1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Susuz’dan Beypazarı çıkarmak…
Susuz’dan Beypazarı çıkarmak…

Susuz’dan Beypazarı çıkarmak…

Engin Yamen

A+A-

Beypazarı geçmişi 3500 yıla dayanan ve tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan bir yerleşim yeridir. Beypazarı’na önce Hititlerle akraba oldukları iddia edilen Luwiler yerleşmişler, daha sonra Hititler, Frigler, Romalılar ve Bizanslılar yaşamışlardır. Türklerin buraya gelmeleri Selçuklular dönemine rastlamaktadır. Buranın İpek Yolu üzerinde bulunması önemini her zaman artırmıştır. İstanbul’dan Bağdat’a ve Kudüs’e giden bütün kervanlar buradan geçmekteydiler.

Üç bin yılı aşan bir geçmişe sahip olan Susuz, Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Kars’ı fethettiği tarihten itibaren zaman zaman farklı milletlerin idaresine geçmiş olsa da o tarihten itibaren bir Türk yurdu olmuştur. Özellikle 1534 yılında Osmanlı idaresine geçmesiyle birlikte, birkaç kısa süreli değişiklikleri saymazsak bugüne kadar neredeyse tamamen Türk hakimiyetinde kalmıştır. Bilinen bütün bu gerçeklerin yanında elimizde olan 1835 yılına ait nüfus defterleri de Susuz’un Cilavuz ve çevresiyle birlikte Türklere ait bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir.

Bizim buradaki amacımız ne Beypazarı’nın ne de Susuz’un tarihi ile ilgili bilgi vermektir. Burada her iki yerleşim yeri hakkında da kısa bilgiler verdikten sonra ekonomik ve kültürel yönden nasıl bir gelişme gösterdiğine dair belli verileri ortaya koymak ve Susuz’un da Beypazarı gibi bir gelişme gösterip gösteremeyeceği konusunu irdelemeye çalışmaktır.

Özellikle Osmanlı döneminde çok önemli bir merkez olan Beypazarı maalesef Cumhuriyet döneminde oldukça ihmal edilmiş, bu sebeple de insanları hayatlarını sürdürebilmek için bulabilmişlerse her alanda ücret karşılığı çalışma yolunu seçmişler, bulamayanlar maalesef büyük sıkıntılarla hayatlarını idame ettirmeye çalışmışlardır. Hatta Beypazarı o kadar ihmal edilmiş ki, bırakın Türkiye’nin diğer bölgelerini Anakara’da ikamet edenler bile Beypazarı’na nasıl gidildiğini dahi bilemez durumdaydılar.

İşte tam da burada belediye başkanlığının rutin işlemleri yapmaktan ibaret olmadığı anlayışı ile hareket eden bir kişi Beypazarı’na belediye başkanı olarak seçiliyor ve beldenin kaderi de böylece değişiyordu. İşte o belediye başkanı bizim de katıldığımız bir ifadesinde; “Bir belediye başkanı izne çıktığında da herkesin suyu akıyor, çöpler alınıyor. Bunlar için bir belediye başkanına ihtiyaç yoktur. Belediye başkanı halka yeni hedefler, ufuklar gösterecek, kendisi öncülük yapacak.” İşte meselenin en önemli noktası da zaten burada. Peki belediye başkanı yeni keşifler mi yapacak, uzaydan bilinmeyenleri mi getirecek? Tabii ki hayır. Yine Sayın Başkan’ın ifadesinden; “Biz insanımızı çok iyi bildikleri işi yaparak para kazanmasını arzuluyorduk hep. Oysa ki bizim gümüş ustalarımız bile kömür ocağında çalışmak istiyorlardı.”

Kendi emeğinin karşılığını alamadığı için ustalıktan vazgeçip kömür işçisi olmaya hazır olan ustanın kaderinin değiştiği an tam da budur. Susuz’da da insanlar ya asgari geçim şartlarına razı olacaklar ya da çalışarak ve üreterek hem kendilerini hem de yaşadıkları bu yerleşim yerini zenginleştireceklerdir. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir şey üretmeden zenginleşen bir toplum yoktur. Çare de mahallindeki kaynakları üretime dönüştürmektir.

Beypazarı gibi bizim de kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarımız ve buna benzer bir çok değerlerimiz var. Örnek olarak her ne kadar el halılarımız makine halılarına yenik düşmüş olsa da en azından halı ve kilim mantığıyla hediyelik eşyalar, çanta, yolluk, minder gibi bir çok ürün pekala üretilebilir. Koyunculuğun yeniden gelişmesi için bu ve diğer ilgili ürünlerin üretilip pazarlanması mutlaka sağlanmalıdır. Özellikle bir zamanların vazgeçilmez mesleği olan saraçlık ve deriden yine hediyelik eşya veya aksesuar üretimi temin edilemez mi? İnsanlarımız, özellikle kadınlarımız oturdukları yerden bunların üretimini yapamazlar mı? Yıkılmaya yüz tutmuş atıl vaziyetteki onca bina bu anlamda değerlendirilemez mi?

Mesela; Beypazarı’na gittiğinizde aileler tarafından işletilmekte olan pansiyon haline getirilmiş eski konaklarda kalabilir, oranın kendine özgü yemeklerinden yiyebilir, sobayla ısınan evlerde konaklayabilirsiniz. Susuz’da da çürümeye terk edilmiş onca bina onarılarak işletmeye açılabilir, dışarıdan gelen ailelere günübirlik veya haftalık gibi süreler kiraya verilebilir. Burada yöremizin lezzetli yemekleri, kendine özgü değerleri gelen misafirlerin beğenisine sunulabilir. Sizin çok basit olarak gördüğünüz mönüler bir anda ziyafete dönüşebilir. Tereyağlı kete, kaymaklı hamurdan pişirilmiş gevrek, taze ya da kuru tulum çeçili, kaşar ya da diğer organik ürünlerden kahvaltı kimleri cezp etmez? Eski kaşar peynirinin bala banarak yendiğini bütün Türkiye’ye gösteremez miyiz?

Beypazarı’nda özellikle kadınlar evlerinde başlattıkları küçük çaplı üretimleri şimdi yanlarında çalıştırdıkları elemanlarıyla kalite ve doğallıktan ödün vermeden birer işletmeye dönüştürmüşlerdir. Daha 10-15 yıl öncesine kadar pazara alış-veriş yapmaya dahi gitmeyen bu kadınlar şimdi birer işletme sahibi olmuşlarsa bizim kadınlarımız neden olmasınlar… Neden bizim kadınlarımız da kendi işletmelerini kurmasınlar. Neden uzun kış gecelerinde sıcak yuvalarında veya belediyenin tahsis edeceği bir alanda ürettiklerini paraya çevirmesinler. Beypazarlı kadınlar kendileri ile özdeş hale gelen Beypazarı Kurusu, tarhana, yaprak sarma, ev makarnası, erişte, baklava ve buna benzer bir çok yöresel üründen para kazanmakta, aile bütçesine katkının çok ötesinde müteşebbis olma imkanı elde etmektedirler. Acaba bizim kadınlarımızın yaptıkları baklavalar Kars’ın bütün otel, lokanta ve pastanelerinde insanlarımızın damak zevkine sunulamaz mı? Organik malzemelerden üretilmiş erişte, kaybolmaya yüz tutmuş gurut, artık neredeyse çoktan unutulmuş kavut yeniden üretilemez mi? Aklınıza ne gelirse gelsin, emin olunuz yapacak çok iş var. Yeter ki, kalite ve temizlikten ödün vermeden üretin ve bu ürettiklerinizi tanıtacak ve size Pazar bulacak yöneticileriniz olsun. Biz Susuz’un Beypazarı gibi dünya çapında tanınan bir yer olacağını iddia etmiyoruz. Ama Gürcistan’dan İran’a giden yolun tam da üzerinde bulunan ilçemizin çehresi değişebilir. Sadece ve sadece inanacaksınız ve kararlı olacaksınız. Göreceksiniz buna bir başlanılsın daha burada yazılmamış nice ürünler insanlara para kazandıracaktır. Böyle olursa Susuz’dan da bir Beypazarı neden çıkmasın.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:

1-Yavaş, Mansur. Beypazarı’nın çehresini değiştiriyoruz. Parlamento/Ekonomi, Siyasi, Aktüel Haber Dergisi, 2(19), 15 kasım-15 Aralık 2004, 32-33.ss.

2-Demirtaş, Melike. Beypazarı mutfağı. Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 44(521), Mayıs 2005, 97-99.ss.

3-İlerisoy, Kadriye. Beypazarı’na güç veren kadınlar. Türktarım, (215), Ocak-Şubat 2014, 87-88.ss.

4-Yavaş, Mansur. Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş: Kentsel mirasımızın canlanmasını ve korunmasını bürokratik zorluklara rağmen başardık/Görüşen: M. Çağatay Özdemir. Türk Yurdu, 29(257), Ocak 2009, 16-21.ss.

5-Aldinç, Burcu. Beypazarı’nı keşfetmenin tam zamanı. Yeni Aktüel, (230), 11-24 Kasım 2010, 84.s.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.