
Cenazelerde yemek verilmemeli
Emekli Kars İl Müftü Yardımcısı Mustafa Özkesemen cenazelerde gelenek haline gelmiş alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Geçtiğimiz günlerde Merkez Esenyazı Köyü’nde düzenlenen “Kutlu Doğum Haftası” etkinlikleri çerçevesinde kapanış konuşmasını gerçekleştiren emekli Kars İl Müftü Yardımcısı Mustafa Özkesemen cenazelerde gelenek haline gelmiş alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kars İl Müftü Yardımcısı Veli Südütemiz’in ve diğer konuşmacıların ayetlerle Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’ı çok güzel anlattıklarını vurgulayan emekli müftü yardımcısı, “Peygamberi sevmenin sadece söylemekle olmayacağını, annemizden, babamızdan, kardeşimizden ve en önemlisi nefsimizden daha çok sevmemiz gerektiğinin altını çizerek, cenaze merasimlerinde büyük bir yanlışa düşüldüğü konusunda hatırlatmada bulundu.
Bölgede yaygın olan ve kendisinin de aynı hatayı yaptığını söyleyen emekli müftü yardımcısı Özkesemen, “Cenazelerde gelen gidene yemek yediriyoruz. Bir cenazede gelecek insanlara göre 20 ile 40 bin arasında bir masraf yapılarak gelen misafirler memnun edilmeye çalışılıyor. Biz bugün peygamber sevgisinden bahsediyoruz ve şunu bilmemiz gerekiyor ki cenazesi olan birinin maddi durumu o an için iyi olmayabilir. Ölümün ne zaman geleceği belli olmaz ve ölüsü olan biri de o an mahcubiyet hissetmemek adına, gelen misafirleri memnun etmek adına sağdan soldan borç yapmak durumunda kalıyor. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Kutlu Doğum Haftası programlarında peygamberin çocuklarca hafızalarında daha güzel yer etmesi açısından oyuncaklar ve onları mutlu edecek şekilde organize edilmesi gerektiğini belirten Mustafa Özkesemen, cenazelerde misafirlere verilen etin önemsizliğini şu şekilde örneklendirdi; “Okuduğum bir şeyi anlatmak istiyorum. Hz. Musa Allah ile konuşurken Allah’ı misafir etmek istediğini söylemiş, Allah’ta ona hazırlığını yapmasını ve saat 10’da ona misafir olacağını söylemiş. Bunun üzerine hazırlık yapılmış ve saat 10 gibi fakirin birisi hazırlıkların yapıldığı yerden geçerken etin kokusunu almış ve birisinden et istemiş. O da, ‘Bu komitenin babası Hz. Musa’dır. Allah misafir gelecek ondan önce kimseye bir tike bile et verilmeyecek.’ Bunun üzerine fakir Hz. Musa’ya giderek aç olduğunu ve et yemek istediğini söylemiş ama Hz. Musa da haşa ‘Önce Allah gelip yiyecek, kalırsa sen de yersin’ demiş. Fakir kalbi kırık, boynu bükük geri dönünce haşa Allah o ziyafete gelir mi. Uzun süre beklemenin ardından Allah-ü Teala gelmeyince Hz. Musa’nın tüm hazırlıkları boşa gidiyor. Bunun üzerine Allah-ü Teala ile konuşan Musa neden gelmediğini soruyor. Allah’ta Musa’ya geldiğini ama kendisini kovduğunu söyleyince, Musa nasıl olduğunu soruyor. Yüce Allah’ta kendisinden bir parça et isteyen fakirin kalbinde olduğunu söylüyor.”
“Bizler fakiri, fukarayı bu işlerin ortasına çekmediğimiz müddetçe, onların ayağına hizmet götürmediğimiz müddetçe, bunu da peygamberimizin hatırına binaen yapmadığımız müddetçe kimsenin kimseye şefaat etme imkanı yoktur.” diyen Özkesemen, babanın, ananın, kardeşin değil, Allah’ın, Peygamberin sevgisiyle yapılmadığı durumda yemek yedirdiğimiz misafirlerimizin şefaat etme şansı yoktur. ” ifadelerine yer verdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.