
Hayat
Cankat Koca'nın kaleminden
Şu bizim hayat, ne garip bir hayat diye çalındı geçenlerde kulağıma bir dost sohbetinde... Sahi şu bizim hayat çok mu garip bir hayat?
Esasen hayatı garip yapan bizler miyiz, yoksa inanışımız gereği çizilen kaderimizin bize attırdığı adımlar mı? Şimdi mevzunun bu kısmına girersek sanırım sayfalarca içinden çıkamayacağımız bir serüvene başlarız. Öyle ya her hayatın sayfalara sığmaz anlatacakları vardır elbet...
Fakat Ben:
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, benim gibi bilenlerin şimdi anımsayacakları, içinde birçok hayatı çevreler...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, başka hayatlara komşu....
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, içinde sevinirsin...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, içinde üzülürsün...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, ucubucağı yok sanırsın...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, yazın gölgesine inat, kışın karını kürersin...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, en büyük kayıpların oradadır...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, ilk gözyaşların toprağa düşer yanaklarından süzülüp...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, kahkahaların dalga dalga yayılır...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, yoksul değil ha yoksun kalırsın...
Bir ''hayat'' bilirim arkadaş, içinde yaşarsın...
Madem ille konusu ''hayat'' olacak bu yazının, şimdi bireysel bir hayatın hikayesinden kime ne? Yukarıda da yazmıştım elbette her hayatın mutlaka anlatacakları vardır, yeter ki dinleyenleri olsun. Ama bunca hayat mevzusuna da yönelip ''hayat'' a dair birşeyler yazmamak olmaz. O vakit ben size başka bir ''hayat'' hikayesi anlatayım...
Neden sonra bilinmez kendimi ilk bildiğimde bir hayatın içinde, bir hayata merhaba diyordum... Çok sonralar artık ''hayat''lar kalmadığında anladım ki bir ''hayat''ın içinde hayata merhaba demek öyle herkesin yaşayacağı türden bir fantazi değildi. Parayla pulla da olası değil, muhtemelen çok büyük bir lütuftu bizlere... Ne güzel ki yaşamıştık ve anlatacaklarımız vardı o yaşadıklarımızdan...
Oturup dalınca İstanbul'un orta yerinde düşlere, uzaklarda bir yerde buldum kendimi. Kars'a götürdü aslında hiç oradan bu tarafa getirmeyen hayallerim. Bir an, ''hayat''ımızın orta yerinde duruverdim. Herşey ne kadar tanıdık, herşey ne kadar anlamlı... Üst üste dizilmiş taşlardan çeperi,(duvarları) darvazası,(kapısı) iki kanatlı içinden akan harkı,(su yolu) tek leylak, bir uca (uzun) boylu kavak, bir kaç çınar ağacı, kömürlük, yerevleri, iki ağacın arasına gerilmiş salıncak, çamaşır direkleri.... hepsi gözlerimin önünde belirdi.
O kocaman gibi görününen ''hayat''ın aslında hiç de o kadar büyük olmadığını farkettim. Ve yine sonrasında farkettim ki, o büyük olmayan ''hayat'' aslında hayatımda ne kadar büyük yere sahipmiş; sahipmiş ki, yıllar sonra dahi hatırda bir yerde çağırmış beni kendine... Bayram sabahlarının hayhengemini (bayılrım bu lafa,hengamesini) anımsadım, erişte kesilen zamanlar ki kalabalık takıldı gözüme, kına gecelerinde bir anda düğün salonu oluşuna tebessüm ettim, bahar zamanı botanik bahçe oldu, kışın kardan adamlara ev, saklambaç oynarken saklanacak yer, odun kömür zamanı depo, yaz günlerinde kır bahçesi, cenazelerde toplanma yeri, düğünlerde buluşma noktası, hayırda şerde mihenk taşı oldu. Aslında hayatımızda ne varsa ''hayat''larımızda yaşadık yaşattık...
''Hayat'' kültürü muhtemelen geldiğimiz yerlerden getirdiğimiz bir kültür, hayatlar yaşanan evler ve bu evlerin hepsinin ortaklaşa paylaştıkları çoğu geniş aile ve akrabalarla tanzim edilmiş biribirine komşu ''hayat''lar... Eğer hayat sürmek bir nokta da paylaşım gerektiriyorsa, bu paylaşımların en güzel yapıldığı yerler ''hayat''lar hala bugün gibi aklımdadır ''hayat''lar arası gidiş gelişler komşuluklar samimiyet, riyadan, gösterişten uzak dostluklar belleğimdedir...
Zaman değişti, algılar, yaşamlar, tarzlar değişti, bizleri cezbedenler artık birçok yerde bu anlattıklarınız var mı sorusuyla karşılaşmamıza sebep oluyor. Ama bilenler bilirler ki bu anlattıklarımız vardı ve ne mutlu bize ki sindire sindire bir ''hayat'' kültürü yaşadık. O zaman ki ''hayat''ların çoğunun yerini şimdi apartmanlar, taş yapılar, alışverişmerkezleri aldılar... Yazık oldu çoluk çocuğa ki çok mutluluktan mahrum yetişecekler.... Bir de daha da yazık olan birşey daha var ki bu çok üzücü, kalan birkaç ''hayat'' içinde o ''hayat''ın eski sakinlerinden kimse yok, sahipsizlik, yalnızlık hissi çoktan çökmüş ''hayat''lara...
Ağaçların olmayışını, çeperin betonarme oluşunu, harkın yokluğunu, darvazanın artık demir olmasını, yerevlerinin tarih oluşunu, görmezden gelebilirsek bizim ''hayat''ımız neredeyse benim çocukluğumu geçirdiğim formuyla yerinde duruyor. Şimdi geriye ne kalmış ki diye sorduğunuzu hissediyorum. Biliyor musunuz Ortakapı Mahallesi Alirıza Bey Sokakta ki 5 ''hayat''tan geriye kalan tek HAYAT bizim ''HAYAT''ımızdır...
''Hiç kimse kalmayana kadar, herkes var demektir''
Ez cümle: Bizden büyük ve bizim KARS gibi büyük bir aşkımız var...
Hasret ve Muhabbetle...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.