1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Nefes Nefese Biten Onurlu Bir Yaşam
Nefes Nefese Biten Onurlu Bir Yaşam

Nefes Nefese Biten Onurlu Bir Yaşam

Yazarı Araştırmacı-Yazar Sezai Yazıcı, Kars’ın kısa süre önce kaybettiği değerlerinden Fevzi Çamlı’yı, “Nefes Nefese Biten Onurlu Bir Yaşam” başlığıyla kaleme aldı.

A+A-

ZAMAN NASILDA AKIP GİDİYOR…

Bugün sevgili Fevzi Çamlı’nın aramızdan ayrılışının 30. günü. Tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)’nde yaşama gözlerini yumduğunu öğrendiğimde Erzurum’daydım. Kars’a dönecek, daha önce programlanmış olan I. Uluslararası Ani-Kars sempozyumuna katılacaktım. Bu yüzden de Ankara’ya, onu uğurlamaya gidemeyecektim. Derin bir üzüntü içindeydim. Öldüğüne inanamıyor gelişigüzel söylenip duruyordum: “Nasıl olur... Daha önceki gün telefonla konuştuk. Tedavisinin iyi gittiğini belirtmiş; “İnşallah en kısa zamanda eski sağlığıma kavuşurum” demişti…

Hastaydı. Ama ölümü beklenmiyordu. Yıllar önce yakalanıp atlattığı rahatsızlığı yeniden depreşmiş ve bir süre önce GATA’ya yatmıştı. Ancak O’nun yaşama sevinci dostlarını umutlandırıyordu. O, yakın çevresine, okuması için hasta yatağında yazdığı yazıları gönderiyor, onların tepkilerini dinlemeye zaman ayırıyor, sanki hastalığıyla dalga geçiyordu. Doktorlar telefonla konuşup yorulmasını istemiyorlardı. Ama O, “Dostlarımın sesini duymak bana güç veriyor” diyerek akşamları 19:00-21:00 arası telefonunu açacak kadar sevgi doluydu.

Fevzi Beyi 1990’ların ortalarında tanıdım. Değişik vesileler, “mesafeli” arkadaşlığımızın dostluğa dönüşmesine ivme kazandırmıştı. Ortağı olduğu Başkent Şirketler Topluluğu’nun Kars Havalimanı ve Sarıkamış Çamkar Oteli’nin yapımında gösterdiği başarılar dikkat çekiyordu. Ailenin adı, Kars’a kazandırdığı yatırım ve sağladıkları istihdama koşut olarak 90’ların sonundan itibaren sıkça duyulmaya başlayacaktı. Fevzi Bey ise daha çok bölge ve ülke üzerine düşünceleriyle, yazılarıyla benim dikkatimi çekiyordu.

O, az bilinen çarpıcı bir yaşam öyküsünün sahibiydi.

Yoksul bir çiftçi çocuğu olmasına karşın etkileyici bir eğitim kariyeri vardı.

Fevzi Çamlı, her şeyden önce istenci, insan sevgisi, kararlılığı ve sabrıyla örnek bir insandı.

Fevzi Çamlı’nın bütün bir yaşamı “Cumhuriyetin halktan kopuk elitist bir grup yarattığı” palavrasına ve ona inanların suratlarına indirilmiş bir tokat gibidir. Zira O, Cumhuriyetin en önemli kazanımı olan eğitimdeki fırsat eşitliğinin görünür, somut bir ismidir.

AV. FEVZİ ÇAMLI

Fevzi Çamlı, Kurtuluş Savaşı sonrası Digor-Kocaköy (Nahcivan)’den Sarıkamış'ın Alisofu Köyü'ne göceden 7’si erkek, 9 çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak 1947 yılında dünyaya geldi. İlköğrenimini doğduğu Alisofu Köyü'nde, ortaöğrenimini Sarıkamış'ta, liseyi Kars'ta okudu. Kısa yoldan ailesine yardımcı olmak için Hava Astsubay Okulunu bitirdi. Silahlı kuvvetlerde Astsubay Çavuş olarak çalışırken girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Fevzi Çamlı, "Toprak Hukuku ve Tarımsal İşletmelerin Miras Yoluyla Parçalanması", konularında çalışmalar yaptı, tezler hazırladı. Ankara Hukuk Fakültesi Bankacılık ve Ticaret Hukuku Enstitüsü’nde Avrupa Topluluğu Hukuku eğitimi aldı.

Fransızca eğitimi için 8 ay süreyle Belçika'da bulundu.

Amerika Birleşik Devletleri'nde İşletme, Almanya NATO Koleji'nde Strateji Eğitimi gördü.

Atatürk Üniversitesi'nde "Türk Devrimi ve Siyasal Rejimler" dersleri verdi.

F-16 Savaş uçaklarının Türkiye'de üretilmesi projesinde görevler üstlendi.

1991 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden Hava Kıdemli Binbaşı rütbesiyle emekliye ayrıldı.

Ankara Barosuna kayıtlı olarak görev yapan Fevzi Çamlı, iki dönem baronun yönetim kurulu üyeliğini üstlenmişti.

Fevzi Çamlı, ayni zamanda AB (Avrupa Birliği) ve İBA (İnsan Hakları Enstitüsü) temsilcisi, Karadeniz Ülkeleri Barolar Birliği kurucu üyeliği görevlerinde bulundu. Bu görevleri nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti'ni, birçok kez Amerika, İngiltere, Romanya, Rusya, Hindistan, Mısır ve Fas'ta temsil etti.

Fevzi Çamlı salt profesyonel bir asker, değişik alanlarda çalışmalar yapmış yabancı diller bilen başarılı bir avukat değildi. O çağından yana, iline, bölgesine, ülkesine ve kısaca tüm insanlığa karşı sorumlulukları olduğunu haykıran bir dünya yurttaşıydı.

 

Fevzi Çamlı, düşüncelerini özgürce açıklamak, yazmak ve bu doğrultuda siyaset yapmak için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden genç sayılacak yaşta emekli olmuştu. 1995 yılı Milletvekili Genel Seçimlerine CHP’nin 4. Sıra adayı olarak katıldı. Seçilme şansı olmadığını biliyordu; ama bütün gücüyle çalışıp kendi seçim çevresinden önemli oy aldı.

TBMM’ye girmek için 1999 genel seçimlerinde bir kez daha CHP’den aday adayı oldu. Ama yine genel merkezi, delegeyi aşamadı. Gazetelere yansıyan seçim bildirgesi onun dünya görüşünün ipuçlarını veriyordu.  Fevzi Beyin günümüzde de geçerliğini koruyan o bildirgesindeki saptamalarının bir bölümünde şu tümceler yer alıyordu:

“(…) Köyden kente hepimiz, Türkiye'nin çok ağır siyasal, toplumsal, ekonomik bunalımlar içinde olduğunu yaşıyor, görüyor, izliyor ve okuyoruz... Ulusal gelir dağılımındaki eşitsizlik, sosyal güvenlikten yoksunluk, soygun, çeteler, terör, ahlak kirlenmesi en ileri boyutlarda... Devlet, hükümet, vatandaş yarınını göremiyor. Dış dünya ile ilişkilerimiz oldukça sorunlu. Müslüman, Hıristiyan ayrımı yapılmadan sınırlarımız düşman çemberinde... Hem ülke, hem yurttaş, korkusuzca inanç ve etnik köken ayrımına itilmekte... Kuvayı Milliye, Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı günleri unutulmuş görünüyor.”

“Öte yandan, tarım, hayvancılık ülkesi olan Türkiye, et ithaline başlamış... Çiftçi ve ziraatçi artan yem ve gübre fiyatları karşısında çaresiz kalmış... Tarım ve hayvancılık hızla terkedilerek kırsal alanda yaşanan göç dalgası yeni bir ivme kazanmış...”

(…)   

Fevzi Bey “eylemli siyaset” defterini bir daha açmayacak şekilde 1999 yılında kapadı.

2000’lerden sonra, daha çok okumaya, yazmaya yeni mesleki başarılar kazanmaya yöneldi.

Ama kardeşi Eyüp Çamlı’nın elim bir trafik kazası sonucu erken yaşta ölümü O’nu derinden etkiledi. Yakalandığı hastalığa karşı verdiği mücadelede çok hırpalandı. Zaman zaman sarsıldı. Yaşamdan soğuduğu anlar oldu. Dahası, ölüme hazırlık yaparak kitaplarını bağışladı.

Ancak çok geçmeden toparlandı, yeniden yaşama dört elle sarıldı. Eyüp Çamlı’nın vefatından sonra şirketin temsilini üstlendi, il ve bölgesel toplantılara katıldı. Bitip tükenmek bilmeyen davalar, yurtiçi ve yurtdışı geziler, incelemeler…

Nefes nefese süren yaşam beklenmedik bir biçimde GATA’da noktalandı.

Dostluğundan onur duyduğum güzel insan, örnek yurttaş ışıklar içinde yat!

Bu vesile ile eşi Gülperi Hanımefendiye, kızları sevgili Aylin ve Pelin’e, Mehmet Hocanın şahsında Çamlı Ailesine, dost ve sevenlerine, tüm Sarıkamışlılara sabır ve başsağlığı diliyorum.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.