Hepimizin zümrecilikle alakalı birden fazla hatırası vardır. Hepimizin bir diğer zümreden, arkadaşı, komşusu akrabası vardır, hepimiz bir diğer zümreye fıkra anlattık hep birlikte güldük, hepimizin ortak yanı Karslı olmamızdı.

Kars Türk kültür hayatının önemli kilometre taşlarından bir şehirdir, tarih hatıralarından, kaliteden ve karakterden yoğrulmuş, insanlığın taşıdığı bütün üst değerlere ev sahipliği yapmış, Asya’dan Anadolu’ya geçişte atalarımıza köprü olmuş, büyüklüğü kitapların alamadığa kadardır, yazarların yazamadığı kadardır, bizlerin bilemediği kadardır.

Ülkemizin bütün şehirlerinde, yörelerinde insanlar ayrışmak için çaba sarf ederken, bizler Kars'ta birleşmenin metodunu keşfedeli çok olmuştu.

İnsanların ayrışmak için birbirilerini kırıp döktüğü yıllarda, bizler birbirini sevme yarışına girmiştik. Küçük husumetleri, büyüklerimiz ortadan kaldırmış, cehalete asla geçit verilmemişti.

Ülkemizin birçok yerinde "Kürt" ismini Kars'ta, "aşiret" olarak adlandırmış, "alevi" isminin yerine "Türkmen" adını inşa etmiştik. Türkün bütün boylarını misafir etmiş, kimseye kızmadan, kimseyi kızdırmadan, şereflice yaşamıştık.

Kurban etinden hisseleri dağıtırken, kim hangi zümreden diye sormadık, Cuma namazlarının saf sıklığında, kim sorusunu sormadık, ramazan orucunda iftar misafirlerimizi seçerken, adı sadece komşuluk ve dostluktu, muharrem ayında peygamber torununa hep birlikte ağladık, duamızda, bedduamızda aynı adreslere gitti, kış hepimizi üşüttü, yağmur hepimizi ıslattı, hepimiz aynı kaderi doya doya yaşadık.

Sokaklarda gürültü yapmaya utanırken, hepimizin kaygısı aynıydı, ayıp etmemek… Ayıbı bilmek zaten bir Karslı'nın vazifesi değil miydi?

Dün bizi bu ruh haliyle yaşatan büyüklerimize teşekkür ve rahmetlerimizi sunarken, yarınki nesle olan borcumuzu ödemek için, Kars’ı yeniden bir kardeş şehri yapmak, bu uğurda çabalamak, uğraşmak, bu ne kadar hoş olur değil mi, aziz hemşerilerim… Bu hepimizin borcudur…