1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. ‘Ani’de Sabancı’ya Tuvalet bulamadık!’
‘Ani’de Sabancı’ya Tuvalet bulamadık!’

‘Ani’de Sabancı’ya Tuvalet bulamadık!’

Ali Canip Olgunlu; ‘Ani’de Sabancı’ya Tuvalet bulamadık!’

A+A-

Kafkas Haber Ajansı Köşe Yazarı Mehmet Duman’ın Karslı Türkolog, Araştırmacı Yazar Ali Canip Olgunlu ile ‘Kars’ söyleşisi;

Duman’ın Olgunlu ile söyleşisinden akıllarda kalanlar ise şunlar oldu:

Turizmin can çekiştiği bir dönemde bile Kars’ı unutmayan her yıl olduğu gibi bu yılda çocukluğunun mutlu şehri Kars’ı yalnız bırakmayan üstadım Ali Canip Olgunlu ile bir araya geldik. Kars’ı birçok yönüyle, Karslı Türkolog Araştırmacı Yazar Ali Canip Olgunlu’ya sorduk. Tabii, soru ve cevaplara geçmeden önce sohbetimizde Unesco Dünya Miras Listesi’ne aday olan Ani Ören Yeri’nde Sabancı ve Sabancı gibi büyük isimlerin gelip de Ani’de tuvalet bulmaması, “Turizm nere Kars nere?” ifadesini akla getiriyor. İlgililere duyurulur.

Neyse, Ani’deki tuvalet mevzusunu diğer sorularımızdan sonra Ali Canip Olgunlu’dan dinleyeceğiz. Ama önce;

Üstadım, turizmde çarpıcı düşüşler yaşadığımız bu günlerde Kars’a getirdiğiniz insanlarda düşmenin aksine bir artma var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Mümkün mertebe geçmişteki görkemi sürekli edebiyat, tarih, şiir gibi kendi alanımın vermiş olduğu birikimlerle şehre imaj yüklüyorum. O kadar zor bir şey ki mesela şehirlerin geçmişte görkemli dönemleri olur. Birçok şehir bunu yitirmiştir. Bazıları bunu devam ettirir. Antakya, Kars bu görkemini yitiren şehirlerden. Ben bu şehre insanları getirip gezdirdiğimde bazen kendime hayret ediyorum. Tek başıma dolaştığımda, ben bu insanlara haksızlık ediyorum. Bu insanlar benim için buraya geliyor. Anadolu’nun diğer yerlerine yapmış olduğum o seyahatlerin kredibilitesiyle buraya geliyorlar. Ama burada bir göz boyuyorum ve kendimi çok rahatsız hissediyorum. Ama gelen insanlar buradan çok mutlu oluyorlar. Benim kendimi rahatsız hissetmeme sebep, kendimi çok yoruyorum.”

Neden yoruluyorsunuz?

“Bazı şehirlerde hiç bu kadar yorulmuyorum. Otel iyi, restoran iyi, tarihi ören yerleri iyi, gezi güzergahları iyi ve bir de coğrafi zenginliği var. Hem kültürel anlamda hem de coğrafi anlamda. O zenginlikten, ben çok fazla bir şey yapmam. İstanbul’da teoriyle yetinirim, pratik zaten çok fazla. Buraya geldiğimde burada malzeme yok. O malzemeyi yaratmak içinde çok yoruluyorum. Mesela hikâye yazıyorum. Bu şehrin hikâyesi yok!”

Yani bitmiş bir hikâyeyi mi yeniden yazıyorsunuz?

“Aynen öyle. 10.yüzyıl, 13.yüzyıl, 17.yüzyıl ve son dönem 19.yüzyılın başlarını anlatıyorum. Ama o anlattıklarım nerede? Yok… Ama her yerde geçmişten var olan izler var. Burada geçmişten izleri göremiyorsun ya ütopya gibi geliyor, bana. Ama buna rağmen her sene Kars’a gelen gruplarımızda artış var. Ama buna rağmen her sene Kars’a gelen gruplarımızda artış var. Bu da garip bir şeydir. Geçen yıla göre yüzde 30 artış olmuş.”

Bu artış Ali Canip Olgunlu isminden dolayı mı?

Bu maksatla artış olsa bile yeterli değil. Kültürel mirasa dair kullanabileceğim alan yok. 12 Havariler Kilisesi’ne giremiyorum. Dışardan anlat geç. Hasan Harakani’yi dışardan anlat geç. Namık Kemal’i anlatıyorum, evi yok. Malakanlar’ı anlatıyorum, Malakanlar yok. Gurciyev’i anlatıyorum, Gurciyev yok. Faydalandığımı bir tek malzeme var o da Kars Kalesi. İnsanlar kaleyi görmek istiyor. İç mekanı da görmek istiyor. Karda kışta nasıl çıkaracaksın oraya? Şartlar çok zor.”

Üstadım, bu şartlarda Kars’ı nasıl hikâyeleştiriyorsunuz?

“Evliya Çelebi’nin ‘Seyahatnamesi’nden yararlanarak, Dereiçi’nin adını Yeniçeri Vadisi olarak değiştirdim.”

Yeniçeri Vadisi harika bir isim bence de.

“Çok yakışır oraya kalenin içerisinde 3 tane Yeniçeri Koğuşu var. Kanuni döneminde Yeniçerilerin İstanbul dışarısına çıkarılmaları vardır. O anlamda kahkaha kuleleri benim için çok güzel bir donedir. Mesela kale de kahkaha kulelerini anlatıyorum. Ama kahkaha kuleleri nerede, yok. O kadar basit bir düzenek ki bu yapılabilir.”

Kars Kalesi’nde Kahkaha Kuleleri mi var? O kadar kaleye çıktım ilk defa duyuyorum.

“Kars Kalesi’nde tam 1125 adet Kahkaha Kulesi vardır. Evliya Çelebi söyler bunu. Güzel bir düzenektir ve bu Yeniçeri düzenekleridir. 1826 Yeniçeri Katliamı’nda Erzurum-Kars’ın dönemini biliyoruz. O yüzden bu bilgilerle ben oraya Yeniçeri Vadisi deyip bir hikâye yaratıyorum.”

Yaşanmış bu hikâyeleri Kars’a gelen insanlar biliyor mu peki?

“Üzüldüğüm noktalardan biri de Anadolu kültür tarihçisi olarak bu benim alanım. Ama buraya gelen ne acenteci, ne rehber bilmez ki bunları. Bilmediğinden dolayı Yeniçeri Vadisi’ne girende yok. Kars’ın tek etkileyici yeri o vadidir. O vadi de ben hiçbir turist grubunu görmedim. Çünkü hikâye bilmiyorlar. Orada Çarın Köşkü, orada Puşkin var. O hamamda ben Puşkin’i okumayı çok isterim. Ama ben Puşkin’i yolda okuyorum. Böyle bir şey olabilir mi? Mevlana’nın şiirini dergâhta okuruz. Hacı Bektaş Veli’yi Nevşehir’de okuruz. Aristo’yu Asos’ta okuruz. Buna benzer binlerce örneğimiz vardır. Ama ben burada Puşkin okuyamıyorum. Yani her şey çok soyutta kalıyor. İsim olarak kalıyor. Bu şehir iki yapıdan oluşur. 1877-1917 öncesi 10.yüzyıl Ermeni başkenti, baktığın zaman önemli bir Selçuklu yeri ve en önemlisi Osmanlı şehri. Osmanlı’nın Ankara’dan sonraki en fazla eserleri buradadır.”

Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?

“Beni rahatsız eden on yıldır buradaki insanların yüzünden yalan konuşuyorum. Artık yalan konuşmak istemiyorum. Bana her sene deniliyor ki kalenin altı yıkılacak. Burası Osmanlı haline getirilecek. Ama yok. Hemen hemen iki yılda bir gelen dostlarım, hoca hani burası yıkılacaktı. Ama bir arpa boyu kadar yol alınamamış bu şehirde.”

Yapılması gereken çok şey var bu şehirde değil mi?

“Geçen Emine Sabancı geldi buraya ki daha önce holding sahiplerinden bir sürü insan geldi. Şehrin bunlardan haberi yok ama. Haberlerinin olmamasının sebebi, gittiğimiz yerlerde kimsenin haberi olmasın. Rahat dolaşalım, derler. Ama buraya geldikleri zaman benden böyle bir şey rica etmezler. İlk geldiğim yıldan itibaren o dönemin Ticaret Odası Başkanı olmak kaydıyla, herkese dedim ki gelin insanlarla tanışın. Çünkü burası benim şehrim olduğumdan dolayı bu insanların şehre çok büyük katkıları olurdu. Bu şehre yaptığımız yardımlar basit basit yardımlar. Ama var olan kapasitemizin yanında bu yaptıklarımız devede kulaktır. Yani demek istediğim yapabileceğimizi bu şehrin duyarsızlığından dolayı yapamadık. Bende artık son evreme geldim. Yoruldum artık.”

Sizi yoran konular çok mu büyük?

“Geçen Emine Sabancı’nın başına geldi. Benim Ani’yi en basit anlatmam iki saattir ve yolda geçen zamanla dört saatte tuvaletleri geliyor. Her insanın ve her grubun tuvaleti geliyor.”

Yani Ani’de tuvalet yok! Üstadım peki bu nasıl çözülebilir?

“Tuvalet tabii yavrum. Ephesus’un (Efes) girişinde iki tane tuvalet var. Türkiye’de her ören yerinin, her antik kentin, her müzenin olmazsa olmazı medeniyetin göstergesi olan modern tuvalettir. Tuvalet bir medeniyettir. Bu insanların medeniyetinden şüphe etmiyorum, üzülüyorum. Şehrin bürokrasisinden tut, her kesime hakikaten üzülüyorum, onlar adına. Önem vermiyorlar. Sabancı gitti eve. Sabancı’yı boş ver normal bir insan ya. Düşün ki ben Ani’de ishal oldum ne yapacağım.”

Üstad Ali Canip Olgunlu ile Ani’de tuvaletin olmamasını konuşmak. Hangi çağdayız acaba?

Bu ayıpta bize on asır yeter!

Söyleyişimiz devam edecek…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.