Şekerin Polis Haftası Yazısı

Dolunay Derneği Yönetim Kurul Başkanı Bahattin Şeker’in, polis Haftası nedeniyle kaleme aldığı “Onlar da evlat, onlar da baba, onlar da anne; kısacası onlar içimizden birileri” yazısı:

Yıllarca, belki de hala çocuklarımızı “seni polislere veririm”, “polis amcalar geliyor” diyerek korkuttuğumuz gerçeğini hatırlatarak başlamak istiyorum yazıma. Ama bir gerçeği daha eklemek istiyorum: “Baban yeni yattı evladım gürültü yapmayın”, “Anne! Babam akşama eve erken gelir değil mi?” kaygısı içindeki bir ailenin gerçeğini.

Evet, onlarda insan, ihtiyaçları var, duyguları var, sorunları var ve de karşılaştıkları, muhatap oldukları insanların çoğu sorunlu. Bu nedenle de onlarla mücadele etmek zorundalar. Gerektiğinde silahlı bir mücadele bu. İşin sonunda canından olmak var, yaralanıp sakatlanmak ve hayatını engelli olarak geçirmek var, aile bireylerini yetim bırakmak ta var. Ama bunlardan ötesi başkaları için canını siper ederken, özellikle umulmadık bir anda şeytanca düzenlenebilecek terörist saldırılara potansiyel bir hedef olmak var işin ucunda, üstelik yanında eşi ve çocukları varken.

Bu psikoloji içindeki insanlara gerçekten de sormak lazım ailevi sorumluluklarını yerine nasıl getiriyor. Sürekli suçlularla mücadele içinde geçen bir meslek hayatının sonunda emekli oldukları zaman nasıl bir hayatın içine düşüyor bu insanlar.

Hırsızlık var polis hırsızların peşinde. Gösteri var polis giymiş kaskını almış kalkanını, komiser konuşuyor anlatıyor ama karşıdakinin niyeti zaten belli! Bomba ihbarı var polis orada. Maç var polis orada. Sınav var polis kapıda bekliyor.

Polis, kanunlara göre suç işleyenlere müdahale ettiğinde bazı mürekkep yalamışlarca suç işleyenin insan hakları savunuluyor ama saldırıya uğrayan, linç edilmek istenen, üzerine molotof atılan, taş atılan, şişe atılan polisin insan hakkı olmuyor. Polis, görevi icabı müdahale ediyor olabilir ama o da insan nihayetinde, onun da insan hakkı yok mu? Kendisine verilen görevi yapmaktan başka bir suçu!!! olmayan polise masumane bir şekilde !? taş, şişe, molotof atanın insanlık hakkını korumak için ortalığı yıkacaksınız, çünkü onlar gençtir, çocuktur diyeceksiniz, bunun yanı sıra kimi zaman gerçekten de aşırıya gidilen müdahalelerde o polislerin yılların yıprattığı harap ettiği psikolojisini hiçe sayarak onun cezalandırılması ve hatta işten uzaklaştırılması için olmadık yollara başvuracaksınız. Doğrudur! Bunları yapan genç ve çocuktur, peki bunları rehabilite etmek için ne yapılıyor?

Hemen söyleyeyim yine polis iş başında. Çocuklar suça buluşmadan tedbirini almaya başlamış polis. Toplum Destekli Polis Büro amirliğinin SODES desteğiyle başlattığı “yıldızlar kaybolmasın” projesi kapsamında gençler ve çocuklar sporla topluma faydalı bireyler olarak yetiştirilmeye çalışılıyor. Bunun yanı sıra “öteki” olarak görülen polisin bir ağabey, bir abla, bir baba, bir anne sevgisi, şefkati ve ilgisini görüyor en azından bu çocuklar. Ne garip bir durum değil mi? Yıllarca “polis amcalar geliyor” diyerek susturulan, “polis amcalar yemek yemediğini görmesin” diyerek yemek yedirilen çocuklarımız bugün polis amcaların başlattığı projeyle belki de ileride ülkemizi temsil edecek milli bir sporcu olarak çıkacak karşımıza. Neden olmasın?

Benim anladığım kadarıyla emniyet müdürlüğümüz dolayısıyla da valiliğimiz “Bu çocuklar bizim” diyor, “Onlar da bizim evlatlarımız” diyor bu projeyle. Yani suça itilmişi, suça bulaşmamışı hangisi olursa olsun “gel” diyor “ne olursan ol, kim olursan ol, özel spor dersi alamıyorsan gel, boş zamanlarını değerlendirmek istiyorsan gel, yeter ki bu memleket için bu memleketin insanları için gelecekte iyi bir sporcu olmak istiyorum, insanlarıma faydalı bir birey olmak istiyorum diyorsan, bizim kapımız da gönlümüzde sizlere açık! “Gel” diyor. Üniversite öğrencileri için turnuvalar düzenliyor, geziler düzenliyor daha birçok çalışmalar gerçekleştiriyor projeler hazırlıyor. Kimin için? Bu memleketin evlatları için, yani kendi evlatları için.

Bu nedenle, bence yılın anneleri ve babaları bütün polislerimiz seçilsin çünkü onlar da anne ve baba. Onlar içimizden birileri. Bu memleketin evlatlarına sahip çıkmaya çalışırken diğer yandan da kendi canından can kattığı çocuklarına her şeye rağmen annelik ve babalık görevlerini yapmak zorundalar. Zor olanı başarmak zorundalar.

Nice güzel yıllara polis anneler ve polis babalar.