
3 Aralık’a Farklı Bir Bakış
Dolunay Derneği Başkan Yardımcısı ve Engelliler Birim Başkanı Faruk Ocak’ın, “3 Aralık’a farklı bir bakış” yazısı:
Ülkemizde ve dünyada engelli hakları tam an lamıyla layık olduğu yeri bulmuş değil, engelliler günü olarak kutladığımız 3 Aralık günü engellilerin hatırlanması için yeterli değil hatırlamak yerine unutmamalıyız! Sadece tören yapmak panolara engelliler haftası ile ilgili yazı asmak, güzel konuşmalar yapmak sorunları asla çözmez!
O zaman ne yapmamız lazım engellilerin özlük haklarını, engellilerle ilgili tüm kanunları uygulamaya geçirmemiz lazım. Hemen size mantıklı açıklamasını yapayım. Umarım bu yazı engelli olmayan kardeşlerimize de ulaşır!
Ülkemizde son yıllarda yapılan düzenlemeler mutluluk verici fakat yeterli değil! Özel sektörde işe alımlarda çeşitli sınırlamalar çok fazla, vergiler konusunda engelliler çok az pozitif ayrımcılığa sahip, engellilerin çeşitli nedenlerle yapmış oldukları ödemeler konusunda, sosyal ve fiziksel aktivitelerin yapılması konusunda buna benzer bir çok konuda herkes engellinin normal bir birey gibi davranmasını bekliyor ve engellileri görmezden geliyor.
Söylense de söylenmese de genel tavır şu şekilde: Yardım almadan yapabilirsen gelebilirsin, şu kadar parayı ödersen alabilirsin, bu otobüsü kullanamazsın çünkü bu otobüste yolculuk yapmak için insan olmak değil ayaklarının ve paranın olması gerekir(gibi). Spor yapamazsın çünkü sana ait bir spor alanı oluşturmadık yani bu cümleleri çoğaltabiliriz O zaman şöyle bir paradoks çıkıyor karşımıza engelli bireylerden engeli olmayan bireyler gibi davranmaları beklenirken onlara bu engelleri aşacak ortamlar oluşturulmuyor. Ya onların engelini kabul edip gereken tedbirleri alınacak ya da onları engelsiz bir birey olarak kabul edip gerekli şartları oluşturacağız Gördüğünüz gibi sonuç aynı Engelli hakları engellenemez!
Engelli olduğun için çalışamıyorsun Yaklaşım: normal bir hayat yaşayacak kadar gelir imkanı sağlanır.
Engelli olduğun için çalışamıyorsun: Yaklaşım: tüm ihtiyaçların devlet tarafından karşılanır. Eğitim sağlık, bakım, fiziksel ortamlar, sosyal aktivite…
Yukarıdaki yaklaşımların tam doğru olduğunu söylemiyorum elbette, bunlar yeterli değil sadece bir noktaya parmak basmaya çalışıyorum. Her iki örnekte de sonuç aynıdır toplum ve devlet engelliyi kabul etse de, görmezden gelse de engellinin engelini aşmada sorumluluk sahibidirler.
Bir toplumun insan haklarına duyduğu saygı en net olarak engellilere olan bakış açısı ile değerlendirilebilir. Engelli olmak kişilerin kendi seçimi değildir. Ek olarak her sağlıklı insan bir gün engelli olma riski ile yüz yüzedir.
Toplumumuz ne yazık ki çoğu zaman engellilere acıyarak bakıyor onları eksikli gibi görüyor. Bazı engelliler toplumun kendisine olan bu bakış açısını kabullenip öyle yaşamaya bu role uygun davranmaya başlıyor bir süre sonra.
Oysaki engelli insanlar güçlü bir öz güven kazanarak toplumun genelinin kendisine giydirmeye çalıştığı bu rolden kaçınmaya çalışmalıdırlar. Engelli kişiler toplumun her alanında vardırlar. Sanat alanlarında da başarılı olabilirler fırsat eşitliği sağlandığı takdirde. Toplum olarak onları hak ettikleri yaşama kavuşmaları için desteklemeliyiz.
Bazı engellilik durumları zamanında yardım edilirse azalır veya tamamen ortadan kalkabilir. Bazı kurumlar engellileri desteklemeye yönelik yardımlarda bulunurlar. Bu yardım engelli kişileri topluma kazandırmaya yönelik yâda engellerini rehabilite etmeye yönelik olabilir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.