Çiftçiler bugüne kadar yağmura bağladıkları umutlarının barajla birlikte sulama kanalarının devreye sokulmasıyla daha da yeşereceğini söylediler.
Kars’ın merkeze bağlı Dikme Köyü’nden Hakan Öztürkler, Kağızman yol ayrımındaki tarlasında ekim için sürüm yaptığını fakat köylerine kadastro girmemesi ve susuzluk nedeniyle her geçen yıl üretimden koptuklarını söyledi. Tüm bunların olmaması için kadastro hizmetinin köye girmesi gerektiğini ve arazilerinin tapularına sahip olmayı beklediklerini de belirten Öztürkler, tapuları olmadığı için desteklerden bile yararlanamadıklarını izah etti. Öztürkler ayrıca, sulama sıkıntısı nedeniyle zor anlar yaşadıklarını ve yağmur yağmadığı dönemlerde kuraklık nedeniyle ellerinde avuçlarında bir şey kalmamasından yakındı. Öztürkler, baraj devreye girer ve sulama kanallarıyla susuzluk halledilirse verimin artacağından çok umutlu olduğunu vurguladı.
DEVLETTEN DESTEĞİMİZİ ALACAĞIZ Kİ DAHA İYİ VERİM ALABİLELİM
Öztürkler daha sonra şunları söyledi:
“Nisan ayında olduğumuz için şuanda çifte başladık. Bizim burada geçim kaynağımız tarım ve hayvancılıktır. Şuanda biz tarlalarımızı ekiyoruz. Tohumları serpip tarlaları ekip, iki buçuk ay sonrada tekrar ürünümüzü aldıktan sonra hayvanlarımıza yediriyoruz. Tarlalarımıza arpa ekiyoruz, yulaf, buğday ekiyoruz. Öncelikle sıkıntı Doğu, Güney Doğu Anadolu Bölgesinde; buğday, arpa, saman stoklarımız azaldı. Bunun için bize devletin destek olmasını istiyoruz. Genelde bu araziler bize dedelerimizden kaldığı için tapularımız dedelerimizin adınadır. Bu yüzden biz destek alamıyoruz. Destek alamadığımız içinde tarlayı ekemiyoruz. Öncelikle bu tarlalardan verim alabilmemiz için Sayın Başbakanımızdan Tapu Kadastronun özellikle bizim Dikme Köyüne girmesini istiyoruz. Biz ne kadar kendi şahsi tarlamızı ekiyorsak, bir o kadar da devletten desteğimizi alacağız ki daha iyi verim alabilelim.
TAPULAR DEDELERİMİZİN ÜZERİNE
Şuanda tapular dedelerimizin üzerinedir. Örneğin 5 kişilik bir ailede 5 çocuğun 5’ide varislidir bu tarlaların. Civar köylere Tapu Kadastro geldi. Ama bizim köye gelmedi. Bizim ricamız ve isteğimiz topraklarımıza ne kadar sahip çıkarsak, ne kadar özen gösterirsek, devlet bize desteklemesini verirse bizde daha mutlu oluruz ve daha iyi teşvik ederiz. Herkeste eker bundan sonra. Müracaat ediyoruz ama ilgilenen yok. Varisler hazır sadece kadastronun gelmesi lazım buraya. Babamdan kalmış bu tarla bana. Babam vefat ettiği için tarlayı ben kullanıyorum. Ama tarlanın tapusu babamın üzerinedir. Hani kadastro geldiği zaman soruyor. Tarla kimin üzerine diye. Bu tarla şuanda babamın üzerine, ama benim üzerime yapılırsa bu benim şahsi tarlam olacaktır. Dikeme Köyüne kadastro girmedi sadece.
KÖYLÜ OLARAK İŞİ BIRAKIP ŞEHİRLEŞECEĞİZ
Burası 15 dönümlük tarladır. Bu tarla 7 kişiye aittir. Ama şuanda biz bakıyoruz. Çünkü diğerleri büyük şehre gittiler. Ama teşvik alamıyoruz. Almamamızın nedeni de tapumuzun olmayışıdır. Alamadığımız içinde tarlayı sürmüyoruz. Bu durum Türkiye genelinde özellikle Doğu Anadolu Bölgesinde böyledir. Tapudan destek alamadığımız için imkânımız yok. Bu yüzden de ekemiyoruz. Bir tarla parası olduğu zaman hiç olmazsa mazotu karşılıyor. Bu tarlaya 2 milyar civarında masrafımız olur. 15 dönüme bir ton yulaf alacağız, 1 milyar. 300 kilo gübre atacağız, 600 milyon. 400 de mazot yakarız buraya 2 milyar. Belki daha fazla olur. Kuraklık olduğu zaman bu sefer hiçbir verim alamayacağız. Köylü olarak işi de bırakıp şehirleşeceğiz. Bu civarın durumu çok vahim.
DIŞARIDAN GELEN SAMAN SAĞLIKLI DEĞİL
Eğer bu tarlaları ekersek üretimimizde fazla olur. Diğer illerden veya yurt dışından saman almamıza gerek kalmaz. Özellikle Gürcistan’dan saman geldi. Hayvanlarımız hastalandı. Sağlıklı değil bu samanlar çünkü. Kendi mahsulümüzü kendimiz alamadıktan sonra hayvancılığı yapmanın bir anlamı yoktur.
20 HAYVANI 20 HAYVANA YEDİRTTİM
Şuanda 20 hayvan besliyoruz. Kıtlık geldiği için, kuraklık geçtiği için 40 hayvanım vardı. 20 tanesini saklamak için 20 tanesini boğazına verdim. Yani 20 hayvanı 20 havana yedirttim. Bir hayvan birini yedi.
BİZİM İSTEĞİMİZ BARAJIN FAALİYETE GEÇİRİLMESİDİR.
Bizim buralarda sulama kanalları olmadığı için biz tarlayı ekiyoruz. Sulama yapmıyoruz. Büyük sıkıntı oradadır. Umudumuz da barajdadır. Barajlar yapıldığı zaman buralar kanal yapılır. Ve tarlalarımızın başından gittiği zaman bunu işi biz Allaha bırakıyoruz. Yağmur yağarsa verim alıyoruz yağmazsa da kurak geçiyor. Nitekim burası düz ama Kars’ın dağlık köyleri de var. Burada sulama olmadığı için verim alamıyoruz. Bunun içinde baraj burada olursa hiç değilse insanlar tarlasını sular ve verimini alır. Bizim buralar yakın olduğu için sulama kanalları yapılırsa bizde tarlamızı sularız. Daha çok tarla ekilir. Örneğin bizim köy 300 haneliktir. Her evde de bir traktör var. Bu yıl ekiyor. Önümüzde ki yıl kuraklıkta geçerse buralarda artık ekin kaldırılır. Zaten köylünün genel anlamda durumu hiç iyi değildir. Bizim isteğimiz barajın faaliyete geçirilmesidir. Topraklarımızın değer kazanabilesi için devletin tapularımızı teslim etmesi gerekiyor. Bu zamanda bizim tapulu tarlamız hiç değilse kuraklık gittiği zaman tarlaya sigorta yaptıramıyoruz. Nedeni varisli olmasıdır. Şahsi tapumuz olsa sigortamızı yaptırsak, zarar ziyan olursa hiç olmazsa sigortadan paramızı alırız. Bu tarlaya 2 bin TL masraf etmişiz eminim ki bu 2 bin TL yi de alırız.
SÖYLEMESİ KOLAY İŞLEMESİ ÇOK ZORDUR
Önce tarlayı süreceğiz. Tohumunu serpeceğiz. Ondan sonra düzeltmek için diskaro deri biz. Tırmık veya diskaro ile düzelteceğiz. Ondan sonra 2- 2 buçuk ay sonra biçin zamanı tarlamızı biçeceğiz. Pulluk dökeriz daha sonrada. Bu tarlaya yulaf ekiyorum ben. Burayı biçtikten sonra balya makinesiyle balyamızı yaparız. Ondan sonra taşır evimize götürür hayvanlarımıza yediririz. Söylemesi kolay işlemesi çok zordur.