1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Sevgi ile patlayan bomba; Aşık Şenlik
Sevgi ile patlayan bomba; Aşık Şenlik

Sevgi ile patlayan bomba; Aşık Şenlik

Aşık Şenlik Anma etkinliklerinde Aşık Şenlik’in sosyal ve felsefi yöne, Kafkas coğrafyasına etkisi, yetiştirdiği çıraklar ve günümüze kadar gelen aşıklık geleneği ele alındı.

A+A-

Kars Halk Ozanları Aşık Şenlik Kültür ve Yaşatma Derneği tarafından düzenlenen Birincisi düzenlenen Uluslararası Aşık Şenlik Anma etkinliklerinde Aşık Şenlik’in sosyal ve felsefi yöne, Kafkas coğrafyasına etkisi, yetiştirdiği çıraklar ve günümüze kadar gelen aşıklık geleneği ele alındı.

Kars Halk Eğitim Müdürlüğü Konferans Salonundaki program çerçevesinde “Doğumunun 162. yılında Aşık Şenlik” konulu söyleşiler Aşık Şenlik’e halk arasında “Baba Şenlik” denilmesinin gerekçeleri de işlendi.

SEVGİ İLE PATLAYAN BOMBA; AŞIK ŞENLİK

Kars Halk Ozanları Aşık Şenlik Kültür ve Yaşatma Derneği Başkanı Aşık Günay Yıldız, “Bizleri biz yapan bizlere bir yaşam biçimi olan bu aşıklık kültürü bizim yaşamımızın bir parçası olmuştur. Neden zayıflamış? Zayıflamamış aslında sadece teknolojinin ilerlemesi ile bu kültür yavaş yavaş boğulmaya başlamış. Ama inşallah asırlardan devam edip gelen bu dev kültür inşallah yeni filizlerle dallar, budaklar açıp devam edecektir. Koca saraylar yıkılmış ama üç kıta dörtlüğü yıkamamışlar. İnsan beynine kazılmış ve günümüze değin gelmiştir. Bu geleneği yaşatan, günümüze kadar getiren en önemli aşıklarımızdan olan Çıldırlı Aşık Şenlik Babadır. Günümüz bazı gençleri babalarına ‘baba’ demekten bile çekiniyorlar ama insanlarımız Aşık Şenlik’e hep ‘baba’ diye hitap etmişler. Hiç unutmuyorum Aşık Murat Çobanoğlu’nun babası Gülistan amca da Aşık Şenlik’e ‘baba’ denilince kızardı ona ‘Hazret’ denilmesini isterdi. Bu unvanlarla bizim gibi televizyon ekranlarında da değil, kırk küsür yıl elinde sazıyla milli duygular dağıtmış, insanların yürek tellerine dokunmuş, yeri geldiğinde o ufacık insan patlamaya hazır bir bomba halini almış ama sevgiyle patlamayı kendisine felsefe yapmış. Bu felsefe içerisinde günümüze kadar en çok aşık yetiştirmiş bizlere teslim etmiştir. Bilim insanı gibi konuşmayı bilmez ama mecliste çok iyi hikaye, türküler söyleyen bir insan çok değerli bir insandır. Büyükler bu işi çok iyi biliyor. Bizler gençlerin büyükleri olarak, amcaları olarak, dedeleri olarak bir nasihat ediyoruz. Amandır aşıklarımıza değer verelim. Sizler yarının büyük insanları olacaksınız. Aşık Şenlik’i her okulda, her yerde çekinmeden söyleyelim. Değerli bir aşığımız olduğunu ve çok aşık yetiştirdiğini bilin. Bunu her toplumda çekinmeden söyleyelim. Aşıklar bir memleketin geleneği, kültürüdür.” dedi.

AŞIKLAR BİR MİLLETİN YAŞAM BİÇİMİDİR

Aşıkların bir milletin yaşam biçimi olduğunu da belirten Yıldız, “Örf ve adetleri, gelenek ve görenekleri, kültürüdür. Bu aşıklar gününde Aşık Şenlik’i andığımız günde konuya iyice odaklanalım. Bu aşıklar bize ne diyor, ne diyecekler? Bir can-ı gönülden dinleyelim. İçersinde Öyle şeyler bulacaksınız ki bir kaynağın nasıl coşkuyla akıştığı, deniz derya olduğu gibi güzel bir söylem bulacaksınız. Bu çalışmasında emeği geçen arkadaşlarıma; özellikle bilimsel olarak yazışmaları yapan Sultan arkadaşımıza teşekkürlerimizi sunarız. Hocalarımıza, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Ben diyorum ki bu aşıklık geleneği ölmedi, ölmeyecek. Bizler bunu yaşayacağız ve yaşatacağız.” diye konuştu.

SAĞ OLUN, VAR OLUN

Aşık Şenlik’in torunu Yılmaz Şenlikoğlu da, “Aşık Şenlik anma töreninde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım. Özellikle maddi ve manevi bu törenin icrasında emeği geçen Aşık Günay Yıldız’a çok teşekkür ediyorum. Siz yaşadıkça aşıklık töresi yaşayacak, siz yaşadıkça geleneklerimiz yaşayacak. Bundan hiç şüphemiz yoktur. Sağ olun, var olun.” dedi.

İNSANLAR YAŞADIĞI ÇAĞI YETİŞTİRİR

Kafkas Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Cengiz Gökşen, Aşık Şenliğin hayatı ve edebi eserleri konusunda bir konuşma yaparak şöyle konuştu:

“Sahneye çanta ile çıkıyorum diyeceksiniz ne var içinde? İçin de Aşık Şenlik var. Ama Aşık Şenlik içine sığmayacak kadar büyüktür. Bizim gördüğümüz ve bildiğimiz Aşık Şenlik Aysbergin sadece görünen yüzüdür. Çünkü biz aşık Şenlik’in dilini bilmiyoruz. Zira dilini bilmediğimiz için anlayamıyoruz. Anlayamadığımız için sadece anlayabildiğimiz kadarıyla olacak. Öncelikle Aşık Şenlik’in bir lügatının yapılması lazım. Her ne kadar Ensar beyin yaptığı çalışmalar yeterli bulunsa da yine diğer çalışma yapan arkadaşların çalışmaları bir yerde eksik kalıyor. Aşıklar bade içtikleri zaman iki türlü bade içerler. Ya er dolusu bade içerler yada pir dolusu bade içerler. Pir dolusu bade içen aşık sevda türküleri, aşk türküleri söyler. Bir kıza, güzele aşık olur, döner dolaşır, onun ile ilgili şiirler yazar. Er dolusu bade içinde Köroğlu gibi olur. Haksızlığın, zulmün, zalimin karşısında durur. Benim kanaatimce Aşık Şenlik’in içtiği bade hem er dolusudur, hem pir dolusudur. Zira şenliğin yaşadığı dönem geçiş dönemidir. İnsanlar yaşadığı çağı yetiştirir. Siz çok şey alabileceğiniz bir çağda yaşıyorsanız bu şekilde gardınızı alırsınız. Bu şekilde Şenlik 40 günlük kara günler geçirdiğinden dolayı çevresinden çok farklı uyarıcılar almış. Hem maddi anlamda hem manevi anlamda böyledir. Yani hem hamasat ve milli değerler açısından hem de manevi açıdan dolayısıyla her iki tarafla mücehhez olmuştur. Bazı söylentilere göre Nakşi olduğu ve sazını da kendi çalmadı söylenir. Ancak şiirlerine baktığımız zaman 1993 koçaklaması harikulade yazılmış İstiklal marşının ilk dörtlüğü ile 93 koçaklamasının ilk dörtlüğü muhteva olarak aynı. Sadece söyleyiş kelimeler farklıdır. Onun kadar güçlü ve erdemli, ölümü göze almadan bir şeyler yapılamaz.”

AŞIK ŞENLİK ÖLÜMÜ GÖZE ALAN BİR KAHRAMANDIR

Gökşen ayrıca, “Ölümü göze alırsanız kahraman olursunuz. Şenlik sadece aşık değil ölümüm göze alan bir adamdır. Aynı zaman da o bir kahramandır. Şenlik, Dede Korkut ve Oğuz Kitabelerinden bahsedilirken yada ozanlardan söz edilirken birkaç ozan tipinden bahsedilir. Bir düz ozandan bahsedilir, çalar söyler. Birde kafir ozandan ve Alp ozandan bahsedilir. Bu Alp ozanlar çalıp söyleyen ozanlardan olup Aşık Şenlik de bu Alp ozanlardandır. O günden bugüne gelmiş türünün son örneğidir belki de. Onunla ilgili en geniş çalışma Alptekin ve Çoşkun’un yani eski Çıldır Belediye Başkanı Nizamettin Çoşkun’un ve öğrencisi olmakla iftihar ettiği Prof. Dr. Alptekin’in yapmış olduğu Aşık Şenlik divanıdır. O çalışmada 180 tane şiiri vardır. Bu sadece şu ana kadar tespit edilebilendir. Bunun dışında 18 tane de karşılaştırma, 3 tane de hikaye var. Bu üç hikayeden birisi Alp tipinin kahramanlığın yansımasını görüyoruz latif şahta. Dolayısıyla Şenlik sıradan bir aşık değildir. Kendim burada iken 5 defa Şenlik sempozyumuna katıldım ve katılmadıklarımda olmuştur. Bu kadar çok çalışma ve bildiri sunuluyor. Aşık şenlik ile ilgili yapılan çalışmaların literatürünü toplasanız 300 sayfalık bir kitabı aşar. Aşık Şenlik ile ilgili hala bir söz söyleyebiliyorsak bu da onun büyüklüğünün delilidir. Mehmet Emin Yurdakul derki ‘Şairleri haykırmayan bir millet sevenleri toprak olmuş öksüz bir çocuk gibidir’. Şairler, aşıklar, sanatkarlar bu toprakları vatan yapan insanlardır.” diye konuştu.

ÜLKELER KILIÇLARLA FETH EDİLİR KALEMLERLE VATAN YAPILIR

Gökşen daha sonra şunları söyledi:

“Ülkeler kılıçlarla fetih edilir, kalemlerle vatan yapılır. Kars’ta hoşuma giden çok önemli bir şey var; her caddesi bir paşa adıyla nitelendiriliyor. Hoş da; caddeleri de aşıklara versek olmaz mı? Bana sorsalar ‘nerede oturuyorsun?’ Aşık Günay sokağında oturuyorsam Aşık Günay diyebilmek isterdim. Çok şey mi istiyoruz Belediyeden. Mesela neden burada Aşık Şenlik Lisesi yok, bu adamlar yaşayacaksa böyle yaşayacak. Kurtuluş savaşında Batılı komutanlarından biri Balıkesir töreninde gezerken çocuklar sokakta oyun oynuyorlar, top oynuyorlar. Bir ihtiyar dede evden dışarı çıkıyor ve çocuklara sesleniyor ‘Zafer, Muzaffer, Mücahit’ Yani bu millet bu sefillik ve zor şartlarda bile bu isimleri çocuklarıyla yaşıyorsa bu millet asla esir olamaz. Bu vatanı güzel görmek istiyorsak önce şairlerden başlamalıyız. Çok meşhur sözdür bu ‘1940’ta şöyleydi, 1950’de şöyle’ Bu konuda Mevlana şunu diyor: ‘Yeni şeyler söylemek lazım Cancağızım, yeni şeyler yapmak lazımdır’”

AŞIKLAR BİR TOPLUMUN GÖZÜ, KULAĞI HERŞEYİDİR

Türk Dili Öğretmeni Kemal Alin de, “Kars’ta Aşık Şenlik ile ilgili bir bulvarımız var zaten. Bununla beraber geçen yıl Milli Eğitim Müdürümüz Fevzi Budak beyin yapmış olduğu çalışmalar içersinde Sosyal Bilimler Lisesi açılacaktır. Bu Sosyal Bilimler Lisesinin adı Aşık Şenlik lisesi olacaktır. Bu Bakanlıktan çıktı. Yine geçenlerde bakanlıktan çıkan yazı ile bilim sanat merkezi değişerek Murat Çobanoğlu Bilim ve Sanat merkezi olacaktır. Aşıklar toplumun gözü, kulağı, her şeyidir. Belki de toplum mühendisidirler. Bizim bölgemizde, bizim coğrafyamızda bunun çok geçmişte örnekleri var. Günümüzde her ne kadar değerini yitirse de hala gelenek yaşıyor. Canlı bir şekilde sürüyor. Aşık Şenlik bunların üstadı, bunların babası diyebileceğimiz bir aşıktır. ‘Aşık Baba’ sıfatı herkese verilmez ona verilmiş olması değerini ifade ediyor.” şeklinde konuştu.

AŞIK ŞENLİK VE HALK KÜLTÜR YANSIMASI

Aşık Şenlik’teki halk kültürü öğelerine de değinen Alin, şu ifadeleri kullandı:

“Aşıkların bir yaşama damarı vardır. Bu damar eğer halka nüfus edebiliyorsa, oradan beslenebiliyorsa aşık o kadar beslenir, halka o kadar hitap eder. Aşık Şenlik’te bu halk kültürünü çok iyi benimsemiş bunu söylediklerine eserlerinde dile getirmektedir. Halka hitap etmeyen bir sanat anlayışı halkın duygu ve düşüncesini ifade etmeyen sözler hiçbir zaman yüzyılların sonuna taşınmaz. Ama Şenlik bugün yüzyıllardan beri hala bu bölgede okunuyorsa, dile geliyorsa demek ki halka nüfus etmiş, duygu ve düşüncelerini ifade etmiştir. ‘Kültür bir milletin geçmişten geleceğe birikimidir’ diyoruz. Bu birikimlerin içerisinde somut olmayan birikimler vardır. Manevi değerlerimiz, gelenek-göreneklerimiz, edebi ürünlerimiz, somut olmayan kültürel bir miras oluşur. Bu kültürel mirasta deyimlerimiz var, atasözlerimiz var, beddua dediğimiz kargışlar dua dediğimiz alkışlarımız var. Bugün günlük hayatta da sık olarak kullanırız. Hepimizin dilinde kültüründe yerleşmiş sorulardır bunlar. Darda kaldığımız yada başımızın sıkıştığı zamanlarda hemen beddua ederiz yada birine Cenab-ı Allah’ın yardım etmesi için dua ederiz. Bir duyguyu bir düşünceyi daha güzel ve etkili söylemek için bazen deyimlerden yararlanırız, atasözlerinden yararlanırız. İşte Aşık Şenlik bunları şiirlerinde eserlerinde ustalıkla işleyerek kullanmış bir şairdir. Örneğin atasözlerine baktığımızda bunlar divan edebiyatımızda da yer almış. Daha önceleri Orta Asya özellikle Orhun abidelerinde sık rastlıyoruz. Aşık Şenlik’te de buna rastlamak mümkündür. Ama halk şiirinde atasözleri hiç zorlanmadan çok yapay olmadan rahatlıkla halk aşıklarının söylemlerinde de, söylediklerinde de sıkça kullanılmıştır. Mesela ‘altının kıymetini sarraf bilir’ bu bir atasözü. Aşık Şenlik’te ‘sarraf olan bilir lağın kımetini.’ Yine başka bir atasözü ‘biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar’ bu atasözü Aşık Şenlik’in şiirinde ‘biri yer biri bakar utanmaz’ diyor. Yada başka bir atasözünde ‘gözden uzak olan gönülden dev ırak olur’ Aşık Şenlik bunu ‘gözden uzak olup gönülden cıla’ diyor. Yani somut olmayan kültürel değerleri çok güzel ve ustalıkla kullanmıştır. Kalıplaşmış sözlere de deyim diyoruz. Şenlik’te deyim kullanışına da çok rastlıyoruz. ‘Aklını başından almak’ deyimdir ‘aklına başından edif tarumar’. Yada ‘alemi güldürmek’ deyimi yine ‘alemi gülünç ettin sözüme’ diye şiirlerin de sık geçer. ‘Allah’tan bul’ deyimi yine ‘kötü Mevladan bulsun’ gibi deyim özelliklerine rastlıyoruz.

DUA VE BEDDULAR

Dua dediğimiz alkışlar yada beddua dediğimiz yakarışlar var. Bunlara Şenlik’in yakarış destanın da dualara rastlıyoruz. ‘Sırrına kudretine bağışla bizi’ der. ‘Levh-u mahzuna bağışla bizi’ der. Yakarıştır, duadır yada ‘sure –i Kur’ana bağışla bizi’ der. Bunların hepsi bir dua olarak karşımıza çıkar. Beddua çaresiz, kimsesiz olan kişinin, kötülüğe maruz kalan kişinin ağzından çıkan sözlerdir. Aşık Baba’dan birkaç örnek vereyim; ‘dilerim Mevla’dan seni alsın getsin.’ Yada ‘taşı taş üzerine kalmasın beyler’, ‘kış günü dagacın kurusun, hevesini ecel pekmesin beyler’ şeklinde beddua örnekleri vardır. Bunlar somut olmayan kültürel değerlerdir. Bir de somut olan değerler var. Bu somut unsurlar günlük hayatta yaşamını devam ettirmek için kullandıkları somut değerlerdir. Yani giyim-kuşam, kullanılan araçlar, gereçler, elle tutulan unsurlardır. Aşık Şenlik bunları da şiirlerinde çok güzel kullanmıştır. Ve o yüzyılın nasıl bir yaşam biçimi içerisinde olduğunu görüyoruz. Aşık Baba bu yönüyle bir tarihçidir. Araçlardan da bahseder ‘miltanı al kemer-i gümüş’ demek ki o dönemde gömlek al, kemerse gümüştenmiş. Yada başka bir örnekte ‘ayağı çarıklı yakası kirli’ diyor demek ki ayakta çarık giyiliyormuş. Müzik aletlerinde de somut kültürel unsurdur. Aşık Şenlik diyor ki ‘toplandı ağalar oğlu dar kese elimde çaldım sedefli saza’ demek ki sedefli saz ile çalıyor. Halk mutfağı da onun şiirlerine yansıyor. ‘et yiyin at binif dilber uçmağa’ yada ‘sebzeli köfte ile zerdalin dolma’ yani Türk kültürünü yansıtıyor ve yemek unsurlarını veriyor. Bununla beraber Şenlik’in şiirlerinde halk hekimliği üzerinde de yansımalar vardır. Lokman Hekim’den bahisdiyor. Lokman Hekim her şeye ilaç bulmuş ve bir ölüme çare yoktur. Onun da reçetesini bulmuş ancak suya düşürerek kaybetmiştir. Daha bir çok aşık, şair, sanatçı onun şiirlerine konu olmuştur. Bu onun şu özelliğini gösteriyor. Halk kültürünü çok iyi özümsemiş, çok iyi almış ve bunu şiirlerinde enstrüman olarak almış ki biz onu sahiplenmişiz. Aşık Şenlik’e Allah rahmet etsin diyorum.”

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.