Kars’ta bırakıp düşmanın elinde tuttuğu zayıf bir noktadan bir “huruç harekâtıyla” sarp dağları aşarak Erzurum’a ulaşılması gerektiğine ilişkin karar alındı.

Yani komutanlar orduyu kurtarmak için Kars’ı kendi kaderiyle baş başa bırakmayı düşünüyorlardı. Ancak alınan bu kararı Anadolu Ordu Komutanı kabul etmedi. Kars’ı halkıyla birlikte Ruslara bırakma sorumluluğunu üzerine alamayacağını bildirdi. Yardım geleceğine ilişkin bir umudun doğduğu için beklemek gerektiğini belirtti.

Ancak Ömer Paşa’nın istediği 20 gün sona ermiş yardım ise henüz gelmemişti. Kaledeki erzak tükenmek üzereydi. Padişahın yazdığı mektup Kars’a yeni ulaşmıştı. Padişah mektubunda Anadolu Ordu komutanı müşir Mehmet Vasıf Paşa’yı övüyor, tüm ordu mensuplarının canlarını verinceye kadar dayanmalarını istiyordu. Ayrıca padişah, komutan ve erlerden tarihe mal olacak şekilde bir savunma yapmaları gerektiğini belirtiyordu.

Bu arada Ruslar Erzurum’la Kars arasındaki tüm yolları ve Soğanlı geçidini kapattılar. Ardahan ve Kağızman’ı işgal ettiler. Köprüköy’deki Veli Paşa kuvvetlerinin Erzurum’a doğru çekilmesini sağladılar. Kars’ın ihtiyacını karşılayan tahıl depolarının hepsini ele geçirdiler. Kuşatmayı giderek daraltıp adeta Kars’ı kıpırdayamaz ve kısa bir süre sonra da saldırıya gerek kalmadan teslim olmanın eşiğine getirdiler.

Gelişmeler bu aşamadayken Müşir Ömer Lütfü Paşa 1 Eylül’de Kırım’a gidecek oradaki müttefik komutanlarla görüşecekti. Bu arada Kafkasya Seferi için birliklerini seçip ve 7 Eylül’de Trabzon’a geçecekti. Böylelikle diğer gelişmelerin de etkisiyle Kafkas Harekâtı üç hafta gecikecekti.  

Ama müttefik kuvvetler Sivastopol’u almış Ömer Paşa Gürcistan’a doğru ilerlemeye karar vermişti. Rusya’nın “zevahiri kurtarmak” için acil bir zafere ihtiyacı vardı.  Muravyev, kenti çok rahat ele geçireceğine inanıyordu. Bu nedenle vakit yitirmeksizin Kars’a saldırmaya karar verdi.

Ama Tahmasb tabyada Kars halkının içinden çıkan gönüllülerin nizam askerlerinden daha büyük bir sebatla savaştığını öğrenecek, birer birer askerlerini, generallerini kaybettikçe çılgına dönecekti.

Rus General Maydell piyadelerle desteklenen hafif süvari birliğini öne sürmüş, Tahmasb Tabya’yı destekleyen geri kanadın doğu yanını kuşatmaya almıştı. Osmanlı ordusuna katılan ihtilalci göçmen Macar General Kmety’nin ordugâhının güney kısmına çok yakın bir mesafeye kadar sokuldular. Aynı zamanda, Megreller, Türklerin belli başlı siperlerine saldırıya başlamaya hazırlanıyordu.  

Kmety beklenmedik biçimde birliklerinin büyük bir kısmını bir anda ileri sürdü. Erken zafer sarhoşu olan Ruslara amaçlarına ulaşmaktan henüz uzak olduklarını gösteriyordu. Savaş önüne geçilemez bir şiddetle yeniden başladı General Maydell yaralıydı ve birliğinin komutasını Albay Serebiakof’a devretmek istiyordu. Ancak Albay da ondan daha iyi bir durumda değildi. Diğer yanlarda, General Kovalevski, Rennison hattında, Prens Gagarin de Yüksek Tabya ve Tahmas Tabya’da tam bir başarısızlığa uğrayacaklardı. Yenilgi bir anda bozguna dönüşmüştü. Kovalevski çok ağır yaralandı. Ancak birkaç dakika yaşayabildi. Prens Gagarin de vurulmuştu...

Perşembe günü Dünya kuşatma koleksiyonuna giren benzersiz savunma ve zafer. Kars’ın tesliminden sonra Macar Generalin Rus kuşatmasını yarması ve Erzurum’a ulaşması...

arastirmaci-yazar-sezai-yazici.jpg165.-yildonumunde-kars-zaferi-(2).jpgKerim Paşa

165.-yildonumunde-kars-zaferi-(3).jpg

Kuşatma Koleksiyonu’na giren ama henüz Türkiye kütüphanelerine girmemiş içerisinde Kars Kuşatması’nın yer aldığı kitabın Sezai Yazıcı arşivindeki kapağı.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum