Türkiye’ de darbe teşebbüsünün başladığı 23.00 saatlerinde meydanlara ilk inen ve Emniyet Müdürlüğü önüne gelerek Emniyet Müdürünü tutuklamaya gelen tanklara karşı duran grupların başında RUFAİ Cemaatinden Abdullah Hoca ve Talebeleri geliyordu.

Birçok insan darbe oldu endişesi ile ekmek fırınlarına dükkânlara hücum ederken Abdullah Hoca ve talebeleri cesaret metanet ve kararlılık ile tanklara silaha ve askere karşı direnişe geçmişti.

Saat 23.00 da meydana geldiğimde Ak Parti Başkanı Âdem ÇALKIN ve parti yönetimi ve çalışanları mücadele saflarında yerini almıştı.

Bu mücadelede birçok cami imamlarımız da tanklara ve askere karşı kıyam vaziyetini almış ve halkı yönlendirme yanında halka rehberlik ediyordu.

Bu mücadele hengâmında ismen tanıdığım Hayrat Vakfı İl Koordinatörü Hüsnü ÇELİK, Rehber Kalemler Derneği Başkanı Muammer KAKÇA, Hayrat Yardım Sorumlusu Metin SARAR, Müjdat ÇİFTCİ, Kerem ÇİFTCİ ve Kars İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı Yılmaz KARADAĞ, Menzil Cemaatinden Remzi Dede, tanklara ve askere karşı ön saflardaydı.

15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Emniyet müdürümüz önderliğinde Abdullah Hoca ve talebeleri deli cesareti ile askere gözdağı ve korku vererek kışlalarına göndermeye çalışırken, Âdem ÇALKIN, ekibi, Hüsnü Çelik’ler, Muammer KAKÇA’lar Müjdat ÇİFTCİ’ler ve Yılmaz KARADAĞ’lar darbecileri yıldırma korkutma ve vazgeçirme ve ortalığı yatıştırma adına ön saflarda mücadele ettiler.

Her kes ekmek yiyecek ve can derdine düşüp evine kapandığı bir zamanda ismini bilmediğimiz nice kahramanlar emniyet önünde ve Karsı’ın muhtelif yerlerinde şanlı ve kahramanca bir mücadele verdi.

Hayatını hiçe sayarak askerin namlularına göğsünü siper eden kahramanlar birçok üst düzey yetkiliyi emniyete teslim ederken tankları ve askerleri de kışlalarına gönderdi.

Halkın zaferi ile sonuçlanan 15 Temmuz darbe kalkışması ve girişimi cuntacı ve hainlerin hezimeti ile son buldu.

İlk günden bu yana bu isimli ve isimsiz kahramanlar meydanda demokrasi nöbetinde bulunmaya devam ediyorlar.

Hatırladıkça güldüğüm bir hadise de Abdullah Hoca’dan sert bir kafa yiyen darbeci albayın neye uğradığını şaşırmasıdır.

Halkın iradesini hiçe sayan ve hâkimiyetini gasp etmeye çalışan cuntacı albay yediği Abdullah hoca kafasını her halde ömür boyu unutmaz.

Halkın iradesine ipotek koymak ne demektir anlamıştır.

Darbecilerin kışlalarına gönderilip darbeci tugay komutanını almaya giden polislerden birisinin alıkoyulduğu duyulduğu anda Rufaiciler başta olmak üzere öyle bir hiddet öfke ve delicesine kışla önüne koştular ki, araba ile onlara yetişmekte zorluk çektim. Olay mahalline geldiğimde taş sopa kaya ve ellerine ne geçirdiyseler darbeci askeri taşlamaya başladılar. Ortalığın kan gölüne dönmesine ramak kalmıştı. Öfkeli kalabalık havaya atılan karşılıklı silah atışı ve Abdullah hocanın çabaları ile zor bela yatıştı.