“Önce alt yapısı hazırlanmalıdır. Bizim Yurt dışında aldığımız eğitim Türkiye’de kabul görmüyor. İlahiyat Fakülteleri’nde Caferilik bölümü açılsın. Bizde kimlik kazanalım” dedi.

“Caferi din adamları yurt dışına giderek eğitim almaya mecbur bırakılmamalıdır” diyen Erdem; “Gazetelerden takip ettim. Burada dikkat çeken bir şey var. Diyor ki; din eğitimi almadığı halde din bilgisi olan, toplum tarafından saygı gören kişiler var. Bu işi temelden çözmemiz gerekir. Biz Caferiler olarak ülkemizde eğitim alamıyoruz. Ülkemizde eğitim alamadığımız gibi de, bizlerin yurt dışında aldığımız eğitim burada yok sayılıyor. Ben şimdi yurt dışında İran’da eğitim almışım. Ama Türkiye’de bu çerçevede eğitimsiz gözükmekteyiz. Eğitim almamışız yani cahiliz. Ama diyor ki din bilgisi olan. Yani eğitimimiz yok ama din bilgisi var deniliyor. Böyle bir öneriyi biz adilane bulmuyoruz. Bir defa bizim yurt dışında aldığımız eğitimlerimiz Türkiye Cumhuriyeti’nde tanınması gerekiyor. Türkiye Cumuriyeti yasaları denklik vererek yasalar çerçevesinde düzenleme yapılması gerekiyor. Benim insanımı yurt dışına gidip eğitim almaya mecbur bırakmamak için Türkiye’de Caferilerin yoğun olduğu bölgelerde ki Üniversitelerin ilahiyat fakültelerinde Caferi din adamlarına Caferilik din eğitimi verilmelidir. Her şeyden önce bana bu kimlik verilmesi gereklidir. Buda bizim hakkımızıdır.”diye konuştu.

“Bizim camilerimiz bağımsızdır, öyle kalmaya da devam edecektir” şeklinde ifadede bulunan Erdem Diyanetin kadrosuna girmeyeceklerini bildirdi. Erdem daha sonra şunları söyledi: “Ama bize diyorlar ki; Geleceksin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bünyesine gireceksin. Diyanet diyor ki seni ben kabul ettim ama bana benzeyeceksin. Bunun manası budur. Türkiye’de biz camilerimizi biz kendimiz yaptırmışız. Devletin hiçbir katkısı olmamıştır. Bizim camilerimiz bağımsızdır, bağımsızı bağımsız olmaya da devam edeceğiz. Böyle bir çerçevede biz böyle bir kadroya girmeyi kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Her şeyden önce bize Caferilik eğitiminin sunulması gerekiyor. Ondan sonra Caferi fakültelerinden mezun olduktan sonra yasalar düzenlenir. Ve Orada diyanet işleri başkanlığında Caferilik adı altında bir daire tahsis edilir. O açıdan onların alt yapısı yapılmadan böyle bir kadroya karşıyız. Bazıları girebilir ama onlarda girdiği zaman bizden kopmuş olacaklar. Diyanet işleri Caferileri resmiyette tanıyacaktır. Kuruluş yasalarında da bu var. Bütün din mensuplarına aynı hizmeti sunmak zorundadır. Ama sadece bir mezhebe hizmet etmek doğru değildir. Bıraksınlar biz laikiz, diyanetler camilerimizi bağlandırmasınlar. Bıraksınlar biz emek vermiş camilerimizi yapmışız. Bıraksınlar cemaatimizi kendi imamını kendi seçsin. O nedenle böyle bir kadro almaya karşıyız. Bu memlekette biz mozaiği sağlamış, ayrımcılık yapmamışız. Buraya bir emek verilmişse eğer bu emekte dikkate alınması gerekiyor. Biz burada biz kardeşçe yaşamışız kardeşçe yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bu öneri bu dokuyu bozacağı yönünde şüphemiz vardır.”