1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Baro Başkanı Ağır Konuştu
Baro Başkanı Ağır Konuştu

Baro Başkanı Ağır Konuştu

Kars-Ardahan Bölge Barosu’nun organizesiyle düzenlenen “Yeni Anayasa” konulu panel için Kars’a gelen Ankara Baro Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, DGM’den KCK’ya, Oda TV’den Ergenekon’a gündemdeki bir çok konuyla ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

A+A-

Ankara Baro Başkanı Av. Metin Feyzioğlu, Ankara Barosu olarak Kars’taki “Yeni Anayasa” konulu paneli çok önemsediklerini belirterek, “Sadece başkan üzerinden değil, Barolar Birliği Delegasyonumuz da kalabalık bir şekilde katıldı. Çünkü bize göre bir yerde hukuksuzluk varsa, hukuksuzluğun nerede olduğu, kim tarafında yapıldığı, kime yapıldığının hiçbir önemi yoktur. Doğudaki hukuksuzluk Batıyı ilgilendirir Batıdaki hukuksuzluk Doğuyu ilgilendirir. Bu ülkenin harcı, birliği, bütünlüğü, Türkiye’nin bütün Baroları tarafından birlikte atılacaktır, atılmak zorundadır. İnsan hakları konusunda, hukuk konusunda ya da nerede hukuksuzluk varsa bu konuda anlaşmamız, siyasilere göre çok daha kolaydır ve çok daha kalıcıdır. Mesela biz insanların, ana dillerinde kendilerini savunma yaparken, ifade edebilmelerini veya meramlarını en rahat anlatacakları dilde savunma yapabilmelerini son derece önemsiyoruz. Biz faili meçhullerin olduğu ve faili meçhullerin üzerine gidilmediği bir ülkede, demokrasinin olmadığını da söylüyoruz. Ama biz aynı zamanda şehitlerin düzinelerle memleketlerine gönderildiği bir ülkede de yine demokrasinin olamayacağını söylüyoruz. Yani şiddetle demokrasinin yan yana gelmeyeceğini ifade ediyoruz.” dedi.

 

Feyzioğlu, “Ankara Barosu olarak bizim bir toplantıda bir önerimiz oldu, dedik ki; Bölge Barolarımızın önemli bir bildirisi olacak. Belki Ankara Barosu da buna katılabilir. Ama 78 Baro Türkiye’nin 70 bin Avukatını temsil eden 78 Baronun üzerinde tartışmasız uzlaşacağı bir konu var bugün. Adına DGM denmese de hala DGM olan hatta sıkı yönetim mahkemesi gibi çalışan devletin menfaatini korumak üzere örgütlenmiş olduğunun düşündüğümüz Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin derhal kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda 78 Baronun da aksine bir düşünce içerisinde olabileceğini aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz, geçirmek dahi istemiyoruz.  Dolayısıyla bizim Ankara Barosu olarak bu toplantıda önerimiz şu oldu; Bölge Baroları kendileri mutlaka bir bildiri yayınlayacaklardır ve çok önemli bir bildiri çıkacaktır. Ama ayrıca bir maddelik Türkiye’nin bütün barolarının da katılacağı “Yeni DGM’ler kaldırılsın” şeklinde bir bildiri yayınlayalım. 70 bin avukatı temsilen buradan imzalayalım. “Güneş Doğu’dan doğar. Doğu’da bu demokrasi güneşi de doğsun.” arzu ettik. Bu tartışılacaktır, görüşülecektir. Belki de Barolar Birliğine buradan yine tek maddelik bir çağrı yapılıp “78 Baroyu bir araya getir” ve bir maddelik bir değişikliği siyasi iktidarın önüne birlikte koyalım. Türkiye’de demokrasinin bir bağdaşmazı olan, dünyada da emsali olmayan DGM’leri gelin el birliği ile kaldıralım. Birlikte bir adım atalım.” diye konuştu.

 

Feyzioğlu ayrıca, “Ama bütün bunların da ötesinde, bu toplantının bana göre en önemli katkısı önyargıların kırılmasıdır. Dostlukların perçinlenmesi ve ya pekişmesidir. Herkes bir birini bir yerlerde kategorize ediyor. Biz hukukçular kategorize edilemeyiz, edilmemeliyiz. Biz hukukçuların ulusalcısı olamaz, bölücüsü olamaz. Biz hukukçuysak eğer hukukçuluk dışında da hiçbir vasfımız da olmaz. Ankara Barosu hem Ergenekon adıyla yürüyen ve ya Silivri’de yürüyen bütün davalara hem de Diyarbakır’da yürüyen KCK Davasına gözlemci gönderiyor. Biz hepsine katılıyoruz. Tarihin bu önemli davalarına katılma kararı verdik. Çünkü bizim için Silivri’deki usulsüzlükte insan hakkı ihlalidir. Diyarbakır KCK’daki usulsüzlükte insan hakkı ihlalidir. İnsan hakkı Diyarbakır’da farklı, Silivri’de farklı olmaz. O yüzden buradan beklentim, Ankara Barosu olarak KCK davasın da insanlar evleri önlerinde koli bantlarıyla bağlanmış, toplama kamplarına götürülür gibi sorguya götürülüyorsa bu insanlık ayıbıdır diyorum. Ana dillerinde savunma yapmak isteyen insanlar, kendilerini daha rahat anlattıkları düşüncesiyle, ana dillerinde savunma yapmakta insanlara mani olunuyorsa ve üstelik bu topraklarda milyonlarca kişinin konuştuğu bir dile “Bilinmeyen bir dil” deniyorsa Avukatların “Bu Kürtçedir” demelerine rağmen hala bu buraya geçiyorsa tutanaklarda bu ayıp, bence tarihlerde kara bir leke olarak kaldı. Ben bunu söyleme cesareti içindeyim.” şeklinde konuştu.

 

Feyzioğlu daha sonra şunları söyledi: “Ama aynı güçte bu bölgenin kıymetli barolarından aynı güçte dönüp, tutukluluk bir ceza değildir, kaçmayan insanların tutuklanmasını anlamak mümkün değildir, toplanmış bir delilin nasıl karartılacağının açıklanmadığı yargısız infaz ve keyfi uygulamalara dönüşmüş uygulamalar. Kalemli gazetecilerin, ellerine silah almamış gazetecilerin, rektörlerin, neden yıllarca tutuklu olduklarını anlamamız mümkün değildir demesini de bekliyoruz. Bunları biz barolar söylemeyeceğiz de kim söyleyecek. Bunları siyasetçiler söyleyemez. Bunları biz söyleriz ve çok da güçlü söyleriz. İşte bunun ilk adımı olarak Ankara barosunun teklifi masadadır. DGM’ler kaldırılmalıdır. Çünkü devleti koruyan bir mahkeme sistemi olmaz. Mahkemeler hak ve adaletin dağıtıldığı yerlerdir ve birey esaslı çalışmak zorundadır. Bu mantığa aykırıdır.

 

Hukuk ve yargının siyasallaşıp siyasallaşmadığını görüyoruz ve ya göreceğiz. Ama önemli olan algılamaya bakmaktır. Toplumun bir kesimini hukuk değil, yargı siyasallaştırıyor. Önemli bir kesimi siyasallaştı diyor, önemli bir kesimi de tamamen zıddına “ ne alakası var” diyor. Demek ki burada siyasi iktidar üzerine düşen bir görevi yerine getirmemiş. Düşünceleri aynı potaya getirememiş, uzlaştıramamış, hoşgörü ortamı sağlayamamış, tartışma ortamı sağlayamamıştır. Gece yarısı alel acele çıkarttığı kanunlarla insanları kutuplaştırmış. 2006’da Yargıtay’ın üye sayısı 150 olsun demiş 2011’de 387 olsun demiş. Şimdi bunu bana siyasi iktidar “neden bunu ben böyle yapıyorum” diye açıklamadığı sürece, Yargıtay’ın elinde beklememiş, Diyarbakır’da 9 buçuk sene beklemiş bir dosyayı emsal olarak gösterip Yargıtay işini vaktinde yapamıyor gerekçesiyle 387’ye çıkarıyorum diye bir şehir efsanesi ortaya atıldığında ben bunları inandırıcı bulmuyorum. Dolayısıyla bizim burada beklediğimiz şu; Lütfen tartışma ortamını yaratın. Kendi kendinize el kaldırarak, el indirerek, evetlerle, hayırlarla demokrasiyi oy çokluğuyla sağlamaya çalışmayın. Baroların sesini dinleyin, insanların sesini dinleyin. Gazetecilerin sesini dinleyin. Ama hür basını da yaratın.”

 

Kars-Ardahan Bölge Barosu Başkanı Cevdet Uçungan da, “Toplantıda görüşülenler yeni anayasa değişikliğine ilişkin baroların yapılabilecekler, bu konuda bir çalışma grubu oluşturulmasına karar verildi. Bölge baroların birer temsilcisiyle bir çalışma grubu oluşturarak daha, daha önce 2001 yılında Türkiye Barolar Birliği tarafından yeni anayasa taslağı üzerinde çalışmalar yapacaktık. Ceza mahkemeleri kanunun 250’nci maddesi gereğince özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması yönünde bir karar alındı. Yine son zamanlarda KCK davalarıyla gündeme gelen ana dilde savunma hakkı konusunda Baro Başkanı arkadaşlarımızla, kişinin kendisini en iyi anlatabileceği dille savunma yapmasını, savunma hakkının kutsallığı ilkesine uyacağına dair bir karar alındı. Güney Doğu’da en son Mutki’de çıkan toplu mezarların takibi açısından Bölge Barolarınca bir çalışma grubu oluşturarak her barodan bir üye yetkilendirilerek bunların takibi sağlanacaktır.” dedi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.