1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Türkiye’de tüketici korunuyor mu?
Türkiye’de tüketici korunuyor mu?

Türkiye’de tüketici korunuyor mu?

TUDER Kars Temsilcisi Yıldıray Eyüp Özdemir kaleme aldı...

A+A-

Türkiye’de tüketicilerin yasal ve kurumsal hakları kazandığı 1995 yılından beri, tüm dünyada kutlanan 15 Mart Dünya tüketiciler gününde “Tüketicinin Korunmasını” gözden geçirmekte yarar var. 1985 yılında evrensel kabul görmüş tüketici hakları ( Temel ihtiyaçların giderilmesi, sağlık/güvenlik, seçme, bilgilenme, eğitilme, tazmin edilme, örgütlenme ve sağlıklı çevre hakları) -ortaya çıkan sorunlar paralelinde- günümüzde kapsamı genişleyerek (iletişim, özel hayatın gizliliği) sayısı artmıştır.

Sorunlar yalnızca ulusal olmaktan çıkmış, uluslararası nitelik kazanmıştır(Örn.e-ticaret).Hizmet ağırlıklı sektör; tüketici dünyasına daha çok girmiş; hemen her alanda tüketici, hizmet sektörüne daha çok bağımlılık kazanmıştır.

Piyasa ekonomisi işleyişinin temel aktörü olan tüketici, Türkiye’de oluşan veya oluşmaya çalışan rekabet ortamında “Belirleyici” olmayı başaracak nitelik kazanamamış, kazandırılamamıştır. Bu bağlamda devlet etkili bir gayret ortaya koyamamış ve piyasa ekonomisinin düzenleyici otoriteleri ( EPDK, BTK, BDD, Rekabet Kurumu vb.)etkinlikleri hemen hemen kaybedilmiş ve varlıkları dahi sorgulanır olmuştur.

Günümüzde artarak çoğalan tüketici sorunlarına el yordamıyla çözüm bulmaya çalışan tüketiciler; müşteri hizmetleri kapılarından hakem heyetleri kapılarına, hakem heyetleri kapılarından tüketici mahkemeleri kapılarına savrulup durmakta, yeni filizlenmiş HAK ARAMA yolunda oradan oraya koşuşturmakta; zaman, emek ve para kaybına uğramaktadır.

Tüketiciyi koruyan yasanın değişikliğinin -gelişen/ değişen piyasa koşullarına ve AB mevzuatına uyumu(!) kapsamında- 3-4 yıldan beri gündemde olup hala değişememiş olması; ne yazık ki piyasada tüketici tarafına verilen “Değer”in bir göstergesi olmakta ve Türkiye’de tüketicinin korunamamasının bir kanıtı da olmaktadır aynı zamanda.

Nasıl korunuyor olabilir ki? Tüketicilerin yaşam kalitelerini her geçen gün biraz daha olumsuz etkileyen “Özelleştirilen kamu hizmetleri” uygulamaları ve buna kayıtsız kalan bir siyasi irade yönetiminde “Tüketicinin Korunmasından” nasıl söz edilebilir?Bir adı da “Ahlaksız vergiler” olan dolaylı vergilerin bu kadar yüksek olduğu, benzinde-cep telefonunda dünya rekorunu yaşayan, kullanmakta zorunlu olduğu elektrikte 6-7 kalem, banka hizmetlerinde 31 kalem (?) ücret ödeyen, başkasının kaçak kullandığı elektriğin parasını ödemek zorunda bırakılan tüketicilerin bu ülkede korunduğundan söz etmek mümkün olabilir mi?

Yıllardan beri kredi kartı aidatlarından muzdarip olan tüketicilerin, hak arama yolunda bir kısmının ödediği bedeli geri aldığı, bir kısmının ise 30-90 TL. kart aidatını almak için davayı kaybederek 500-600 TL. gibi bir masraf ödemek zorunda bırakıldığı ve hükümetin bu olumsuzluğa yalnızca seyirci kaldığı bir ortamda tüketici korunuyor olabilir mi?

Her sektörde olduğu gibi gıda sektöründe de on binlerce kayıtdışı gıda işi yapanların piyasada olduğu, okulun verdiği sütlerden, düğünlerde dağıtılan yemeklerden zehirlenenler, sık sık gündeme gelen gıda teröründen sonra güvenini yitirme noktasına gelen tüketiciler ortadayken, tüketicilerin sağlık ve güvenliğinden nasıl emin olunabilinir?

Satın alım gücü düşük insanların dişlerinden tırnaklarından arttırdıkları birikimleri, yıllarını ipotek altına alarak aldıkları ve yıllarca daha ödeyecekleri banka kredileriyle, devletin verdiği izne(!)güvenerek satın aldıkları maket konutların ortada bıraktığı binlerce hayalleri yıkık, umutları kırık mağdurların oradan oraya savrulduğu bir ülkede tüketici haklarından söz edilebilir mi?

Günümüzde “ Banka ve finans sektöründe yaşanan sorunlar, iletişim sektöründeki haksız, hukuksuz uygulamalar, özelleştirilen kamu hizmetlerindeki yüklü faturalar (ŞEHİR İÇİ ULAŞIM ÜCRETLERİ, ELEKTRİK, DOĞALGAZ, AKARYAKIT, YOL VE KÖPRÜ ÜCRETLERİ), tüketicilerin evrensel hakkı olan EKONOMİK YARARINI ortadan kaldırmakta; gittikçe artan yüksek dolaylı vergiler yanında gelirin adil dağılmayışı ve ZENGİNLE FAKİR ARASINDA gittikçe açılan uçurum; toplumsal barışı tehdit etmektedir.

Yukarda sayılan tüketici sorunları Türkiye’de “Tüketicinin ÇOK daha iyi korunması” gerçeğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bir gerçeği iyi görmek gerekir; SOSYAL BARIŞIN, HUZURUN, YÜKSEK YAŞAM KALİTESİNE ERİŞMENİN “TEK YOLU” ekonomik kimliği “Tüketici” olan vatandaşların sorunlarının ortadan kaldırılmasından ve haklarının korunmasından geçmektedir. Bu konuda da en büyük yükümlülük hükümetlerdedir ve bu görev anayasal bir zorunluluktur.”Tüketici” kimlikli vatandaşın yanında olan, “O”na hizmet için var olduğunu söyleyen, hak ve hukuktan/demokrasiden dem vuranların yukarda sayılan tüketici sorunlarına ilgisiz kalamayacakları ve yalnız düzenlemelerle değil, etkin uygulamalarla sorunları en aza indirgeyecek acil politikalar oluşturmaları kaçınılmazdır. Bunu yaparken de tam bağımsız kitle örgütleri olan tüketici örgütlenmelerini her tür siyasi, resmi ve özel kesimlerin etkilerinden koruyacak “destek ve teşvikleri” vermeleri kuşkusuz en doğru yol olacaktır!

Tüketici Haklarının daha çok korunduğu nice 15 Mart’lara!.......

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.