1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Müslüman’a Bu Çeşmeden Su İçmek Haram
Müslüman’a Bu Çeşmeden Su İçmek Haram

Müslüman’a Bu Çeşmeden Su İçmek Haram

Nemci Kocaoğlu’nun, “Müslüman’a Bu Çeşmeden Su İçmek Haram” yazısı:

A+A-

Bin sene önce Kars’ta yaşamış ve Kars’a defnedilmiş sufilerden Ebul Hasan Harakan-i Hazretlerini hangimiz biliyorduk, hangimiz tanıyorduk?

Maalesef istisna kişiler hariç hiçbirimiz...

Bu yazıyı kaleme almadan önce epey bekledim. Her seferinde sabret dedim kendime. Yanlış hesap Bağdat’tan döner hesabıyla birilerinin haksızlığa karşı tepki vereceğini, sessiz kalmayacağını düşündüm. Ama gel gör ki vicdanıma, inandığım değerlerime daha fazla set çekemedim ve  yüreği Kars için atan buradan başka yaşayacak yeri olmayan Kars bir sevdadır diyen saf, dürüst, temiz kalpli Karslı hemşehrilerimin sesi olmak adına yazmaya karar verdim......

Bir Müslüman her zaman hak ve hakikati savunmalı ve doğru olanları yapmalıdır. Çünkü kurtuluş doğruluktadır. Doğruluk yoksa Namaz da, Oruç da, Hac da, Zekat da, Niyet de, Kıble de doğru olmaz..Bir kişinin beyni ,kalbi ve dili bütünlük içinde hareket ediyorsa, o kişi doğruluğa erişmiş demektir. Ama bugünkü toplumumuzda müslümanın beyni farklı, kalbi farklı, dili farklı söylüyor. Yani samimiyet, ihlas ve Kur-an ahlakı yok olmaya yüz tutmuş. Yalanı doğrulatmaya, haramı helalleştirmeye çalışan bir topluma dönüşüyoruz ya da dönüştürülüyoruz. Herkes bu dünyada makam, mevki ve mal peşinde koşturup duruyor. Küçük, az götürüyor; büyük, çok götürüyor ama herkes götürüyor, nemalanıyor. Götürmeyen de ‘‘ Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır.’’ hadisini unutmuşa benziyor. Kısaca herkesin Ahireti  bu dünya olmuş. Dua edelim: Rabbim hepimizi kendimize getirsin ve Kur-an ahlakıyla, İmanlı, İhlaslı hareket eden bir topluluğa dönüştürsün.

Gelelim bu yazıyı yazmama sebep olan asıl konumuza. Konuya girmeden önce şu soruların hep beraber cevabını bulmaya çalışalım:

-Bu şehrin tanıtımına en fazla katkı sunan kişi kimdir ?

-Ebul Hasan Harakan-i Hazretlerinin varlığından haberdar olmamıza en fazla kim katkı sağlamıştır ?

-Uluslararası düzeyde Harakan-i Hazretleri’nin ve Kars’ın tanıtımı için kim sempozyumlar düzenlemiştir ?

-Ebul Hasan Harakan-i Hazretleri’nin külliyeye dönüşmesine, o bölgenin kötü alışkanlıklardan temizlenmesine ve insanların çoluk çocuğuyla rahatça dolaşmasına kim vesile olmuştur ?

-Ebul Hasan Harakan-i Külliyesi’nin varlığı sebebiyle il dışından ziyaretçiler gelmesine kim vesile olmuştur ?

-Günlerce televizyonlarda canlı yayın yapan hem Ebul Hasan Harakan-i Hazretleri’ni hem de Kars ilimizi tanıtan kimdir?

-Bu şehri tanıtarak turistik ve manevi ziyaretlerin artmasına, bu ziyaretlerin ilimize ekonomik katkı sağlamasına kim vesile olmuştur ?

-İlimizde manevi doku oluşmasına, birlik ve beraberlik içinde sevgi köprüsünün  kurulmasına kim vesile olmuştur ?

-Üniversitemizde   Ebul Hasan Harakan-i kürsüsü kurulmasına  kim katkı sağlamıştır ?

Daha çok sorular sorabiliriz ama siz  o güzel insanı  sanıyorum hatırladınız. Ona karşı yapılan haksızlıkların, kötülüklerin ve iftiraların hesabını Yüce Mevlam inşallah hem bu dünyada hem de Ahirette soracaktır. Çok çalışan insan elbette hata yapacaktır. Tanıdığım kadarı ile ben hiçbir hatasını ve yanlışını görmedim. Kaldı ki Peygamberin bile hata yaptığı dünyada bu kul velev ki hata yapmış olsun,  yaptığı güzel çalışmalardan dolayı arkasında art niyet aranmamalıydı. Bizler uğramış olduğu haksızlık karşısında ona sahip çıkamadık. Cenab-ı Hak bizi affetsin. O güzel insan da bize hakkını helal eder inşallah. Bu gönül insanına yapılmış olan haksızlık en kısa sürede düzeltilmeli ve kendisi görevine iade edilmelidir.

Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

“Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama. Adam:

- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:

- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş. Adam:

- “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:

- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın,hem de her kula helâl,Müslüman’a haram yazarsın?..” Adam, başı önünde konuşur:

- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”

- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”

- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”

- “Eeee?!..”-

 “Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…” Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:

- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler

- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine… Sultan:

- “Bitti mi?..” demiş adama.

- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

- “Şimdi nedir isteğin?..”

- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler…Ve . Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok!.Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta tutuklanan koca âlim için:

- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

- “Kim bilir ne suç etti de tevkif edildi!..”

- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”

- “Sorma, sorma…”

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- “Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:

- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.” “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?..”

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş..’’’

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.