Meydanlar yavaş yavaş hareketleniyor. Adaylar seçim bölgelerine intikal etmeye başladılar. Seçim sonucu hakkındaki tahminler bundan sonraki iki hafta içerisinde daha isabetli yapılabilir. Zira birçok İl’de vatandaş adayların çoğunun yüzünü bile görmemiş.

Karasız seçmen adayları bundan sonra görecek, dinleyecek, karşılaştıracak ve kararını verecek. Anketlerde kararsızların yüzde 30 gibi yüksek bir oranda çıkması, siyasal sistemimizdeki sakatlıktan kaynaklanmaktadır. Çünkü seçmen aday listesi açıklanıncaya kadar torbadan ne çıkacağını bilmiyor. Oysa gelişmiş demokrasilerde kararsız seçmenin yüzde 5’i geçmesi siyasal kaos olarak kabul edilir.

Muhalefetin bu seçimlerde AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak için eli son derece güçlüdür. Sebebine gelince;

-AKP ilk defa fiilen olmasa da resmen başında Tayyip ERDOĞAN olmadan bir seçime gidiyor. Bunun ne kadar büyük bir avantaj olduğunu bilmem açıklamaya gerek var mı?

-Yine bu seçimde AKP’nin 70 tecrübeli milletvekili seçimlere katılamıyorlar.

-HDP bağımsız adaylarla değil, parti olarak seçimlere katılıyor.

2015 seçimlerinde AKP için en önemli handikap; HDP’nin parti olarak seçimlere girmesidir. Barajı aştığı takdirde AKP’nin geçmiş dönemlerde avantadan elde ettiği en az 35 milletvekili bu defa olmayacaktır. Barajı aşamaz ise bu 35 avantaya bir 35 daha eklenecektir. Ancak bu da farklı sıkıntılar doğuracaktır.

CHP ve MHP’ye gelince; Araştırma şirketlerinin bu partilerin oy oranlarını 2 - 3 puan artırdıklarına dair açıklamalarına temkinli yaklaşmak gerekir. Zira seçime 50 günden fazla bir zaman var. Bu partiler geçmiş seçimlerden ders alarak, stratejilerini değiştirmedikleri müddetçe oy oranlarında anlamlı bir artış beklemek çok gerçekçi olmaz.

Bundan önceki seçimlerde Terör, bölücülük, Cumhuriyet, din istismarı, Çözüm süreci, yolsuzluk, hırsızlık vb. konular üzerinden yürütülen seçim çalışmalarının, AKP’ye laf yetiştirme sövme sayma yöntemlerinin sonuç vermediği görülmüştür.

Bizim insanımız milliyetçidir, vatanseverdir, bu değerleri savunanları alkışlar. Ancak ÖZAL döneminden beri tecrübelerle sabittir ki oyunu kullanırken midesinin sesini dinler, cebini yoklar.

Örneğin, son günlerde muhalefet adına yapılan en etkili çıkış CHP’nin “emeklilere 2 maaş ikramiye ”sözü olmuştur. Bu açıklama 10 Milyon emekliden önemli bir bölümünün ilgisini çekmiştir. Başbakan ve bakanlar bu çıkışı ne kadar etkisizleştirmeye çalışmışlarsa başarılı olamamışlardır.

Olmaları da mümkün değil. Cumhurbaşkanının yeni sarayının trilyonları bulan doğalgaz ve elektrik giderleri gündemdeyken “emekliye kaynak yok” diyen başbakanı” alkışlarlar”.

MHP’nin de geleneksel klişe söylem ve eylemlerden kaçınması, halkın aklına yatacak, gönlünü okşayacak plan ve projeleri gündeme taşıması gerekir. Aksi takdirde bugün artmış gibi görünen 3 puanlık artış, yarın iki sanal milliyetçi söylemle geri gidebilir. 2009 belediye seçimleri öncesi meşhur “van minüt”senaryosunu hatırlatırım.

Ne var ki kredi kartı batakları, işsizlik, dolardaki artış, ihracatçının, ithalatçının sorunu, emeklinin çilesi, yağmalanan kentler, çiftçinin sorunu vb. konularda AKP iktidarı için deniz bitmiş, Söyleyecek sözü kalmamıştır. Yeter ki MHP adayları bu konular üzerinde çalışsınlar.

MHP milletvekillerinden kalan 50 gün içerisinde çalışkan olmalarını bekliyoruz. Davul zurnayla, marşla, türküyle seçim çalışması kolaycılığından uzak dursunlar. Halkın dertlerine çare olacak proje üretsinler, halkı kucaklasınlar. Yol, su, baraj, enerji ne istiyor yöre halkı iyi araştırsınlar.

Bu fırsat ele düşmez. AKP’yi iktidardan etmenin tam zamanıdır. Bilinmelidir ki, Ahmet DAVUTOĞLU başkanlığındaki AKP, yüzde 45’in üzerinde oy alırsa 12 yıl daha bunlara katlanmak zorunda kalacağız. Çünkü Tayyip Erdoğan’sız da olurmuş anlayışı yerleşmiş olacaktır.

“Türkiye’nin bizimle yürümesi için” bir tek şeye ihtiyacımız var: Çalışkan olmak….