Bekleviçe Tepki

Güçlü Türkiye Partisi Genel Başkanı Tuna Bekleviç’e Kars’tan tepkiler devam ediyor.

Hak ve Eşitlik Partisi Kars İl Başkanı Bora İzgübarlas, Tuna Bekleviç’e ağır eleştiride bulundu : “Bekleviç neden hiddetlendin, yoksa hakkında söylenenler doğru mu ?” dedi.

 

Tuna Bekleviç’in Kars’ın geleceği ile ilgili hiçbir düşünce ve kaygısının olmadığını ifade eden Hak ve Eşitlik Partisi Kars İl Başkanı Bora İzgübarlas, Bekleviç Ermenistan’ın geleceğini düşünüyor, köşeye sıkışan Kars değil, Ermenistan diye konuştu.

 

Türkiye Ermenistan kardeşliğinin hiçbir şekilde olmadığını ifade eden İzgübarlas, Ermenistan Türkiye’den toprak talep ediyor, soykırım var diyor, tazminat istiyor, bununla da kalmayıp bir de Azerbaycan topraklarını işgal ediyor, bu şartlar altında nasıl bir kardeşlik anlamış değiliz. Biz Ermenistan’a hep dost elimizi uzattık, fakat Ermenistan bunu anlamayıp daha da saldırganlaştı, dedi.

 

 Hak ve Eşitlik Partisi Kars İl Başkanı Bora İzgübarlas sözlerini şöyle sürdürdü :

 

BEKLEVİÇ BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ ADAYI OLDU : SADECE 643 OY ALDI, SEVİLMİYOR…

 

Kamuoyunda Kemal Derviş hayranlığınız söyleniyor ve Edelman tarafından ABD’ye tavsiye edildiniz. Tahmin edildiği üzere Amerika’nın açık desteği ile kısa sürede partileşerek Güçlü Türkiye Partisi’ni kurdunuz. Edirne’den Bağımsız Milletvekili adayı olarak seçimlere girdiniz son seçimlerde Edirne’den sadece 643 oy aldınız. Bu şunu gösterir : Edirne de sevildiğiniz pek söylenemez. Sevilse idiniz girdiğiniz genel seçimde belli bir kitlenin oyunu alırdınız.   

 

 

BEKLEVİÇ KARS’IN GELECEĞİ İÇİN DEĞİL ERMENİSTAN’IN GELECEĞİ İÇİN ÜZÜLÜYOR.

BEKLEVİÇ HANGİ KARDEŞLİKTEN BAHSEDİYOR?

 

Bekleviç’in iddia ettiği gibi Türkiye –Ermenistan arasında hiçbir zaman kardeşlik olmadı ki onu da biz düşmanlığa çevirelim. Biz ne kadar dostça yaklaştıksa Ermenistan tersini yaptı. Sandık değil ne koyarsanız koyun bazı gerçekleri göz ardı edemeyiz. Çok uzağa gitmemize gerek yok Hocalı Katliamı daha dün gibi hafızalarımıza kazınmıştır. Siz kalkmış kardeşlikten bahsediyorsunuz. Hangi kardeşlikten bahsediyorsunuz. Ülkemize kafa tutarcasına yaptığı soykırımı utanmadan bizim üzerimize yıkmaya çalışmasına ne diyeceksiniz. Toprak iddialarına ne diyeceksiniz, tazminat iddialarına ne diyeceksiniz?    

 

BEKLEVİÇ ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ ERMENİ KAPISINA BAĞLI DİYOR, ASLINDA ERMENİSTAN’IN GELECEĞİ BU KAPIYA BAĞLI

 

“Bizim Çocuklarımızın istikbali ve geleceği Ermenistan kapısının açılmasına bağlı” demenize anlam veremedim. Asıl Ermenistan’ın geleceği Doğu Kapı’nın açılmasına bağlıdır. Ermenistan ülkeler arasına sıkışmış Avrupa’ya açılacak tek çıkış kapısı Türkiye olduğunu bildiği halde bu cibilliyetsizliği yapmalarına karşın bizim Ermenistan’a yaptığımız iyiliklerden bahsedeyim biraz. Gerçi siz biliyorsunuz taa ABD Dışişleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak Amerika’nın birçok şehrinde “Sivil Toplum Örgütlenmesi” üzerine seminerler vermiş hatta bu yönüyle  Kuzey Irak’ta da kullanılarak Erbil, Kerkük, Süleymaniye ve Musul’da da sivil toplum örgütlerinin yöneticileri ve Kuzey Irak yetkilileri ile görüşmeler yapmış bir insansınız; ama hatırlatmak babında söyleyeyim yinede;     

 

ERMENİSTAN’IN TÜRKİYE İLE SORUNU NEDİR ? KAPI AÇILMALI MI ?   

 

4 No’lu sınır taşından başlayıp 148 No’lu sınır taşında son bulan Türkiye-Ermenistan sınırının toplam uzunluğu 325 km. Bu hatta kapalı durumda olan iki sınır kapısı bulunuyor: Bunlar “Alican Karayolu Sınır Kapısı” ve “Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı”. “Alican Karayolu Sınır Kapısı”, eskiden Kars’ın bir ilçesi olan ve Iğdır merkeze bağlı olan Alican köyünde bulunuyor. “Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı” ise Kars’ın Akyaka ilçesine bağlı. Eskiden Arpaçay ilçesine bağlı bir nahiye olan Akyaka’nın eski adı Kızılçakçak. Bu nedenle, Akyaka Demiryolu Sınır Kapısı, “Kızılçakçak Kapısı” olarak da biliniyor. Kars’a 66 km. uzaklıkta bulunan bu kapının yöre halkı arasındaki adı ise “Doğu Kapı”. Ermeniler ise bu kapıya “Ahuryan Kapısı” adını vermişler. Söz konusu kapıda demiryolu dışında tali bir köy yolu da bulunuyor.

 

Avrupa Birliği (AB), kapalı durumda olan sınır kapılarının, “Genişletilmiş Avrupa” programı içinde yer verdiği Ermenistan’ın AB ile entegrasyonunun önünde bir engel oluşturduğunu düşünüyor. Türkiye üzerindeki baskıları arttırmak için çaba gösteren Ermenistan ise, sınır kapısının kapalı olmasının ülkesinde ekonomik sıkıntı yarattığını iddia ediyor.

 

Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) verilerine göre, Türkiye ve Azerbaycan’ın uyguladıkları ambargo Ermenistan ekonomisine yılda 570-720 milyon dolarlık bir maliyet yüklüyor. Sınır kapılarının açılması durumunda Ermenistan’ın ulaşım masraflarının yüzde 30-50 düzeyinde azalacağı, ihracatının ikiye katlanacağı, Gayri Safi Milli Hasılası’nın (GSMH) ise yüzde 35 civarında artacağı tahmin ediliyor.

 

Dünya Bankası verilerine göre ise, sınır kapılarının açılması durumunda Ermenistan’ın ulaşım tasarrufu 6,4-8,4 milyon dolar, enerji tasarrufu 45 milyon dolar olacak ve ihracatında 268,9-342,4 milyon dolarlık bir artış gözlenecek. Böylece, sınır kapılarının açılmasının Ermenistan’a toplam faydası 320,3-395,8 milyon doları bulacak.

 

Ermeni iddialarına göre, “sınır kapılarının açılması Azerbaycan için diplomatik bir darbe oluşturacak ve Ermenistan, Karabağ sorununda siyasal bir başarı elde etmiş olacak. Diğer taraftan Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan ve Orta Asya arasındaki ulaşımda kilit ülke durumuna gelecek. Türkiye’nin Karadeniz limanlarını, kara ve demiryollarını serbestçe kullanarak Avrupa ile ekonomik entegrasyonunu sağlayacak”.

 

1994 yılında biten Azerbaycan-Ermenistan Savaşı’nda Ermenistan’ın işgal ettiği Dağlık Karabağ’dan 40 bin, Azerbaycan’ın diğer yedi ilinden ise 700 bin kişi yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldı. Böylece, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal eden Ermenistan yüzünden Azerbaycan nüfusunun yüzde 13’ü kendi ülkesinde göçmen durumuna düştü. Buna bir tepki olarak Türkiye, Ermenistan sınır kapılarını Nisan 1993’de, hava sahasını da 1994’de kapattı. Ancak, Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının açılması konusunu sadece Dağlık Karabağ sorununa indirgemek doğru değil. Ermenistan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı belirleyen 1920 Gümrü ve 1921 Kars Anlaşmalarının yürürlükte olmadığını iddia ediyor.

 

Ermenistan 23 Ağustos 1990 tarihinde kabul ettiği Bağımsızlık Bildirgesi’nde Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’ni “Batı Ermenistan” şeklinde tanımlıyor. Ayrıca, Ermenistan Anayasası’nın 13’üncü maddesinin 2’nci paragrafında tarif edilen devlet armasında Türkiye’nin bir parçası olan Ağrı Dağı’na yer veriliyor.

 

Ermenistan’ın bütün bu olumsuz yaklaşımlarına karşın Türkiye, 16 Aralık 1991’de (ABD’nin tanımasından iki gün önce) Ermenistan’ı tanıyan ilk ülke oldu.

 

Türkiye, Ermenistan’ı tanımasının ardından ülkeye insani yardımda da bulundu, gıda ve elektrik verdi. Aynı zamanda, kendi toprakları üzerinden üçüncü ülkelerin Ermenistan’a insani yardım malzemesi göndermesine de imkan tanıdı. Türkiye, Ermenistan’ı 25 Haziran 1992’de İstanbul’da kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği’ne kurucu üye olarak davet etti, Ermenistan’ın KEİ bünyesinde daimi temsilci bulundurmasına izin verdi. Ermenistan havayollarının Erivan-İstanbul ve Erivan-Trabzon güzergahında sefer yapmasına izin veriliyor. Ermenistan’a sefer yapan uluslararası havayolu şirketleri için 1995 yılından sonra H-50 hava koridoru açıldı. Doğu Karadeniz’den Ermenistan’a Gürcistan üzerinden yolcu otobüsü seferleri düzenli olarak yapılıyor. Ermenistan’ın Trabzon limanını ithalat-ihracat için kullanmasına izin veriliyor. 10 Ocak 2002’den itibaren uygulamaya konulan sınırda vize rejimi ile Türkiye’ye girişin önündeki zorluklar kaldırıldı. Türkiye’de Ermenistan vatandaşı olan yaklaşık 100 bin kişinin kaçak olarak çalışmasına göz yumuluyor.

 

Sonuç olarak, Ermenistan’ın Batı ile bütünleşebilmesi ve demokratik dünyada yerini alabilmesi, demokrasi ile yönetilen Türkiye ile normal ilişkiler kurmasıyla mümkün olabilecek. Azerbaycan topraklarını on yılı aşkın bir süredir askerî işgal altında tutan Ermenistan, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın kararlarının çoğunu ve barış planlarının tümünü reddediyor. Bu nedenle, Azerbaycan ile “savaş hali” fiilen devam ediyor ve hukuken Ermenistan “saldırgan ülke” konumunu sürdürüyor. Ateşkese yıllardır saygı gösterildiği halde, statüsü ihtilaf konusu olan Dağlık Karabağ’ı bahane ederek Azerbaycan topraklarının Dağlık Karabağ’dan çok daha büyük bir bölümünü, “güvenlik” gerekçesi ile işgal etmenin ve sakinlerini göçmen konumunda tutmanın geçerli ve inandırıcı hiçbir yönü bulunmuyor.

          

MESELE KARS’IN DEĞİL ERMENİSTAN’IN GELECEĞİ

 

Ermenistan toprak iddialarından, soykırımdan, tazminattan vazgeçerse, Karabağ’dan da çekilirse biz o zaman Türkiye Ermenistan dostluğundan bahsedebiliriz. Karslılar Doğu Kapı’nın açılmasını istiyor istemiyor mevzu bahis değil, söz konusu  Ermenistan ve geleceği…  Yoksa biz kimsenin umurunda değiliz.