Kars merkez Kazımpaşa Caddesi’nde gözümüze ilişen bir tabela dikkatimizi çekti; “Av. Hülya Kesemen.” Bürosunu ziyaret ettiğimizde bizi temiz, nezih, şık bir ortamda sempatik ve güler yüzüyle çok da mütevazi karşılayan avukat hanım sorularımızı şöyle yanıtladı:

-Günümüzde yaşanan olaylara genellikle toplumsal bir duygusallıkla bakıyor ve ön yargılı davranıyoruz. Heyecanlı ve duygusal olmak bizim genetik yapımızda var. Bazen suç isnad edilen kişinin müdafiliğini kabul eden avukata, neden bu görevi üstlendiğiyle ilgili yanlış yaklaşımlarda bulunulur.

-Avukatın görevi; müvekkilinin, yararına olabilecek haklardan yararlanmasını sağlamaktır. Bu sebepledir ki, suç isnad edilen kişinin de bir avukata sahip olması elbette çok gereklidir.

Birincil görevi ‘‘Müvekkilim suçlu değil masumdur, Sayın Yargıç’’ demek olmayan Avukat, müvekkilinin hukuksal haklarını en üst düzeyde korumak, müvekkili suçlu olsa bile suçu ile orantılı bir ceza almasını sağlamakla yükümlüdür. Müdafiden yararlanma hakkı gerek anayasa gerekse medeni ve siyasal haklara ilişkin milletlerarası antlaşmalarda yer almaktadır. İsteyen herkes müdafiden yararlanma hakkı talep edebilir. Her meslekte olduğu gibi avukatlık da profesyonellik gerektirir. Avukatlar haklıyı, masumu, suçsuzu ve suçluyu savunmakla beraber müvekkilin bilmediği yasal hakları hassasiyetle tesis eder mesleğinin profesyonelliğini yerine getirir. Savunulmadan yapılan bir yargılama doğru bir yargılama değildir.

-Hak ve adalet nedir diye sorduğumuzda;

-Hakların tahakkuk etmesiyle ortaya çıkan kavram “Adalet”tir. Adaletin zorunlu şartı olan “hak” ise hukuk düzeni tarafından korunan çıkarlarımızdır. Hak; adalet ve eşitlik bir arada olduğu sürece anlam ifade eder ve böylece ortaya “Hukuk Devleti” çıkar. Hukuk devletinde en önemli unsur, kişilerin dokunulmaz alanlarının güvence altına alınmasıdır. Bu sebeple ki; insan hakları “Anayasal hak” olarak kabul edilmeli, hatta ve hatta, anayasal düzenin istinatgahlarından biri haline getirilmelidir.  Zira ‘Hak’ gerçekleşmediğinde, özgürlük ve eşitlikten bahsetmek de anlamsız olacaktır.

-Eşitlik nedir diye sorduğumuzda ise;

-İnsanlar tarih boyunca “Eşitlik nedir?” sorusuna cevap aramışlardır.  Adalet genellikle “eşitlik”  ile eş kabul edilir. Ancak, burada asıl sorun “eşitlik” kavramı ile ne anlatılmak istenildiğidir. Adaletin esas unsuru  “eşitlik”; eşit olanların, sadece eşit oldukları konular bakımından benzer işleme tabi olmaları gereğini ifade etmektedir. Genel eşitlik ilkesi,  kişilerin tefrik edilmemesini gerektirir. Din, dil, ırk, cinsiyet ve siyasi görüş; ayrımlı davranılmayı haklı kılmayan başlıca nedenlerdir. Kimse “isteğe bağlı” mağdur ya da “isteğe bağlı” üstün duruma getirilemez, bu; hukuk önünde eşitlikte bulunması gereken en önemli konudur. Hukuktaki tarafsızlık, hak eşitliği için elzem bir unsurdur. Eşitlik yolundaki bütün engeller kaldırılmalıdır. Örnek verecek olursak; toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda çok kapsamlı bir milli politika takip edilmelidir. Kadın istihdamına baktığımızda, eşitlik çalışmaları kadın istihdamını desteklemekten ve istihdamdaki kadınlara eşitlik sağlamaktan uzaktır. Kanunlarda ve uygulamalarda pozitif ayrımcılık yapılmalı hak ve eşitlik sağlanmalıdır.