1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. 91 Yıl Önce Bugün
91 Yıl Önce Bugün

91 Yıl Önce Bugün

...91 Yıl Önce Bugün Kars'ta İngilizler Parlamento Bastı...

A+A-

 

İNGİLİZ EMPERYALİZMİNİN BOĞDUĞU CENÛBİ GARBİ KAFKAS CUMHURİYETİ

Sezai YAZICI

 

13 Nisan 2010, bugünkü Anadolu toprakları üzerinde kurulan “İlk Cumhuriyet”in parlamentosunun İngilizler tarafından basılarak dağıtılışının 91. yıldönümüdür.  13 Nisanda Cenûb-i Garb-i Kafkas Cumhuriyeti’nin basılan Parlamentosunun ardından tutuklanan Hükümet Reisi Cihangiroğlu İbrahim Beyin yanı sıra İngilizlerin tutukladığı 11 üye şunlardır:

1.      Dahiliye Nazırı Ali Rıza (Ataman) Bey,

2.      Harbiye Nazırı Cihangiroğlu Hasan Han Bey,

3.      Adliye Nezâreti âzasından Cihangiroğlu Aziz Bey,

4.      Kars Valisi Alibeyoğlu Mehmet Bey,

5.      Muhacir Müdürü İstefan Vafiyeddin Bey,

6.      Polis Umum Müdürü Tevhidüddin Mamilof Bey,

7.      Kars Polis Komiseri Salahoğlu Musa Bey,

8.      Rum Milletvekili Pavlo Camuşov Bey,

9.      Parlamento âzalarından Polonyalı göçmen Simon Raçinski Bey,

10.  PTT Umum Müdürü Memhedoğlu Muhis Bey,

11.  Kars Şûrası İaşe Mümesilli Yusufoğlu Yusuf Bey

Hariciye Nazırı Piroğlu Fahrettin Bey parlamento baskını sırasında Erzurum’da olduğu için tutuklanmaktan ve Malta’ya gönderilmekten bir tesadüf eseri kurtulmuştur. İngilizlerin tutukladığı 12 üyenin 11’i Malta’ya, Dahiliye Nazırı Ali Rıza Bey ise Batum’a sürülmüştür. Ali Rıza Bey, bir süre sonra özgürlüğüne kavuşarak Kağızman’a dönmüş “Milli Şûra” kurma çalışmalarını yürütmüştür.

Gelin 13 Nisan münasebetiyle bu süreci yeniden hatırlamaya çalışalım:

“93 Harbi” olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı imparatorluğu’nun yenik düşmesiyle sonuçlanmıştı. İmzalanan Ayastafanos (Yeşilköy) Antlaşması, (3 Mart 1878)  Osmanlı Devleti’nin, savaş tazminatı olarak Rusya’ya 1 milyar 410 milyon Ruble ödemesini öngörüyordu. Rus Çarı, “Osmanlı Devleti’nin mali sıkıntısını göz önünde bulundurarak bu tazminatın 1 milyar 110 milyonundan vazgeçmiş”(!), buna karşılık,  Kars, Ardahan, Batum (Elviye-i Selâse) ve Doğubeyazıt (Ağrı) Rusya’ya bırakılmıştı.1

Antlaşma koşullarını ağır bulan ve Rusya’nın konumunun güçlenmesinden kaygı duyan İngiltere’yle Almanya Berlin Kongresi’ni topladı. Kongre ardından 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması, Avrupa’nın işine yarıyordu; ama, Doğubeyazıt’ın  geri verilmesinin dışında Osmanlı Devleti’ne bir kazanım sağlamaya yetmiyordu.

Elviye-i Selase (Üç Sancak) Rusya’nın işgalinin hemen ardından,  Kars ve Batum oblastlarına (vilayet) ayrıldı. “Kars Oblast”ına  Khakhol, Dukhobor, Malakan gibi Rus köylüleri; Nemis, (Alman) Estonyalı gibi Protestan köylüler;  Polonez, Mordva, Grek,  Ermeni, Yezidi, Asuri gibi halklar yerleştirildi.  Üç yıl içerisinde yerli halktan 82 bin kişi bölgeden ayrılmak zorunda kaldı.  

“Kırk yıllık kara günler”de çok acılar çekilecek ama, bu acılardan doğruyu, iyiyi ve güzeli elde etmenin yollarını arayacaktı Kars halkı. Dostluk ve barış için emek verecekti bıkıp usanmadan.

1917’de Rusya’da gerçekleşen Ekim Devrimi’nin ardından büyük bir devinim başladı bölgede. Lenin, yeni Sovyet Hükümeti’nin yaşayabilmesi için Rusya’nın sürdürdüğü savaşın bir an önce sona ermesinin gerekli olduğuna Bolşevikleri ikna etmeyi başardı. Bölgedeki gelişmeler, 3 Mart 1918’de de imzalanan Brest-Litowsk antlaşmasıyla yeni bir boyut kazanıyordu. Antlaşmayla, Ardahan, Kars ve Batum sancaklarındaki Rus askerlerinin “derhal çekilmesinin” sağlanmış olması yeni bir umut doğurmuştu.

Rusya’da hapishaneler boşalıyor,  daha önce bölgedeki “eylemleri” yüzünden Sibirya’ya sürülmüş Elviye-i Selâse’nin yurtsever aydınları Çarlık Rusya’sının yıkılmasıyla özgürlüklerine kavuşarak bölgeye dönüyorlardı.

Brest-Litowsk Barışı’nın ardından,  Rusların resmen Kars’a yerleşmesiyle başlayan tam kırk yıllık işgal sona erecektir. Ancak, antlaşmayı tanımak istemeyen Tiflis’teki “Seym Hükümeti”ne bağlı Taşnak Ermenileri, şehri ateşe vererek yağma, ırza dokunma ve katliam başlatırlar. Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu da bu vahşete son vermek üzere “ileri bir harekatla”  25 Nisanda Kars’ı, 30 Nisanda da Elviye-i Selase’nin tümünü yeniden anavatana katar.

Ancak, bölge halkı çekilecek acıları tüketemiyor, anavatanla bütünleşmenin sevincini yaşarken bir başka gelişmeyle yeniden savruluyordu. Zira,  Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Ateşkesi’ne göre  Evliye-i Selase’yi yeniden boşaltmak zorunda kalmıştı. Böylece,  Kars, Ardahan ve Batum’da yeni bir süreç başlar.  Kars’a bağlı Aralık, Iğdır Ermeniler, Ardahan İngilizler tarafından işgal edilir. Türk birlikleri Tuzluca’yı boşaltır ve ordu, ateşkes koşulları gereğince 1914 sınırının gerisine çekilmeye hazırlanır.

Boşaltılan toprakları hukuken sahipsiz bırakmamak için, bölgenin yerel sivil önderleri 5 Kasım 1918’de Piroğlu Fahreddin Bey’in başkanlığında bir araya gelerek Kars İslam Şûrası’nı toplarlar.

Kars’ta toplanan bu şûra, ulusal kurtuluş savaşının ilk yerel örgütlenmesidir.2

Bölgeyle ilgili çok önemli çalışmalar yapmış olan TTK üyesi Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu: “Kurtuluş Savaşı’nın Doğu’da 1918 yılında başladığının” altını çiziyor ve ekliyor:  Bu gerçeği göz  önünde tutarak batıda yapılan ‘İlk Kurşun’ anıtı ve törenleri; güneyimizde, düşmana ilk kurşunun Toroslar’da atıldığına ilişkin konuşma ve kutlamalara” karşın, “ulusal örgütlenmenin başladığı ilk kent olan Kars”ın adının okul kitaplarında anılmayışı üzücüdür” diyor.3  

“Milli mücadele terminolojisinde şura kavramı halk temelli ulusal-demokratik örgütlenme modeli anlamına” gelir.4 “Halk hükümeti” ile “şûra hükümeti” arasındaki özdeşliği Atatürk; “Bizim hükümetimiz bir halk hükümetidir. Tam bir şûra hükümetidir.”diyerek vurgular.5 Kars İslâm Şûrası,  ulusal hükümet gibi çalışmaya başlar. Bölge halkını, siyasal istenç birliği altında toplamaya yönelik olarak çevredeki sancak ve kazalarla ilişkiye geçer ve temsilcilerini Kars’ta yapılacak kongreye davet eder.

Bu çağrının ardından, Birinci Kars Kongresi 14 Kasım 1918’de toplandı. Kongrede, Milli İslam Şûrası Merkez-i Umumisi adıyla bir hükümet kuruldu. Osmanlı ordusunun çekildiği yerleri, askeri tesisleri devralma ve bölge halkını oluşacak yeni duruma hazırlıklı hale getirmek için çalışmalarına başladı. Birinci Kars Kongresi’nde kurulan yerel hükümet,  daha geniş katılımlı büyük bir kongre yapmayı kararlaştırdı.

Alınan karar üzerine 30 Kasım 1918’de toplanan İkinci Kars Kongresi’ne “milletvekili sıfatıyla” 70 delege katıldı. Toplantı, Cihangiroğlu İbrahim Bey başkanlığında çalışmalarına başladı. Kongre’de Osmanlı ordusunun çekilmesi üzerine, Batum’dan Ordubad’a ve Ağrı Dağı’ndan Azgur’a kadar olan bölgenin yönetim ve savunma işleri için, merkezi Kars olmak üzere Milli Şûra Hükümeti ve 8 bin kişilik Milli Şûra Ordusu kurulması kararlaştırıldı. Şûranın sınırlarının korunması yolunda ant içildi. Bölgeden çekilen Osmanlı Ordusu’nun bıraktığı silah ve cephanenin toplanarak halka dağıtılması benimsendi. “Her ne olursa olsun, Osmanlı Devleti’ne  bağlı kalınacağı ve Türk Bayrağı kullanılarak  adli ve yönetimsel işlerin Osmanlı Devleti yasalarına göre yürütülmesi” kararlaştırıldı. 

İkinci Kars Kongresi’ni, 3-5 Ocak 1919 tarihleri arasında yapılan Birinci Ardahan Kongresi ve 7-9 Ocak 1919’da yapılan İkinci Ardahan Kongresi izledi. Toplantılar sonunda, bütün şura temsilcilerinin seçip gönderdiği delegelerle Kars’ta  yeni bir kongre yapılması kararlaştırıldı.

17-18 Ocak 1919’da 131 delegenin katılımıyla  toplanan Büyük Kars Kongresi Cenûb-i Garbi Kafkas Hükümet-i Muvakkate-i Milliyesi’ni (Güneybatı Kafkasya Geçici Ulusal Hükümeti) kurdu.  Hükümet başkanını, vekilleri, yüksek askerî, mülkî, ve adlî görevlileri bizzat seçti. Geçici hükümet bir devletin sahip olacağı tüm organ ve unsurlarla donanmıştı. Ülke, nüfus ve egemenlik yetkisi açısından son derece ilginç özellikler taşıyor; “Türkiye toprakları üzerinde kuvvetler birliğine dayalı meclis hükümeti sisteminin ilk ve saf örneğini oluşturuyordu”6 Büyük Kongre’nin kabul ettiği 18 maddelik anayasa günümüz koşullarında bile çağdaş ve demokratik sayılabilecek nitelikteydi.

40 bin kilometrekarelik yüzölçümü ile o zamanların Lüksemburg Dükalığı’nın üç katına denkti. Yapılan bir nüfus sayımıyla 1 miyon 534 bin 824’ü Türk ve İslâm olmak üzere, toplam 1 milyon 738 bin 478 kişinin yaşadığı belirlenmişti. Hem Kars Kongrelerinde hem de Cenûbi Garbi Kafkas Hükümeti’nde gayrimüslimlerde delege, nazır ve bürokrat olarak görev almıştı.

Anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. Bülent Tanör, Kurtuluş Savaşı’nda Kars’taki bu yaşanmışlığa oldukça ilginç bir yaklaşım getirerek şöyle diyor: Büyük Kars Kongresi’nin Meclisleşmesi olayı ileriye dönük bir anlam kazanmakta, TBMM’nin doğumunun (23 Nisan 1920) Mustafa Kemal’in inisiyatifinin yanı sıra 1918-1920 döneminin siyasal ve toplumsal alanda en önemli olgusu olan kongrelerden çıktığını ortaya koymaktadır.7

Dahası var, 25 Mart 1919’da “geçici” hükümet  “daimiye” dönüşmüştür.  Yavuz Aslan’ın yayımladığı 27 Mart 1919 tarihli Cenûb-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti Meclis-i Mebusanı’nın Mukarrerâtı’na (kararına) ilişkin yeni belgede, hükümetin “Demokrat Cenûb-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti” olarak adlandırıldığını görüyor, cumhuriyetle ilgili başka diğer ilginç bilgileri öğreniyoruz.8   

Ancak cumhuriyet uzun ömürlü olamıyor. Mondros Ateşkesi’nin ardından bölgeye gelen İngilizlerin askeri delegesi Preston, 12 Nisan’da hükümetin resmi tercümanı olan Ahmet Robenson’a meclisi ziyaret edeceğini bildirir. Preston, ziyaret sırasında, Hükümet başkanıyla yönetim kurulu ve meclis üyelerinin de hazır bulunmasını ister. 13 Nisan 1919 günü, saat 16.00’da beklenen an gelmiş, Preston meclisten içeri girmiştir. Demokrat Cenûb-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti’nin Reisi İbrahim Cihangiroğlu, hükümet ve meclis üyelerini İngiliz delegesiyle tanıştırırken, dışarıdan gelen tüfek sesleriyle meclis sarsılır. Ardından da İngiliz askerleri daha önce etrafını kuşattıkları meclisten içeri girerek hükümet üyelerini tutuklar. Daha sonra kukla bir hükümet kurdurularak Kars Ermenilere teslim edilir.

13 Nisan 2010, Türkiye toprakları üzerinde kurulmuş “İlk Demokratik Cumhuriyet”in İngiliz emperyalizmince boğuluşunun 91. yıldönümüdür.

İngilizlerin baskınında, Erzurum’da bulunan Hariciye Mümessili Piroğlu Fahrettin Bey  kurtarmış; ama, İbrahim Bey ve 11 arkadaşı  tutuklanarak Malta’ya sürülmüştü.

“Böylece, dünyada parlamentoculuğun öncülüğünü yapmış olan İngilizler, son Osmanlı Meclisi-i Mebusanı’nı basıp üyelerinden bazıların Malta’ya sürgüne göndermezden önce bunun provasını  bir mini cumhuriyetin parlamentosu ve üyeleri üzerinde yapmış oluyorlardı.” 9

Parlamentonun dağıtılışının ardından Malta’ya sürülmekten son anda kurtulan Piroğlu Fahrettin Bey Erzurum Kongresi’nin toplandığı günün akşamı Mustafa Kemal’in kendisini görmek istemesi üzerine yanına gitmiş, Paşa, Fahrettin Bey’e, 24 saat içerisinde tutuklanması ve Trabzon’daki İngiliz torpidosuna teslimi hakkında İstanbul’dan telgraf aldığını iletmiş; ardından da, “Hiç müteessir olmayınız, bizim mukadderatımız da sizin mukadderatınıza tabidir. İngilizler, buradan hiç birimizi alamazlar, metin olunuz” dedikten sonra,   örgütünün başına dönmesini ve kendileriyle iletişimi sürdürmesini istemiştir.

Mustafa Kemal’in bu sözleri Fahrettin Bey’i ve onun şahsında Elviye-i Selâse bölgesinde yaşayanları yüreklendirmiştir.

Erzurum Kongresi Beyannamesi’nde açıkça Elviye-i Selâse’de söz edilmemişti. Ama, birinci maddede çizilen ulusal sınırlar içine Elviye-i Selâse’de alınmıştı.

Yeniden çekilen pek çok acıdan sonra, şehir Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki birliklerle 30 Ekim 1920’de Ermenilerden geri alınır.

Kars’ın, ulusal örgütlenmede üstlendiği bu öncü rolünün yeterince bilinmeyişi ya da konuyla ilgili yapılan çalışmaların dışında genel kaynaklarda gerektiği ölçüde yer almayışı çok üzücüdür.  

Ama, asıl üzücü olan, kurtuluş savaşında yerel, bölgesel hatta ulusal nitelikteki bu ilk ve öncü örgütlenmelere ilişkin, halen Kars’ta sistemli olarak anma yada kutlama yapılmayışıdır.

Bu konuda ilgili kurum ya da kişilere önemli görevler düştüğü inancındayız.

TBMM Başkanlığı’nın Kars’ı, “Ulusal Kurtuluş örgütlenmesinin başladığı ilk merkezden saydığını” biliyoruz. Ama, bu çerçevede, “5-6 yılda bir” yapılan törenle yetinmek yerine belirleyeceği bir günü kurumsallaştırmasını öneriyoruz.   

Yine konunun gerektiği ölçüde ders kitaplarında yer alması için Milli Eğitim Bakanlığımızın ilgisini bekliyoruz.

           

DİPNOTLAR

     

(1)        Prof. Dr. F. Armaoğlu, !9.Yüzyıl Siyasi Tarihi, TTK yay. Ankara 1999, s.522; Mahmud Celaleddin Paşa, Mir’âtı Hakikat, Haz: Doç. Dr. İsmet Parmaksızoğlu, Bereket Yayınevi İstanbul, s.579, 699; Prof. Dr. Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, C.1, TTK Basımevi, Ankara 1953, s.397

(2)        Prof. Dr. B.Tanör, Türkiye’de Kongre İktidarları (1918-1920) YKY,  İstanbul 1998, s.148, Z. Zarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü C.1, TTK yay. Ankara 1993,  s.2, Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası, C.2, TBMM yay. 1993 Ankara, s.7

(3)        Prof. Dr. F.Kırzıoğlu, Cihangiroğlu İbrahim Aydın (1874-1948)’daki Milli Mücâdele’de Kars ve Atatürk İle İlgili Belgeler, Belleten XLIII/189-190, s.113

(4)        Prof. Dr. B. Tanör, Türkiye’de Kongre İktidarları, s.193

(5)        Aktaran Prof. Dr. B. Tanör, Türkiye’de Kongre İktidarları, s.193

(6)        a.g.y. s.195

(7)        a.g.y. s.196

(8)        Yard. Doç. Dr. Y. Aslan, Toplumsal Tarih Dergisi, Temmuz 1999, s.39

(9)        Prof. Dr. B. Tanör, Türkiye’de Kongre İktidarları,  s.203

 

Önceki ve Sonraki Haberler