1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. “GÖRÜLMÜŞTÜR” damgalı vicdan kanatan mektup!...
“GÖRÜLMÜŞTÜR” damgalı vicdan kanatan mektup!...

“GÖRÜLMÜŞTÜR” damgalı vicdan kanatan mektup!...

Ümit Zileli bugünkü köşe yazında Kars T Tipi Kapalı Cezaevi’nden kendisine ulaşan bir mektuba yer verdi...

A+A-

Sıradan bir mektuptu…

Hani şu artık unuttuğumuz, neredeyse tedavülden kalktığını düşündüğümüz, bir zamanların “Bak postacı geliyor, selam veriyor” şarkısına konu olan, beyaz, dörtgen bir zarfa mahpus bir mektup!..

Özelliği ise sol üst köşede “Gönderen” kısmındaydı; mektup Kars T Tipi Kapalı Cezaevi’nden gelmesiydi… Özenle açtım; üzerine vurulmuş damga hemen göze çarpıyordu:

-Kars T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Mektup Okuma Komisyonu GÖRÜLDÜ!

Umudunu, çığlığını bir beyaz sayfaya arkalı önlü aktaran Atilla Berk imzalı mektup vicdanımı kanattı!.. İki sayfalık kağıtta kendisinden değil, tutuklu ve hükümlülerin büyük ıstırap çektiği bir konudan söz ediyor, bu insanlık dışı tutuma dikkat çekmemi istiyordu…

Köşem bugün Atilla Berk’e ait…

-Vicdanınızda tartmanız dileğiyle:

Eza ve cefanın elle tutulur hali!..

“Sayın Zileli,

Cezaevlerindeki durum üzerine yazdığınız yazı için teşekkür ederim. Yaşadığımız sıkıntılara tercüman olmuşsunuz. Size yazma sebebim köşenizde yer almayan ancak en az sizin yazdıklarınız kadar önemli bir sıkıntıdır.

Şu an pek çok tutuklu ve hükümlü (Ağır Ceza yargılaması ile ceza verilip İstinaf Mahkemesi kararı bekleyenler)  eş ve çocuklarının ikamet ettiği il dışındaki bir cezaevinde tutulmaktadır. Örneğin ben, Kars T Tipi Cezaevi’nde bulunuyorum. Annem ve babam yaklaşık bin kilometre ötede Kırıkkale’de, eşim ve iki oğlum (biri 3. sınıfa, diğeri 5. sınıfa gidiyor) 780 km. Uzakta Samsun’da babasının evinde kalıyorlar. 2 ayda bir kere 60 dakika bu kadar yol gelip görüşüp gidiyorlar. Hepsi beraber geldiğinde konaklama ve otobüs masrafı olarak bin 500 TL’ye yakın  bir maliyet ortaya çıkıyor.

Koğuşta bulunan 2-3 kişi dışında bütün arkadaşlarımın eş ve çocukları bu eziyetli yolculuğa ve masrafa katlanarak geliyorlar. Bazıları da masrafı karşılayamadıkları için evlat sevgilerini bastırıp koğuşlarda tek başlarına kalıyorlar.

Aileleri ile aynı şehirde yaşayan mahkumlar aileleri ile haftada bir kere 30 dakikalık kapalı telefon görüşmesi yapabiliyor, elbise alıp verebiliyorlar. Bir mahkumun ailesi açık görüşe gelemez ise sadece ve sadece 15 günde bir defa 10 dakikalık telefon görüşmesi imkanı vardır. Burada da artık mahkemeyi mi konuşursunuz, eşinize moral mi verirsiniz, yoksa sesinizi duymak için telefonu annelerinin elinden almak isteyen çocuklarınızla mı görüşürsünüz, seçim size kalmış…

Fedakar anne ve babalar sırf siz eşiniz ve çocuklarınızla görüşesiniz diye zaten sizden telefon beklemezler. Haklarını torunlarına ve gelinlerine devretmişlerdir…”

 

“Yerde yatmaya bile razıyız!”

“Şu an OHAL şartlarında kalınan en iyi cezaevlerinden birinde sayılırım. Çok şükür yeme, içme, barınma, sağlık konularında önemli bir sıkıntı yaşamadım. Koğuşlar kalabalık, rahat mıyız? Değiliz, yaşıyoruz…

Sizden ricam, Adalet Bakanlığı’nın mahkumların ailelerinin ikamet iline nakil talebinde bulunması isteklerine yönelik bir çalışma yapması için teşvik edici bir yazı yazmanız… Sesimizi duyuramadık. Gelen yanıtlarda “Nakil talebinde bulunulan cezaevindeki kapasitenin dolu olması nedeniyle reddedilmiştir” deniyor.

Ancak şu anda boş cezaevi zaten yok! Nakil ücretini de karşılamayı taahhüt ediyoruz. Tek isteğimiz bir tür “Becayiş” yöntemi ile durumları birbirlerine uygun mahkumların yerlerinin değiştirilmesi. Bizler yerde yatmaya bile razıyız. Yeter ki ailelerimizi daha çok görelim. Ailelerimizin yaşadığı maddi yıkım sona ersin. Pek çok mahkum psikolojik sıkıntı yaşıyor. Temelinde ise çocuklarını ve ailelerini görememek yatmaktadır.   Saygılarımla.

NOT: Ben henüz böyle bir talepte bulunmadım. Ancak konuya olan ilginiz nedeniyle size bu konuda bilgi vermek ve arkadaşlarımın hislerine tercüman olmak istedim”

Uzaktan bakınca ne kadar basit, ne denli ayrıntı sayılabilecek bir insani istek değil mi? Son verilere göre 238 bin civarında tutuklu ve mahkumun bulunduğu cezaevlerinde acaba kaç kişi ailelerine, çocuklarına hasret içinde acı çekiyor hiç düşündünüz mü?!.

Şayet bu yöntem, zaten kaderin sillesini yemiş, zaten cezaevinde hayatının belki de uzun zamanını geçirmeye mahkum insanları ayrıca cezalandırmaya yönelik bir uygulama değilse, yapılacak şey çok basit:

-Bu da mektupta açıkça yazılmış!

Bir insanın işlediği suçun cezasını çekmesi başkadır, aile ve çocuklarından bin kilometre uzakta çile çektirilmesi çok başkadır…

-Vicdan ve insanlık bunu reddeder!..

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.