
Bakü Katliamına Giden Süreç
20 OCAK’TA BAKÜ KATLİAMINA GİDEN SÜREÇ
Oktay AKTAŞ
“ BİR KERE YÜKSELEN BAYRAK BİR DAHA İNMEZ. “
Mehmet Emin RESULZADE
Kanlı Ocak olayları Azerbaycan Türkleri için facia olduğu kadar bağımsız devlet olma yolunda şerefle atılmış kahramanca bir adımdır. 1990 yılı 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Azerbaycan halkı Sovyet rejimi tarafından acımasız şekilde katliamına maruz kalmıştır. Olaylar, Başta Türkiye’deki Azerbaycan’dan uzakta yaşayan Azerbaycanlı Türklerin kalplerinde de derin izler bırakmıştı.
Kanlı Ocak (20 Ocak 1990) olayları Azerbaycan Türkleri için de facia olduğu kadar bağımsız devlet olma yolunda şerefle atılmış kahramanca bir adımdır. 1990 yılı 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece Azerbaycan halkı Sovyet rejimi tarafından acımasız şekilde katliama maruz tutulmuştur.
Hiç şüphesiz ki, 1990 yılı 20 Ocak’ta Bakü’de yaşanan olayları Karabağ’daki Ermeni saldırısından ayrı tutmak doğru olmazdı. Çünkü Azerbaycan bu dönemde komşusu Ermenistan’ın saldırılarına hep maruz kalmıştır.
Nitekim 1988 sonlarına doğru doruk noktasına çıkan miting meydanlarında toplanan yüz binlerce kişi Azerbaycan’ın komünist yönetimin Karabağ konusunda cesaretli adımlar atmasını talep etmekteydiler.
Gel gör ki, o zaman ki mevcut yönetim bu talebi karşılamasının ötesinde gün geçtikçe bölgede bulunan Azerbaycan Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlayamaz olmuş ve böylece öncelikli olan görevini bile yerine getiremeyen bir duruma dönüşmüştü.
Bunların sonucunda Azerbaycan Aydını bir araya gelerek ülkenin gidişatının iyi olmadığını ve mevcut yönetimin yetersiz ve görevini yapmaktan aciz olduğu konularında mutabakata varmış ve bu konuda halkı uyarma zamanının geldiğini ve artık bir şeylerin yapılmasının zamanının geldiğini belirtip istek ve taleplerini açıklamışlardır.
Söz konusu dönemde üzerinde durulan şey özelikle SSCB’nin ve onun sunduğu vatandaşlık projesinin sorgulanmasına yönelikti. Herkesin üzerinde anlaştığı başlıca fikirler şöyledir:
1- SSCB öncesinde de Azerbaycan bağımsız bir devlet kurmuştu.
2- Azerbaycan kendi rızası olmadan SSCB’ye katılmış, SSCB’ye katılması zorlanmış, yani işgal edilmişti.
3- SSCB döneminde binlerce Azerbaycan Aydını öldürülmüş ve sürgün edilmişti.
4- Azerbaycan Türkçesi’ne uygulanan politikalarla Azerbaycan Türkçesi neredeyse unutulmaya yüz tutmuştu.
Ermeni saldırılarına karşı mevcut Azerbaycan komünist yönetimin aciz kalması, Moskova Merkezi yönetiminin de Ermeni saldırılarına destek vermesi karşısında Karabağ ile başlayan tepkiler SSCB’nin halkların kardeşliğini de içeren “sosyalist toplum” projesinin sorgulanmasına sebep olmuş tüm bunların sonucunda da Azerbaycan halkı bir örgütlenmeye gitmiştir.
Bu örgütlenmenin adı Azerbaycan Halk Cephesi idi. Nitekim üst düzey komünist parti yöneticileri dışında halkın tamamı Halk Cephesi ile bütünleşmişti.
1989 yazında Azerbaycan Halk Cephesi’nin kurulmasıyla gelişmeler nitelik olarak yeni bir aşamaya geçti. Halk Cephesi kurulduğu günden itibaren sistem dışı gelişti. Tek partili siyasal sistem Halk cephesini sisteme entegre etme yoluna gitmedi.
Amaçları Halk Cephesinin sistem dışında tutup uygun bir zamanda da cezalandırılmasıydı. Ne var ki, uygun bir anı hiçbir zaman yakalayamadılar. Çünkü cezalandırılacak belirli kişiler yoktu. Her ne kadar Halk Cephesinin yöneticileri ve bir lideri vardıysa da Halk Cephesi başlı başına bir toplumdu, bir halktı, bir ulustu ve bir ulusun örgütlenmesi itibariyle de bir devletti. Bir Ulus, bir Devlet bir mahkemede illegal olarak yargılanması mümkün değildir.
İşte 1990 yılının 20 Ocak Azerbaycan tarihinde budur: SSCB’nin Azerbaycan Halk Cephesine yönelik askeri saldırısı bundandır. Amaç hem halk Cephesine hem de Azerbaycan halkının tamamına gözdağı vermektir.
Çünkü Halk Cephesi Azerbaycan için bağımsız devlet olmayı amaç edinmiş ve 28 Mayıs 1918’de olduğu gibi yine yeniden Azerbaycan Cumhuriyeti’ni kurmayı hedeflemiştir. Tüm Azerbaycan halkının da isteği de budur.
Nitekim müdahalenin komutanı olan, aynı zamanda SSCB Savunma Bakanı olan Dimitri Yazov, müdahalenin amacının Halk Cephesini dağıtmak olduğunu resmen açıklamıştı.
Azerbaycan devlet televizyon ve radyo binasının elektrik trafosu KGB tarafından19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece patlatılmıştı.
19 Ocak 1990 tarihinde gece yarısına yakın saatlerde ateş açarak ilerleme emri alan ve çoğunlukla Rusya’da yaşayan Ermenilerden oluşan Sovyet özel askeri birlikleri 20 Ocak sabahına doğru silahsız sivil halka hücum ederek 132 kişiyi vahşice katletmiş (onların arasında çok Seyda kadın, çocuk ve ihtiyarlar da vardı), 612 kişiyi sakat kalacak şekilde ağır yaralamıştır. 841 kişi Sovyet rejim tarafından hapse atılmıştır.
Bir ülkeye tankları göndermek, Azerbaycan, halkını, korkutmak, yıldırmak, yıkmak, eli silahsız insanları otomatik silahlarla tanıyarak tanklarla ezerek öldürmek kolaydır. Yalnız orada kalıcı olabilmek için bunlar yetersizdir. Nitekim daha 20 Ocak 1990 sabahı binlerce şehide rağmen Azerbaycan halkı korkusuzca caddelerde korkusuzca şehitlerine sahip çıkmış, işgalci ordunun ülkelerini terk etmesini hep bir ağızdan haykırmıştır.
Böylece 1990 yılı 20 Ocak Azerbaycan tarihinde kazanılmış ve Kanla yazılan zaferin adıdır. Ve Azerbaycan Türk halkının içten ve kendiliğinden oluşan Halk Cephesinin amacı askeri müdahalelere rağmen başarıya ulaşmıştır.
Kars’ta bu vahşeti kınayan bir miting için beş kişilik tertip komitesi oluşturduk. Bu kişiler:
1.Rahmetli Ecz. Mustafa MURATOĞLU,
2.Rahmetli Av.Orhan AKÜZÜM,
3.Rahmetli Nurettin GÖKTAŞ,
4.Av.Günay Aksak ÇELİK,
5.Oktay AKTAŞ.
O zamanki sloganımız ise“Gönüllüyüz Bakü’ye” idi.
20 Şubat 1990 tarihinde Kars Halkı olarak bizlerde Kars’ta çok büyük bir miting yaparak Azerbaycan Halkının yalnız olmadığını gösterdik. Kars’ta Işıklı Caminin Ahundu olan Sayın Aziz Utar tarafından 40 gün Yas ilan ederek Bakü de vahşice öldürülenler için yas tutulması için Cuma hutbesinde açıklama yaptı.
Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet dilerim..
OKTAY AKTAŞ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.