Akademi önemli konukları ağırlıyor

Kars AK Parti Siyaset Akademisi önemli konukları ağırlıyor...

AK Parti Kars İl Teşkilatı’nın düzenlediği Siyaset Akademisi Programlarına ülkenin dört bir anından katılımlar oluyor ve verilen önemli mesajlar akademi toplantısına katılanlara ışık tutuyor. Av. Osman Can’ın ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bakan Yardımcısı Murat Mercan da “Deneyim ve Vizyon Paylaşımı” konusundaki bilgi ve birikimlerini paylaştı.

Devlet Su İşleri (DSİ) Misafirhanesi önemli konukları ağırlamaya devam ediyor. DSİ’de devam eden Siyaset Akademisi Yerel Yönetimler Programı katılımcıların önemli bilgileriyle siyaset akademisine ışık tuttuğu gibi Kars’ın da tanıtımına katlı sağlıyor.

Türkiye’nin enerji politikaları ve kaynakları hakkında bilgi veren ve Macaristan örneği ile söze başlayan Bakan Yardımcısı Murat Mercan, “Macaristan’ın ülke başkanı nükleer santralin dibinde oturuyor. Adamın evi orda ama bizim korkumuz bitmez. Oysa bizim bir korkumuz var. Petrol yeraltı kaynakları açısından çok caziptir.” dedi.

35 yaşımdan itibaren Rüzgâr enerjisiyle tanıştığını da belirten Mercan, “Türkiye’de rüzgâr enerjisi potansiyeli 40 bin megawat. Burada rüzgâr enerjisi potansiyeli var mı? Bunu tespit etmek için buraya ekip göndeririz. Biz gittiğimiz yerlerde kendimiz ile ilgili bir şeyler de yaparız. Şuan da Türkiye’de Kurulu güç olarak 2300 megawatlık rüzgâr paneli var. Bu potansiyel olarak 40 bin megawat olarak karşımıza çıkar. Şuan da Türkiye’de 2300 rüzgâr gülü var. 48 bine bu sayı çıkacak. Güneş enerjisi çok geç geldi. Türkiye’de şuan da hiç güneş enerjisi yok ama Almanya’da belki 10-15 bin megawat güneş enerjisi kurulu kaynak var. Türkiye güneşin olduğu bir yer. Almanya ile, Hollanda ile karşılaştırdığınız zaman çok büyük bir kıyas. Ama Türkiye’de işte yeni bu yolun sonunda 600 megawatlık bir lisans veriyoruz. 2023’e kadar 3 bin megawatlık bir lisans veriyoruz. Bunların ekonomiye bir katkısı var. Enerji ihtiyacına bir katkısı var. Ama şunu bilelim ki doğalgazda elektrikten kurtuluşun bir yolu yok. Güneş her zaman açmıyor, rüzgar her zaman esmiyor, demek ki biz en kötü şartlarda rüzgarın esmediği, güneşin açmadığı, suyun azaldığı zaman bizim elektrik ihtiyacını karşılayacak minimum bir enerjiye ihtiyaç vardır. Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz rezervi aynı yerde toplanmış. Yüzde 75 yani dörtte üçü, yani Allah insanları bu kadar mı birbirine yakın bağımlı yapar, hissettirir. Müthiş bir ayet var burada.” dedi.

Doğu Akdeniz’de yeni petrol rezervleri bulunduğunu ifade eden Mercan, “Irak en ucuz petrol çıkaran ülkedir. Yani elini nereye vursan petrol çıkar. Önce doğalgaz sonra petrol çıkıyor. Bunların çeşitli rezervleri var. Fakat Irak petrol çıkarıyor ama doğalgazı da satamadığı için yakıyor. Musul ve Kerkük’e gittiğiniz zaman onların yakıldığını görürsünüz. Irak’ta böyle boşa yanan doğalgaz ne kadar biliyor musunuz? 10 milyar 9.5 metreküp yani Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının Yüzde 20 si.” diye konuştu.

Anadolu coğrafyasının özelliğinden de söz eden Mercan, “Balkanlar olmadan, Kafkaslara yönelmeden Anadolu coğrafyasının tamamlanması mümkün değil. Onun için Başbakan ne diyor: “Şam, kan ağlarken İstanbul’da ağlar.” Başbakan bunu söylediği zaman bu nedenle söylüyor. Sınır kapısı açılsa, siyasi sorunlar çözülse en fazla bu bölge halkı ve Ermenistan bundan faydalanır. Çünkü en doğal uzantısıdır, bunu en iyi siz hissedersiniz. Yani Anadolu’da, Eskişehir’de yaşayan biri için çok da faydası yoktur. Bağdat nasıl Hatay yada Kilis için yada Şam için önemliyse burada da Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan bu ticaret için bu kadar önemlidir.” şeklinde konuştu.

Anadolu coğrafyasının dünyanın en hareketli coğrafyası olduğunu da vurgulayan Mercan, bu coğrafyanın aynı zamanda da en dinamik coğrafya olduğunu ifade etti. Mercan, “Bundan 100 yıl önce pasaportla girdiğimiz yere şuan pasaportsuz giriyoruz. Bundan 50 yıl sonra belki bizim için endişe kaynağı olan şeyler artık endişe kaynağı olmayacak.” dedi.

Mercan, çözüm sürecine de sadece terörün bitmesi için değil, coğrafya sınırları içinde bakmak gerektiğini de belirterek, şunları söyledi:

“Bu Türkiye’nin doğal bir açılımıdır. Türkiye ile ilişkileri olmasa komşularımızın gözü kör olur. Suriye ile müthiş ilişkilerimiz vardı ama şimdi ne oldu? Kötüleşti. Bütün bunların en başta bu doğal kaynakların Avrupa’ya başarılı bir şekilde akması lazımdır. Türkiye burada köprü vazifesi görüyor. Türkiye’nin dişine dokunur bir rezerv bulunamadı şuana kadar. Ama bu şu anlama gelmiyor. Aramaya devam edeceğiz, bulamadık diye durmayacağız. Türkiye 2012’de 400 bin metre sondaj yaptı. Karadeniz’de arama yaptık. 3 arama yapıldı, her aramanın maliyeti 500 milyon TL yani büyük rakamlar. Tabi bir şey bulamadık. Şimdi Akdeniz’de çalışmalara başladık. Böyle dinamik bir ülke olan Türkiye’de sismik bir araştırma gemisinin olmaması ilginçtir. Küçük bir tane vardı, şimdi bir tane daha yaptırıyoruz. Neden geride kaldığımız malumdur. Daha önceden bunu yapsaydık daha da ilerleme kaydedecektik. Doğal olarak biz bu siyasete yüksek bir yerden bakmamız lazım, büyük düşünmemiz lazım. Büyük düşünmekte böyle bir vizyon gerektirir. Ticari faaliyetlerle ancak bir ekonomik faaliyet yaratabilirsiniz. Ticari faaliyet yapılmadan ekonomik zenginlik elde edilmez. Ticari faaliyeti yarattığımız andan itibaren sorunları da çözeriz. Bütün bu gelişmeler dahilinde buraların Türkiye’ye kazandırdığı rol nedir? Bunun siyasi olarak kazandırdığı nedir? Belki biz görürüz ya da görmeyiz bu trend, siyasi bakış, anlayış devam ederse bundan 20-30 yıl sonrasını söylüyorum; Türkiye dünyada ekonomisi iyi olan 10 büyük ülke arasında olacaktır. İstanbul’a gittiğimiz zaman en çok diyelim ki Mimar Sinan camileri hoşumuza gidiyor. Ama hiçbirimiz bunların duvarını işleyenini bilmiyoruz. Ama ‘Allah razı olsun’ diyoruz, bunları yapandan. 100 sene sonra belki insanlar diyecekler ‘Allah bu adamdan razı olsun.’ Bizim de ismimiz, cismimiz unutulacak ama eserlerimiz yaşayacak.”