1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Ermeniler,nereye gidiyordu?
Ermeniler,nereye gidiyordu?

Ermeniler,nereye gidiyordu?

Kars Kuzeydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yücel Sezer, Ermeniler ile ilgili bir anısını kaleme aldı. Sarkisyan’a elimi uzattım, tokalaşacaktım, tokalaşmadı boynuma sarıldı, dedi.

A+A-

Yıl 1991 Gümrü’den sınıra gelip Akyaka trenine binip Kars Tren Garı’nda sabahlayan Ermeniler, nereye gidiyordu?

 

Yücel Sezer’in kaleminden...

 

Komünizmin çöküşünden sonra Rusya’da ayrılan uluslar, bağımsızlıklarını 1990 yılında ilan ederken, Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’da aynı yolu takip etmişlerdir. Ermenistan’ın bağım sızlığını ilk olarak tanıyan devlet de yine Türkiye olmuştur.

 

Türkiye hem havadan hem de kardan Ermenilerin Türkiye’ye gelebileceklerini hatta Türkiye üzerinden başka ülkelilere de gidebilecekleri jestini yapmıştı.

 

Rusya dağılmadan önce Moskova’dan Suriye’ye gönderilecek çeşitli mallar Ermenistan üzerinden Türkiye’ye, Türkiye’den de direk olarak tren ile Suriye’ye gönderilirdi. Çünkü Moskova’dan hareket eden tren Gürcistan’dan Ermenistan’ın Kars sınırındaki Gümrü şehrinde kadar gelirdi. Yükler Gümrü’den Doğu Kapı’daki Akyaka trenine aktarılarak Erzurum-Antep üzerinden Şam ve Halep’e gönderilmiş olurdu.

 

İşte 1991’den itibaren Ermeniler de Akyaka treni ile Suriye’ye gitmeğe başladılar. Çünkü; Suriye’de akrabaları vardı. Suriye’de Arap, Ermeni Kürt, Hıristiyan, Müslüman ve çeşitli din ve mezheplerin bulunduğu ve hoşgörü ile yaşadığı bir ülke olduğunu da, sonraki yılar Suriye’ye giderek öğrenecekti. İşte Gümrü’den Kars’a gelip Kars Tren Garı’nda sabahlayan Ermeniler Suriye’ye gidiyorlardı.

 

Bir gün Gar müdürü ile Kazım Paşa Caddesi’nde karşılaştık. Adam konuşuyor, “Yücel Bey Gar’daki Ermenilerden haberin var mı?” Öğrenince nefesi teren garından aldım. Trenin içerisinde dolaşmaya başlayınca kadınlı ve erkeli Ermeniler ile karşılaştım. “Ben jurnailstim Türkçe bileniniz var mı?” deyince onlar bana ben onlara garip garip baktık.

 

Bir orta yaşlı bey “Men Türkçe bilirem” dedi. Tokalaştık ve hal hatır sorduk. “Buyurun oturun” dedi. Bende yanına oturdum. Sigara ikram ettim. Üç kişi sigaramı aldılar. Türkçe bilene “Adın ne? dedim “Sarkisyan” dedi. “Bununki Levon, bununki de Aşot”, dedi. Bende adımı söyledim. Sarkisyan, “Biz ya bu gece ya da yarın gece Suriye’ye hareket edeceğiz. Trenin ne zaman hareke edeceğini bilmiyoruz.

 

Suriye’de ne kadar kalacaksınız diye sorunca “Bir hafta veya 10 gün” dedi. O zaman cep telefonu yok. Sabit telefon verdim. Suriye’den dönüşünde beni aramak istersen gar müdüriyetine bu kâğıttaki ismimi ve telefonumu gösterirsen benimle seni görüştürür.” dedim ve ayrıldım.

 

Dokuz gün sonra telefonum çaldı. Gar müdürümüz “Yücel Sarkisyan Suriye’den döndü. Gelebilirsen seninle görüşmek istiyor.” dedi. Teşekkür ettim ve Gara gittim.

 

Sarkisyan ve arkadaşları terenin içerisinde değil dışarıda bekliyorlardı. Elimi uzattım ve tokalaşacaktım. Tokalaşmadılar. Boynuma sarıldılar.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.